Nael Barghouti: Filistinli Mahkumların En Kıdemlisi
Nael Saleh Barghouti 23 Ekim 1957’de Ramallah’ın Kobar köyünde ve hayatının ilk dönemlerini geçirdiği el-Bireh vilayetinde doğdu.
Eğitimi ve kariyeri
İlkokulu köyü Kobar’da bitirdi, daha sonra Birzeit’e taşınarak Emir Hasan Okulu’nda hazırlık ve orta öğrenimini tamamladı. Lise sınavlarına hazırlanırken, Nisan 1978’de Ramallah’ın kuzeyinde bir İsrail subayını öldürmek, gece kulübünü patlatmak ve Kudüs’te bir yağ fabrikasını yakmak suçlamalarıyla işgal güçleri tarafından kardeşi Ömer ve kuzeni Fahri Barghouti ile birlikte tutuklandı. Hepsi ömür boyu hapse mahkum edildi.
Nael Barghouti’nin hevesli biri olup, esaret süreci hakkında “okuma, siyasi tartışma ve kültür sohbetleri ile geçtiği ve hapishaneye girip de okumadığı hiçbir tarih kitabı kalmadığı” söylenir. Esirler arasında engin kültürü ve tarih sevgisi ile tanınır ve Filistin mücadelesinin bir kilometre taşı olarak görülür.
Hapis hayatını kişisel gelişime odaklaması gerektiğine inanan Barghouti, İbranice ile İngilizce öğrendi ve İspanyolca öğrenmeye çalıştı. Gilad Şalit takası olarak bilinen Vefa el-Ahrar anlaşmasının bir parçası olarak 18 Ekim 2011’de serbest bırakıldıktan sonra el-Kudüs Açık Üniversitesi’nde tarih okumaya başladı, ancak yeniden tutuklanması eğitim kariyerine devam etmesini engelledi.
Mücadelesi ve direnişi
Çocukluğundan beri kararlılığıyla tanınan Nael'in İsrail işgal ordusuna karşı mücadelesi, 1976 yılı başlarında başladı. İşgal güçleri Batı Şeria’ya girip köyü Kobar’ın kapısına dayanarak köyü bombaladığında Nael, kardeşi Ömer ve kuzenleri Fahri ile birlikte evlerinin çatısına tırmanarak topladıkları taşları tekbirler ve sloganlarla işgal güçlerine attı.
Gençliğinde kardeşi Ömer ile direniş gruplarından birine katıldı. İlk kez 18 Aralık 1977’de tutuklanarak 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Serbest bırakıldıktan 14 gün sonra kuzeni Fahri Barghouti ile birlikte işgale direnme suçlamasıyla işgalciler tarafından tutuklandı. Müebbet artı 18 yıl hapis cezasına çarptırıldılar.
Başlangıçta Fetih hareketine mensuptu ve ülkeyi özgürleştirmenin yolunun direnişten geçtiğine inanıyordu. Devrimcilerin 1983 yılında Beyrut’tan çıkması ve meydana gelen sıkıntılar sonucu Fetih hareketi içinde görüş ayrılıkları ve kopmalar yaşandıktan sonra, Nael ve kardeşi Feth el-İntifada hareketine yöneldi.
İsrail işgal güçleri, 1985 yılında Genel Komutanlık Halk Cephesi ile yapılan bir takas anlaşmasının ardından babası ve kardeşi Ömer’i serbest bıraktı. Öte yandan o dönemde işgal, 1993 yılında Filistin Yönetimi’nin kurulması bağlamında işgalle yapılan müzakereler çerçevesinde gerçekleşen anlaşmaya veya başka herhangi bir takas anlaşmasına onun adını dahil etmeyi reddetti.
Filistin arenasında İslami hareketler ortaya çıkıp İsrail işgaline karşı aktif bir direniş gösterirken, Fetih hareketinin direnişten uzaklaşıp sözde çözüm ve barış sürecine yönelmesinden sonra, kardeşi Ömer Hamas hareketine katıldı, ardından 1995 yılında Nablus’taki Al-Junaid hapishanesinde olduğu halde Nael de ona katıldı.
Hapisteyken vedalaşamadığı babasını kaybetti. 2004 yılı Ekim ayında vefat eden babasının ardından ertesi yıl yine Ekim ayında annesini kaybetti.
Vefa el-Ahrar anlaşmasıyla özgürlüğün ardından yine hapis
Filistin direnişi ile İsrail işgali arasında 18 Ekim 2011 Salı günü yapılan ve İsrail’in binden fazla Filistinli tutukluyu serbest bırakması karşılığında Kassam Tugayları’nın esir İsrail askeri Gilad Şalit’i serbest bırakmasını öngören Vefa el-Ahrar anlaşması kapsamında serbest bırakıldı.
Serbest bırakıldıktan bir ay sonra, kendisi gibi özgürlüğüne kavuşan esir İman Nafi ile evlendi ve köyü Kobar’da yaşamaya başladı. Ancak özgür değildi, Ramallah ve çevresinde ev hapsine tabi tutuldu. Her iki ayda bir “ikamet kanıtı” imzalamak için Beit El yerleşim yerindeki İsrail işgal ordusu komuta merkezine gitmek zorundaydı.
İşgal makamları, Vefa el-Ahrar anlaşmasıyla serbest bırakılanları hedef alan geniş çaplı tutuklama kampanyasının bir parçası olarak, serbest bırakıldıktan 32 ay sonra 18 Haziran 2014’te onu yeniden tutukladı.
30 ay hapis cezasına çarptırıldı, ancak cezasının bitiminden sonra işgal kuvvetleri kendisini serbest bırakmayı yine reddetti. Daha sonra gizli bir dosyaya dahil olduğu bahanesiyle önceki cezasını ömür boyu artı 18 yıl hapsolarak eski haline getirdi. Avukatı, önceki cezasının yenilenmesi kararına karşı birçok temyiz başvurusunda bulunmasına ve çok sayıda dilekçe sunmasına rağmen herhangi bir karar verilmedi.
Kardeşi Ömer, 2021 yılında koronavirüse yakalanarak hayatını kaybetti ve bir kez daha esaret, mücadele ve direnişte kendisine yakın ve yoldaş olan sevdiği birine veda etmenin acısını yaşadı.