Balavi: İsrail’in İzole Edilmesi ve İşgale Son Verilmesi İçin Çalışıyoruz
Parlamenterler arası Kudüs Platformu Genel Sekreteri Dr. Muhammed Makram Balavi ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, Filistinlilerin başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma hedeflerini ve bu yönde uluslararası parlamentolarla iş birliği yapma çabalarını anlattı.
Dr. Balavi, Filistin komitelerinin oluşturulması ve uluslararası arenada Filistin meselesinin varlığını artırmak için hükümetlere baskı yapılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanması, ekonomik yaptırımlar uygulanması ve Gazze’ye insani yardım akışının artırılması için yapılan çalışmaları detaylandırdı. İstanbul'da düzenlenen ve Filistin davasına desteği artıran Parlamenterler arası Kudüs Platformu’nin 5. Konferansının sonuçları hakkında bilgi verdi.
Parlamenterler arası Kudüs Platformu nedir, neyi amaçlar?
Platform, Filistinlilerin haklarını destekleyen parlamenterlerin girişimiyle 2015 yılında kurulmuş bir kurumdur. Merkezi İstanbul’da olan Platform, dünyanın her yerinden toplam bin 500 mevcut ve eski parlamenterin üyeliğinden oluşuyor. Birliğin amacı ise parlamenterlerin çabalarını birleştirerek, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına, uluslararası yasa ve normların onayladığı insan hakları ilkelerine uygun olarak, Filistinlilerin özgürlük hakkını ve başkenti Kudüs olan bağımsız bir devletin kurulmasını destekleyen geniş bir parlamenter hareket yaratmaktır. Ayrıca hedefimiz, parlamentolar ve hukuki kurumlarda Kudüs ve Filistin’e hizmet edecek mekanizmalar geliştirmektir. Birliğin, İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) Üye Devletler Birliği, Afrika Parlamenterler Birliği, Yolsuzluğa Karşı Küresel Parlamenterler Örgütü (GOPAC), Arap Parlamenterler Birliği ve Asya Parlamenterler Birliği’nde gözlemci üyeliği bulunmaktadır.
Parlamenterler arası Kudüs Platformu, Filistin davasını desteklemek için çalıştığı yıllar boyunca bu meseleye nasıl bir katkı sağladı?
kendi ve üyelerinin faaliyetleri sayesinde Filistin hakkını, Kudüs’ün sembolizmi ve küresel statüsünü savunmada başta gelen bir küresel parlamento haline geldi. Birçok parlamentoda Filistin komitelerinin oluşturulması, Filistin meselesinin güçlendirilmesi, İsrail ile bazı ülkeler arasındaki normalleşmeye karşı çıkılması, Filistin ve Kudüs meselesinin parlamentolar ve uluslararası kurumlarda varlığının sürdürülmesi için hükümetlere baskı yapılması, “Yüzyılın Anlaşması”na karşı çıkılması ve işgalci İsrail’in parlamentolar, uluslararası forumlar ve mahkemelerde yasal olarak kovuşturulmasına katkıda bulundu.
Parlamenterler arası Kudüs Platformu, Gazze’de yaşanan son savaş sırasında hangi pratik adımları attı?
Platform, Gazze Şeridi’nde “soykırım savaşı” başlatıldığı ilk andan itibaren, savaşı durdurmak için harekete geçti. Savaşın başlamasıyla olağanüstü hal ilan ettik ve Filistin halkını desteklemek için programlar ve bir dizi faaliyet başlattık. Belki de birliğin bu soykırım savaşı sırasında yaptığı en önemli şey, işgalcilerin Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanması için baskı yapmaktı. Davanın açılması için çaba göstererek, aralık ayında Güney Afrika Parlamentosu’na yaptığımız ziyarette bu konuya katkıda bulunduk. Ziyaret sırasında ayrıca ülkenin parlamentosu ile atılacak adımı tartıştık ve bu bağlamda bir dizi hamle üzerinde de mutabakata vardık. Ayrıca İsrail’e ekonomik yaptırımlar uygulanması ve ticaret anlamında boykot edilmesi için Türkiye’de TBMM ile iş birliği içinde çalıştık. Latin Amerika’da İsrail’in işgalini kınamak ve onunla ilişkilerin kesilmesini talep etmek için parlamentolarla görüştük. Parlamentolar ve ilgili kurumlarla bir dizi temas ve ziyaret yoluyla, Gazze Şeridi’ne insani yardım akışını artırmaya yönelik yorulmak bilmeyen çalışmalarımız da sürdü.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da düzenlediğiniz Parlamenterler arası Kudüs Platformu’nin 5. Konferansı’nın sonuçları nelerdir?
