Yedi Soruda ABD Başkanlık Seçimleri
Başta Orta Doğu olmak üzere dünyanın farklı bölgelerini etkisi altına alan krizler ve savaş nedeniyle küresel siyaset sahnesi ısınırken, ABD’li seçmenler 5 Kasım’da, yerel ve uluslararası olaylar üzerinde büyük bir etkiye sahip olacak yeni başkanı seçmek üzere sandık başına gidecek.
Seçmeler aynı tarihte ayrıca yasa yapımında kilit rol oynayan ve ABD hükümetinin yasama organını temsil eden Senato ile Temsilciler Meclisi’nin yeni üyelerini seçecek.
İşte ABD’deki seçim süreci hakkında bilmeniz gerekenler...
ABD seçimlerinde yarışan başlıca siyasi partiler hangileri?
ABD’de siyasi sahneye hakim olan iki büyük parti, her biri çok farklı vizyon ve ideolojiye sahip olan Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti’dir.
Cumhuriyetçi Parti: Siyasi sağa eğilimli, muhafazakar değerlere odaklanan, özel sektörü destekleyen ve şirketler üzerindeki vergileri azaltan bir parti olarak biliniyor.
Cumhuriyetçiler dış politikada milliyetçi politikaları destekleme eğiliminde ve doğrudan ABD çıkarlarına hizmet etmediği sürece uluslararası müdahalelerden uzak duruyorlar.
Demokrat Parti: Sosyal adalet, iklim değişikliği ve sağlık hizmetlerinin genişletilmesi konularına odaklanan daha liberal pozisyonlarıyla biliniyor.
Demokratlar da dış politikada genellikle uluslararası müttefikler ve ortaklarla çalışmanın yanı sıra küresel sorunları ele almak için uluslararası örgütleri desteklemeyi destekliyor.
Ülkede bu iki büyük partiye ek olarak, Liberteryen Parti ve Yeşil Parti gibi daha küçük partiler de bulunuyor. Ancak bunlar, ABD’nin büyük partileri destekleyen seçim sistemi nedeniyle başkanlık seçimlerinde büyük bir rol oynamıyorlar.
ABD başkanı nasıl seçilir?
ABD başkanlık seçimleri, Seçiciler Kurulu (Electoral College) olarak bilinen karmaşık bir sisteme dayanıyor.
Başkanlık seçimleri, halkın oylarından ziyade, Seçiciler Kurulu üyelerinin belirlenmesi esası üzerinedir.
Halkın oyları: Ülkede her eyaletteki seçmenler tercih ettikleri adayı seçmek için sandık başına gidiyor. Halkın oyları doğrudan başkanı belirlemese de her eyalette adayın kendisini değil, adayın delegelerini seçiyor.
Seçiciler Kurulu: Seçiciler Kurulu’nda toplam 538 üye bulunuyor ve bir adayın başkan olabilmesi için en az 270 oy alması gerekiyor.
Ülkede her eyalet, kendi payına düşen sayıda Seçiciler Kurulu üyesini belirliyor. Bu sisteme göre, farklı bir seçim sistemi olan Nebraska ve Maine hariç, her eyalet “kazanan hepsini alır” (winner-takes-all) sistemini üye seçiminde uyguluyor.
Bu bağlamda eyaletlerin birçoğunda çoğunluğu kazanan aday, tüm delegelerin oyunu almaya hak kazanıyor.
Maine ve Nebraska’da ise adaylar, aldıkları oy oranı kadar delegenin sahibi oluyor.
Seçiciler Kurulu sistemi bazen tartışmalı sonuçlara yol açabiliyor. Örneğin bir aday, 2016 seçimlerinde olduğu gibi, halk oylamasını kaybetmesine rağmen başkanlığı kazanabilir.
2016’da gerçekleşen başkanlık seçimlerinde Demokratların adayı olan Hillary Clinton, Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’tan ülke genelinde 3 milyon daha fazla oy almasına rağmen yeterli delege sayısına ulaşamadı ve kazanamadı.
Seçimlerde başka kimler seçilecek?
Tüm dikkatler seçim sonucunda kimin başkan olacağına odaklansa da seçmenler aynı tarihte Kongre üyelerini de seçecek.
