İran, İsrail’e Nasıl Karşılık Verecek?

İran uzmanı, gazeteci Ali Asgar Çabuk, Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin, Tahran’da suikasta kurban gitmesinin ardından İran’ın İsrail’e verebileceği olası yanıtları değerlendirdi.
AA
İran, İsrail’e Nasıl Karşılık Verecek
13 Ağustos 2024

İran'ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yemin töreni için başkent Tahran'da bulunan Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, 31 Temmuz'da Tahran'da uğradığı suikast sonucu şehit edildi. Suikastın nasıl gerçekleştiğine ilişkin ayrıntılar henüz netlik kazanmadı. Ancak Heniyye'nin Tahran'ın kuzeyinde Şehitler ve Gaziler Vakfı'na ait konutun 4'üncü katında kaldığı ve binanın bölgeye yakın bir noktadan ateşlenen roketle hedef alındığı biliniyor.

Devrim Muhafızları tarafından saldırıya ilişkin yayınlanan son bildiride, saldırının kısa menzilli 7 kilogramlık bir savaş başlığıyla gerçekleştiği açıklandı. Heniyye suikastının başkent Tahran'da Devrim Muhafızları tarafından korunan bir bina içerisinde tam olarak nasıl gerçekleştiği sorusu hiçbir zaman netlik kazanmayabilir. Şu an tüm gözler saldırının nasıl gerçekleştiğinden daha çok, İran'ın İsrail'e vereceği karşılığa çevrildi. Elbette saldırıya ilişkin ayrıntılar, İran'ın İsrail'e vereceği karşılığın ipuçlarını da barındıracak.

İran'ın bir önceki saldırısı İsrail'i korkutmaya yetmedi

İsrail, Heniyye suikastını resmi olarak üstlenmese de İranlı yetkililer suikast sonrası hızlı bir şekilde İsrail'i suçladı. İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, Heniyye'nin şehit edilmesinin ardından yaptığı ilk açıklamada İsrail'i işaret etti ve İsrail'in hızlı bir şekilde cezalandırılacağı sözünü verdi. Ayetullah Hamaney, İsrail'e verilecek karşılığın bir "vazife" olduğunu belirterek, Tahran'da misafir olarak bulunan Heniyye'nin hedef alınmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. İran'ın siyasi ve askeri kanadından yapılan tüm açıklamalarda "intikam" alınacağı bildirilerek, Tahran'ın doğrudan Tel Aviv'i cezalandıracağı üzerinde duruluyor.

 

İsrail son 10 yıldır İran içerisinde düzenlendiği suikastlar ve terör eylemleriyle birçok İranlı önemli ismi hedef alsa da ilk kez önde gelen yabancı bir siyasi lider Tahran'da saldırıya uğradı. Şüphesiz Heniyye'nin Tahran'da şehit edilmesi ülke içerisinde şok etkisi yarattı ve ülkenin İsrail karşısında istihbarat yapısının ve askeri caydırıcılığının tekrar sorgulanmasına neden oldu.

İran, 1 Nisan 2024'te İsrail'in Şam'daki İran konsolosluğuna yönelik saldırısı sonrası düzenlendiği Gerçek Vaat operasyonunda, kendi ana karasından İsrail'i vurabileceği mesajını vermişti. Tahran yüzlerce füze ve insansız hava aracıyla (İHA) gerçekleşen sembolik saldırıda İsrail karşısında el yükselterek caydırıcı olmaya çalıştı. Tahran yönetimi Heniyye suikastı sonrası bu saldırının başarılı olmadığını ve İsrail karşısında stratejik bir değişikliğe gitmek zorunda olduğunu gördü.

İran 13 Nisan'dan farklı bir tutum sergiliyor

Haniye'nin Tahran'da şehit edilmesinin üzerinden 13 gün geçti. İsrail'in Şam'da İran konsolosluğuna yönelik saldırısına Tahran'ın cevabı ise 12 gün sonra geldi. Bu süre içerisinde Tahran yönetimi diplomasiye hayır demedi ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere üçüncü ülkeler aracılığı ile kendisine gönderilen "itidal" mesajlarına olumlu karşılık verdi. Öyle ki İsrail'e düzenlenecek operasyon bölge ülkeleri tarafından İsrail ile paylaşıldı.

Bu kez beklenen İran saldırısı nedeniyle bölgede oluşan tedirginlik 13 Nisan'dan farklı bir konjonktür olduğunu gösteriyor. İran, İsrail karşısında net bir seçim yapmak zorunda. Ya stratejik sabır politikasına geri dönerek İsrail'in caydırıcılığını kabul edecek ya da Gerçek Vaat 2 operasyonuyla İsrail'e karşı el yükseltecek. İran için diğer bir seçenek ise İsrail'e karşı stratejik gerilim ve yıpratma politikasını sürdürmek.

Tahran yönetimi Heniyye suikastı sonrası başlattığı gerilimi yüksek tutma politikasını devam ettiriyor. Bir yandan diplomatik çözüm arayışlarına ret cevabı verirken diğer yandan askeri tehditlerini sürdürüyor. Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi'nin Tahran ziyareti sonrası konuşan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, ABD'nin İran'a "itidal" mesajı gönderdiğine dair haberleri yalanlamadı. Kenani, sadece "böylesi mesajlara gerek yok" ifadesini kullandı.