Platformun beşinci konferansının pek çok sonucu bulunuyor. Bunlardan bazıları kolayca ölçülebilir ve acil, diğerleri ise uzun vadeli düzeyde stratejiktir. Bunlardan belki de en öne çıkanı, İsrail'in Gazze Şeridi’ne karşı yürüttüğü soykırım savaşının tüm katılımcı parlamentolar tarafından güçlü bir şekilde kınandığının vurgulanmasıdır. Konferansta, ABD ile bazı Batılı ülkelerin, İsrail’i askeri ve ekonomik olarak destekleyerek suç teşkil eden adımları da kınandı. İsrail tarafından işlenen öldürme ve imha politikasının, 1948’deki işgalden bu yana Filistin halkına karşı sistematik olarak uyguladığı resmi bir politika olduğunun altı çizildi. Filistin direnişine övgüde bulunuldu, onlara karşı yapılan “terörist” nitelendirmeleri reddedildi ve Filistin halkının işgale karşı direnişinin elbette ilahi kanunlar ve uluslararası mevzuatla güvence altına alınan meşru bir hak olduğu ifade edildi. Konferansta ayrıca soykırım savaşının suçlularını kovuşturmak için çalışan hukukçuların çabalarını koordine edecek, işgalci devlet ve destekçilerine karşı boykot hareketine destek verecek, parlamentolardan boykot hareketine katkıda bulunacak yasaları çıkarmalarını ve işgalci ülkeyle her alanda ilişki ve iletişim kurmanın suç olarak kabul edilmesini isteyecek parlamenterler ve parlamentolar tarafından desteklenen uluslararası bir hukuki girişimin kurulması yönünde çağrıda bulunduk. Ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerinden savaşın durdurulması ve Gazze’ye yönelik haksız ablukanın kaldırılması yönündeki çabalara katkıda bulunan uluslararası aktivistleri destekleme ve parlamenterleri onların Özgürlük Filosu ve Kuşatmayı Kırma gibi faaliyetlerine katılmaya davet etme konusunda mutabakata vardık. Konferansta katılımcılarla parlamento komisyonları bünyesinde Filistin meselesine destek verecek özel bir komite kurulması, bu komitenin aktif hale getirilmesi ve desteklenmesi konusunda mutabakata vardık. Konferans sırasında ayrıca Gazze Şeridi’ne yönelik yardım projelerinin uygulanmasına yönelik birçok kurumla ortaklık anlaşmaları imzaladık.
Dünya genelindeki parlamentoların Filistin meselesine yönelik rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Parlamentolarda birlikte yapacak çok işimiz var. Parlamentoların çoğunun soykırım savaşını durdurmak ve Filistin halkının haklarını desteklemek için gerekli adımları atmadığına inanıyoruz. Ancak biz bu durumu değiştirmeye kararlıyız ve bunun için birtakım planlar hazırladık. Temaslarımız ve bu konudaki sürekli çalışmalarımız sayesinde birçok parlamento savaşa ilişkin tutumlarını değiştirmeye başladı. Parlamentolara verilen rol, işgalin kovuşturulması için ülkelerinin hükümetlerine baskı yapmak, işgalin normalleşmesini suç sayan yasalar çıkarmak ve Filistin davası için farkındalık yaratma ve destekleyici programlar uygulamaktır.
İsrail, dünya genelindeki parlamentolar düzeyinde siyasi olarak nasıl kovuşturulabilir ve kuşatılabilir? Uluslararası Adalet Divanı’ndaki davaya paralel olarak bu konuda koordineli çalışmalar yapılıyor mu?
Platformun, işgalci İsrail’i yasal olarak kovuşturmak, yaptırım uygulamak ve boykot hareketini desteklemek için yetkili makamlar ve parlamentolarla Platformda çalıştığını ifade ettim. Bu nedenle uluslararası kuruluşlara üye olmak için çalışmalar yapan Platform, son dönemde İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) Üye Devletler Birliği, Afrika Parlamenterler Birliği, Yolsuzluğa Karşı Küresel Parlamenterler Örgütü (GOPAC), Arap Parlamenterler Birliği ve Asya Parlamenterler Birliği’nde gözlemci üyeliği kazandı. İşgalci İsrail’i yasal olarak kuşatmak ve küresel parlamenter kurumlarda “öne sürdükleriyle” mücadele için parlamenterler, parlamentolar ve bir dizi uluslararası kurumla koordineli çabalar yürütüyoruz.