Hamas Yetkilisi Taher Al Nono: 7 Ekim Filistin Davasını Canlandırdı
Gazze’de insanlık tarihinin en büyük katliamlarından birine yol açan işgal devleti, soykırım planını uygulamaya devam ediyor. İşgalci güçlere karşı en büyük direnişi ise Hamas yürütüyor. Filistin direnişinin en büyük temsilcilerinden Hamas, işgal devletinin katliamlarına karşı mücadelesini tüm zorluklara rağmen amansız sürdürüyor.
Filistin’deki direnişi, işgalci İsrail ordusuna karşı yürütülen savaşı Hamas Lideri Danışmanı Taher Al-Nono, Fokus+’a anlattı. Taher Al-Nono, sözlerine Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye’nin işgal güçleri tarafından şehit edilmesi süreciyle başladı. Taher Al-Nono, liderlerin kaybedilmesine karşın Hamas’ın mücadeleye aynı şekilde devam ettiğini belirterek şöyle konuştu:
“İşgal, şehit kardeşimiz, lider İsmail Heniyye'yi suikastla öldürerek, içsel bir sarsıntı yaratmak, siyasi performansı etkileyerek bir intikam operasyonu gerçekleştirmek istedi. Ancak hareket istikrarlı bir harekettir. Bu, hareketin ilk defa bir liderini kaybetmesi değil. Daha önce Şeyh Ahmed Yasin rahmetli oldu, ardından Dr. Abdülaziz Rantisi ve Gazze ile Batı Şeria'daki birçok üst düzey lider şehit oldu. Hareket, yoluna devam etti ve performansını sürdürdü.
Şehit lider İsmail Heniyye, Şeyh Ahmed Yasin'in yetiştirdiği bir meyvedir. Bu nedenle, bu hareket sürekli ve kesintisiz bir şekilde devam etmektedir. Şimdi hareket, kısa bir süre içinde, kardeşimiz lider Yahya Sinvar üzerinde fikir birliğine vardı. Bu lider, hareketin mücadelesini sürdürüp, Filistin davasının derin köklerine dayanan bu uzun yürüyüşü devam ettirecektir. Allah’ın izniyle, amacımız olan özgürleşme hedefini sürdürerek kurtuluş mücadelesini sürdürecektir.”
“Siyasi vizyonda ve sahadaki çalışmalarda netlik var”
“Şu anda liderlikte bir istikrar vardır. Siyasi vizyonda ve sahadaki çalışmalarda netlik var.” diyen Hamas yetkilisi Taher Al-Nono, direniş hareketindeki son durum hakkında şu ifadelerde bulundu:
“Kassam Tugayları ve direniş grupları, Gazze Şeridi'nde, Batı Şeria'da, Kuzey Filistin'de ya da Güney Lübnan'da olsun her cephede bu çalışmaları sürdürüyor. Kardeşimiz lider Ebu İbrahim, savaş öncesinde ve savaş boyunca her zaman karar alma sürecinin önemli bir parçası olmuştur.
Siyasi kollar da hala iş başındadır ve faaliyetlerine devam etmektedir. Hareketin temas kurduğu ülkeler ve güçlerle yapılan görüşmeler hiç durmadı. İki gün önce Türk yetkililerle bir görüşme yapıldı. Katar liderliğiyle de sürekli temaslar var. İran, Mısır ve arabulucularla iletişim ve görüşmeler devam ediyor. Ayrıca birçok Arap devletiyle de temas halindeyiz.
Şehit İsmail Heniye'nin şehadetinden sonra, lider Ebu İbrahim'in ofisine son üç hafta içinde Arap ve İslam dünyasından yaklaşık 250 lider, komutan ve önemli şahsiyetten mesajlar ulaştı. Bu nedenle, hareketin siyasi ve diplomatik faaliyetleri durmadı ve durmayacak. Hareketin lideri kardeşimiz Yahya Sinvar'ın doğrudan talimatları ve yönlendirmeleriyle bu faaliyetler sürüyor.”