İran, İsrail'e vereceği karşılığın Gerçek Vaat operasyonundan farklı olacağı havasını oluşturdu. İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri intikam çağrıları hakkında, "Direniş gruplarıyla birlikte İsrail'e verilecek karşılık üzerine çalışıyoruz. Her şey hazır ve zamanı geldiğinde uygun karşılığı vereceğiz" değerlendirmesinde bulundu. İranlı yetkililerden gelen açıklamalar ve yine İranlı uzmanların görüşleri, İsrail'e verilecek yanıtta Tahran'ın Lübnan, Yemen ve Irak'ta bulunan direniş gruplarıyla koordineli bir şekilde hareket edeceği yönünde. Ayrıca bu operasyonun İsrail'e önceden haber verilmeyecek şekilde gerçekleşeceği üzerinde duruluyor.

Tahran yönetiminin İsrail karşısında gerilimi yüksek tutmaya yönelik politikası ve saldırının ne zaman ve ne şekilde gerçekleşeceğine ilişkin belirsizlik, İsrail üzerindeki baskıyı artıyor. Tahran'dan gelen mesajlar "kesinlikle karşılık verilecek" şeklinde. İsrail'e karşı psikolojik harp taktiği uygulamaya çalışan Tahran yönetimi stratejik gerilim ve yıpratma politikasını bir süre daha devam ettirebilir.

Ancak İran'ın vereceği yanıtın süresi uzadıkça Tahran üzerindeki askeri ve diplomatik baskılar ve spekülasyonlar artıyor. Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ile İran Devrim Lideri Ayetullah Ali Hameney arasında görüş ayrılıklarının olduğu, İran'ın konuyu "terör saldırısı" şeklinde görerek kapatmaya çalıştığı yönünde birçok iddia gündeme getirildi. Tahran yönetimi ise bu yöndeki iddiaları yalanlayarak İsrail'e karşılık verileceği yönündeki pozisyonunu korumaya çalışıyor. ​​​​​​

İsrail'e cevap savaş getirmemeli

Tahran yönetimi için caydırıcı bir eylemde bulunmak ve öte yandan bölgesel bir savaşa girmemek, iki önemli öncelik. Bu nedenle savaşa neden olmayacak bir formül üretmeye çalışılıyor ve bu yapılırken "savaşa hazırız" mesajı da veriliyor. ABD yönetimi Basra Körfezi başta olmak üzere bölgeye askeri savaş gemileriyle yığınak yaparken, İran ise askeri tatbikatlar düzenleyerek karşılık veriyor.

Son olarak, İran tarafından Basra Körfezi'nde bulunan Devrim Muhafızları Donanmasına, 2 binin üzerinde seyir füzesi, insansız hava aracı ve gelişmiş radar sistemleriyle birlikte teslim edildi. Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami, donanmaya verilen askeri teçhizatlar arasında daha önce kamuoyuyla paylaşılmayan kısa ve orta menzilli füzelerin olduğunu ve bu füzelerin bir savaş gemisini batırabilecek güçte olduklarını söyledi.

Tüm bu askeri hazırlıklar ve gerilim yükseltme politikası devam ederken İran bölgesel bir savaştan uzak durmaya çalışıyor. Bu nedenle, Tahran yönetimi Gazze'de ateşkes olması durumunda İsrail'e yanıt vermeme seçeneğini masaya sundu. Böylesi bir ateşkes, şüphesiz İran'ın kaybettiği uluslararası prestiji tekrar kazanmasını sağlayacak ve İran'ı Gazze'de ateşkesi sağlayan ülke konumuna getirecektir. Bu kapsamda tarafların 15 Ağustos'ta Doha veya Kahire'de bir araya gelmeleri bekleniyor. Öte yandan İran ateşkes görüşmeleri öncesi askeri gerilimi tırmandırmaya devam edeceğinin sinyallerini de veriyor.

Hamas'tan ateşkes görüşmelerine dair yapılan açıklamada, ateşkes için yeni müzakereler yerine daha önceki müzakerelere dayalı bir planın devam etmesi gerektiği vurgulandı. Hamas yaptığı açıklamada, müzakerelerin İsrail’in soykırımları ve katliamlarına zaman tanıdığını ve işgali örtbas ettiğini savundu. Hamas'ın ateşkes görüşmelerine ilişkin bu pozisyonu İran'ın İsrail'e karşı yürüttüğü gerilimi artırma siyasetinden ayrı düşünülemez.

Tahran yönetiminden ateşkese dair gelen açıklama ise İsrail'e verilecek karşılığın ateşkes görüşmelerinden bağımsız olacağı şeklinde oldu. İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği'nden yapılan açıklamada, İsrail saldırısının ülke egemenliğini hedef aldığı vurgulanarak İsrail'e verilecek karşılığın ateşkes görüşmeleriyle bir irtibatının olmayacağı belirtildi. İsrail'e "kesin karşılık verilecek" ifadesinin kullanıldığı açıklamada, "Vereceğimiz yanıtın ateşkes görüşmelerine zarar verecek boyutta olmamasını umuyoruz" ifadesine de yer verildi. İran kendisini "görüşmeleri bozan" veya "ateşkesi baltalayan ülke" pozisyona sokmak istemese de İsrail'e karşı askeri gerilimi artırarak olası bir ateşkes sürecinde rol almak istediğini gösteriyor.