Kongre, toplam sandalye sayısı 435 olan Temsilciler Meclisi ve 34 sandalyeli Senato’dan oluşuyor.
Hükümetteki önemli atamaların oylandığı Senato, Demokratların kontrolünde bulunuyor.
Bu iki meclis yasaları geçiriyor ve iktidar partisi başkanla anlaşamazsa her biri Beyaz Saray’ın planları hakkında gözlemci rolü oynayabiliyor.
Kimler oy kullanabilir?
18 yaşını doldurmuş her ABD vatandaşı, dört yılda bir yapılan başkanlık seçimlerinde oy kullanma hakkına sahiptir.
Seçim sonuçları ne zaman belli olur?
Kazanan isim genellikle seçim gecesi açıklansa da 2020 yılında düzenlenen seçimde tüm oyların sayılması birkaç gün sürdü.
Seçimden sonraki dönem, eğer başkanlıkta bir değişiklik olursa, geçiş dönemi olarak biliniyor.
Bu dönem, yeni yönetimin bakanlar da dahil olmak üzere hükümeti kurması ve yeni dönem için planlar yapması için geçen süreyi ifade ediyor.
Yeni Başkan, ocak ayında Washington’daki Kongre Binası’nda düzenlenen bir yemin töreniyle görevine resmen başlıyor.
Bu yılki seçimlerde öne çıkan konular nelerdir?
ABD seçimlerindeki ana konular, iç ve dış politikayı kapsayan çeşitli konuları içeriyor.
1- Ekonomi: Enflasyon, enerji fiyatları, işgücü piyasası ve vergi politikaları seçmenlerin en çok endişe duyduğu konular.
Koronavirüs salgını ve küresel enflasyon krizinin yansımalarından muzdarip olan ABD ekonomisi, her aday için hassas bir konu.
2-Dış politika: Çin, Rusya ve Orta Doğu ülkeleriyle ilişkileri içeren dış politika, ABD çıkarlarını korumak ve uluslararası istikrarı teşvik etmek arasında bir denge kurmayı amaçlıyor.
3- İklim değişikliği: İklim değişikliği giderek önem kazanan bir konu. Demokratlar karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik politikaları desteklerken, bazı Cumhuriyetçiler bunun ekonomiyi olumsuz yönde etkileyebileceğine inanıyor.
4- Sosyal konular: Kadın hakları, kürtaj yasaları ve azınlık hakları, özellikle genç nesiller arasında kamuoyunu etkileyen kilit konular olarak biliniyor.
5- Sağlık hizmetleri: Sağlık sisteminin iyileştirilmesi ve uygun fiyatlı hizmetlere erişimin sağlanması. Demokratlar kapsamlı bir sistem için baskı yaparken, Cumhuriyetçiler serbest piyasa politikalarını destekliyor.
ABD seçimlerinin sonuçları Türkiye ile ilişkileri etkiler mi?
Türkiye ve stratejik müttefiki olan ABD arasında NATO ortaklığı, askeri işbirliği ve bölgesel meseleler gibi pek çok boyutu kapsayan karmaşık bir ilişki var.
Bu durum başkan adaylarının Türkiye’ye özel bir önem vermesine neden oluyor.
Uzmanlar, yeni başkanın Washington ile Ankara arasındaki mevcut ilişkilerin genel çerçevesinden sapmayacağını düşünüyor.
Eski Başkan Donald Trump’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile güçlü ilişkileri var.
Gözlemciler, Trump’ın zaferinin Türkiye ile ABD arasında daha da güçlü bir işbirliğine yol açabileceğine inanıyor.
Buna karşılık, bir diğer aday olan Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in ise Türkiye’ye yönelik net bir politikası olmadığı için ülkeyle nasıl bir ilişki kuracağını kestirmek hala güç.
Öte yandan, Trump’ın kazanması halinde İsrail’e verdiği destek nedeniyle gerilimin artması beklenirken, Harris genel politikasının bir parçası olarak Türkiye ile bağları güçlendirebilir.
Sonuç olarak hangi aday kazanırsa kazansın, ABD-Türkiye ilişkilerinin her iki ülkenin değişen çıkarlarına bağlı olarak dalgalanmaya devam etmesi bekleniyor.