“7 Ekim tam anlamıyla bir tufandı”
Taher Al-Nono, Gazze’deki işgalin 7 Ekim saldırılarının ardından başlamadığını vurgulayarak, Filistin direnişi hakkında şöyle konuştu:
“7 Ekim’e nasıl bakılacağı ve ondan ne bekleneceği önemli. 7 Ekim tam anlamıyla bir tufandı ve adı da "Aksa Tufanı"ydı. Şimdi, 7 Ekim öncesine göre Filistin davası nerede? Burada sadece Gazze, Batı Şeria ya da mülteciler ve 1948'de işgal edilen topraklar açısından değil, insan hakları açısından da değil, bir ulusal kurtuluş meselesi olarak Filistin davasını konuşuyoruz.
Daha önce Filistin meselesi unutulmuş, sona ermiş bir mesele olarak görülüyordu. Batı Şeria’da yaşam şartlarının iyileştirilmesi, Gazze’deki insanların hayatlarının biraz daha kolaylaştırılması, dışarıdaki mülteci kamplarına yardımlar sağlanması gibi meseleler ön plana çıkarılmıştı. Bölgesel çözümler konuşuluyordu ve işgalci ile güvenlik ve siyasi anlaşmalar imzalanıyordu. Sanki işgalci, bölgenin ana unsuruymuş gibi hareket ediliyordu, Filistin halkının hakları hiçe sayılıyordu.
İşgalci, Filistin halkının haklarını teslim etmek için herhangi bir hazırlık içinde değildi. Amerikan yönetimleri de Filistin haklarından söz ederken belirsiz ifadeler kullanıyor, fakat tüm destek işgalciye gidiyordu. Artık uluslararası toplum, Filistin halkı topraklarındaki haklarına kavuşmadıkça bölgede ve dünyada güvenlik ve istikrar olmayacağı konusunda kararlı ve net bir inanca sahiptir.
Şu an Filistin meselesi, Arap ve İslam dünyasında birinci sırada yer alıyor, hatta uluslararası arenada da büyük bir önem kazandı. Batı toplumları da artık işgalin gerçek yüzünü görüyor ve halklar büyük gösteriler düzenleyerek Filistin halkıyla dayanışma içinde olduklarını gösteriyorlar, hatta ABD'de bile.”
“Amerikan yönetimi bu saldırıya ortak oldu”
Hamas yetkilisi Al-Nono, ülkelerin arabuluculuk faaliyetleri ve ateşkes müzakereleri hakkında da konuştu. Taher Al-Nono, “Mısır ve Katar’ın bir anlaşmaya varma ve bu çabaların başarılı olması konusunda açık bir kararlılığı var. Ateşkesin sağlanması için yoğun, yorucu ve zorlu bir diplomatik çaba sarf ediyorlar. Ancak esas sorun İsrail’in tutumunda. Müzakerelerde oyalama ve engelleme var, arabuluculuk çabalarını sabote etme girişimleri söz konusu. İşgalci, müzakerelerin sürdüğünü göstermek istiyor ama sonuç alınmasını istemiyor.” dedi.
Al-Nono, sözlerinin devamında ise ABD yönetimine tepki gösterdi:
“Ne yazık ki, arabuluculuk yapıyor gibi görünen Amerikan yönetimi, savaşın ilk gününden itibaren bu saldırıya ortak oldu.
Ne yazık ki Amerika Birleşik Devletleri, daha önce de söylediğim gibi, saldırının bir ortağıdır. Avrupa’nın tutumu ise saldırıya ortak olmayı istemese de sahada İsrail varlığını korumaya yönelik adımlar attı.”
İsrail’in Kudüs ve Batı Şeria planları
Taher Al-Nono, röportajın devamında Siyonist gücün planlarından bahsetti:
“İşgalci, çatışmanın bir sonraki aşamasının Batı Şeria’da olacağını düşünüyor. Aşırı sağcı Siyonistler, Filistinlilerle olan çatışmayı yönetmek değil, tamamen sona erdirmek için net bir plan belirlemişti. Onlara göre çatışmanın çözümü, Kudüs ve işgal altındaki Batı Şeria’da, özellikle de Mescid-i Aksa’da gerçekleşecektir. Bu bölgeyi ‘Yahuda ve Samiriye’ olarak adlandırıyorlar, yani Batı Şeria. Filistinlileri zorla göç ettirmeyi, onları bu bölgeden çıkarmayı, yerleşim yerlerini genişletmeyi ve bu bölgelerdeki Filistinli ve Arap nüfusunu ekonomik iyileştirmelerle izole edilmiş kantonlarda bir azınlık haline getirmeyi hedefliyorlardı. Bu, aşırı sağcı Siyonistlerin vizyonuydu. Netanyahu’nun son basın toplantılarında sunduğu haritaya dikkat edersek, Gazze Şeridi belirtilmişken, Batı Şeria için ‘İsrail’ yazıyordu. Yani, Batı Şeria’yı fiilen İsrail’e katma girişiminde bulunuyor. Bu arada, İsrail yasaları şu anda yerleşim yerlerinde uygulanıyor ve yasa dışı olarak C Bölgesi ve bazı B Bölgesi alanlarına İsrail yasaları geçiriliyor. Bu, uluslararası hukuk ve insan hakları yasalarına, Filistin-İsrail meselesine ilişkin tüm yasalara açıkça aykırıdır.”
“Direniş, işgal altındaki her halkın doğal bir durumudur”
Direniş hareketine ilişkin Al-Nono, “Bu ay boyunca arabuluculuk çabalarına olumlu bir şekilde yaklaştık ancak aynı zamanda işgalin Filistin halkına karşı saldırılarını sürdürmesi durumunda uzun bir mücadeleye de tamamen hazırız. Soykırım savaşına karşı tercihimiz, halkımızı savunmak, işgalin maliyetini artırmak ve bu suçların bedelini işgalciye ödetmektir. Direniş, işgal altındaki her halkın doğal bir durumudur ve işgal gücüyle aramızdaki ilişki de budur. İşgalin soykırım ve saldırılarını durdurma konusundaki gayretimize rağmen bu ilişki devam ediyor.” dedi.
Al-Nono: Kudüs’e gönül veren Türk halkına sesleniyoruz
Hamas yetkilisi Taher Al-Nono, İsrail askerlerince katledilen Türk - Amerikan vatandaşı aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’yi hatırlatarak Türk halkına bir çağrıda bulundu:
“Arap ve Müslüman direnişçilerin Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı savunurken gösterdikleri çabalar ve verdikleri şehitler için onlara tüm selamlarımızı sunuyoruz. Şehit Aişe'nin ailesine ve halkına, işgal tarafından haince öldürülen Aişe’ye ve Filistin’in dostlarına, Kudüs’e gönül veren Türk halkına sesleniyoruz. Türk halkının Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya olan sevgisinin ne kadar derin olduğunu biliyoruz.
Bugün Kudüs ve Mescid-i Aksa büyük bir tehlike altındadır. Aşırı sağcı Siyonistler, Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerinden çatışmayı sonuçlandırmayı ve Aksa’yı kontrol altına almayı planlıyor. Şu anda Mescid-i Aksa avlusunda bir sinagog inşa etmeyi ve zaman ile mekan açısından bölmeyi hedefliyorlar. Bugün Aksa’nın korunması tüm ümmetin sorumluluğundadır ve bu ümmetin bir parçası olarak Türk halkı da bu sorumluluğa sahiptir.
Şehit Aişe’nin ve ondan önce Marmara şehitlerinin yaptığı gibi, onlar Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü yolunda şehit oldular. Türk halkına güvenimiz büyük ve tamdır; Filistin halkının direnişini destekleme, onların yanında durma ve adil haklarını savunma konusunda Türk halkına olan güvenimiz her zaman tam olmuştur. Türk halkının bizi içtenlikle karşılaması, Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa sevgisiyle dolu olduğunu bir kez daha göstermektedir.”
Hamas Lideri Danışmanı Taher Al-Nono'nun Fokus+ özel röportajının tamamını izlemek için YouTube kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.