İsrail’in Suikastı Bölgeyi Ateşe Verdi: Hamas Liderleri Hedefte
2 Ocak 2024 Salı günü, Beyrut’ta İsrail’in düzenlediği hava saldırısında, Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri ve arkadaşlarının öldürüldüğü bildirildi.
Washington Post’un haberinde, ABD Savunma Bakanlığı yetkilisinden naklen suikastın sorumluluğunun İsrail’e ait olduğu açıklamasına yer verildi.
Meydana gelen saldırıyı Filistin’deki tüm siyasi taraflar kınadı. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, İsrail’e karşılık vereceklerini ifade eden sert açıklamalarda bulundu. Öte yandan Ulusal Kurtuluş Hareketi (Fetih) ve Filistin İslami Cihat Hareketi de İsrail’i hedef alan açıklamalarda bulundu.
Lübnan tarafından resmi açıklama, Başbakan Necip Mikati’nin kınaması ile gelirken dikkatler İsrail’e karşı direnişin Lübnan'daki merkezi Hizbullah’a çevrildi. Hizbullah'ın hakim olduğu topraklarda İsrail’in suikast suçu işlemesi ise bölgedeki tansiyonun yükselmesine sebep oldu.
İsrail'in ezeli politikası
Bölgedeki hayallerine engel olan direniş gruplarını yok etmek için uzun yıllardır mücadele veren İsrail’in, Aruri’ye suikast düzenlemesi, kendi politikasıyla çelişen bir olay değil.
Kuruluşlarından bu yana Filistinli grupların siyasi ve askeri kanatlarındaki kadrolara ve yöneticilere, İsrail tarafından suikast operasyonları düzenlendi. Aksa Tufanı sırasında da İsrail bu politikasından ödün vermedi. Savaş bölgesinin içinde ve dışında çeşitli suikastlarda bulunarak Filistin direnişini korku silahıyla kırmaya çalıştı.
“Dünyanın neresinde olursa olsunlar...”
Daha önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile yaptığı 22 Kasım 2023 tarihli basın toplantısında, istihbarata “Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar Hamas yöneticilerine karşı operasyon” düzenlenmesi talimatını verdiği kaydedilmişti.
Hamas’ın iki numaralı adamına suikast
Konu hakkında Fokus+’a konuşan Filistinli araştırmacı ve akademisyen Mahmud Rentisi, İsrail’in Salih el-Aruri'ye suikast düzenlemesinin birden fazla sebebi olduğunu ifade etti ve ekledi: “Bu sebeplerden ilki, işgalcilerin Salih el-Aruri'nin Batı Şeria'da işgale ve yerleşimcilere karşı direnişi tırmandırmak için var gücüyle çalıştığına inanmasıdır.”
Geçtiğimiz yıllarda Aruri’nin Cenin ve Nablus'ta direniş yapılarının kurulmasını desteklediğini ve direniş eylemlerinin 2023'te benzeri görülmemiş bir düzeye yükseldiğini hatırlatan Rentisi, “İkinci olarak işgal, Aruri'nin yurtdışında, özellikle Lübnan'da, İsrail işgaline karşı Filistin direnişi için güçlü bir yapı oluşturmaya çalıştığına inanıyor. Aruri özellikle Hizbullah'la olan ilişkisi sayesinde Lübnan'daki Filistin direniş faaliyetinin seviyesini yükseltti” ifadelerine yer verdi.
Üçüncü nedenin, İsrail’in kendi savaş politikasını manevi bir zafer imajı elde etmek için her zaman direnişin siyasi veya askeri liderlerine en üst düzeyde suikast düzenlemeye dayandırması olduğunu söyleyen Rentisi, “İsrail işgali şu ana kadar Gazze'deki herhangi bir birinci düzey lidere suikast düzenlemeyi başaramadı. Bu nedenle Gazze'de suikast düzenleyemeyen İsrail işgali, yurt dışında bir lidere suikast düzenlemeye başvurdu” şeklinde konuştu.
İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilim
Araştırmacı akademisyen Mahmud Rentisi verdiği görüşte diğer bir sebebin de Aruri'nin tüm Filistinli partiler ve hatta Fetih hareketi tarafından büyük saygıyla karşılanan ulusal bir lider figürü olmasından kaynaklandığını öne sürdü.
Açıklamasına devam eden Rentisi, Aruri’nin 2004'ten bu yana suikasta uğrayan en üst düzey Hamas figürü olduğundan bahsetti ve “İsrail işgali, Filistin halkını bölme planlarına dayandığı için Salih el-Aruri'ye suikast düzenlemesi şaşırtıcı değil. Hamas'ın bu suikasta güçlü bir tepki vermesi doğal. Aruri'nin öldürülmesi Batı Şeria'daki işgal üzerindeki baskıyı artıracak gibi görünüyor, çünkü Aruri Hamas hareketinde Batı Şeria'dan sorumluydu ve gençler nezdinde büyük bir örnekti” dedi.
Rentisi, Beyrut’taki El Aruri suikastının, İsrail işgali ile Hizbullah arasında var olan angajman kurallarını bozduğunu ve İsrail’in sınır çatışmalarını tırmandırmak istediğini söyledi. Ancak, Hizbullah’ın şimdilik büyük bir savaşa girmeyeceğini düşündüğünü belirtti.
Aruri’nin suikastı direnişe etki edecek mi?
Aruri’nin suikastı hakkında Fokus+’a görüşlerini bildiren Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi müdürü Ahmed Atawna, Filistin halkına tamamen boyun eğdirmeden ve direnişi kırmadan İsrail’in bir zafer elde etmesini konuşmanın anlamsız olduğunu belirtti ve ekledi: “İşgale direnmede ısrar devam ettikçe İsrail bir zafer elde edemeyecektir.”
Verilen şehitlerin hepsinin aslında direniş yolunda yürüdüklerini ifade eden Atawna, aynı zamanda Aruri gibi önemli liderlerin suikasta uğramasının Filistin direniş hareketlerine ve özellikle Hamas’a büyük darbeler vurduğunun da yadsınamaz olduğunu ekleyerek, “Tüm Filistin grupları arasında saygı duyulan bir karakter olan Salih el-Aruri gibi önemli bir liderlerin kaybı, direniş hareketlerini durdurmamış, aksine geçmişteki suikastlarda olduğu gibi hareketin popülaritesini artırmıştır” şeklinde konuştu.
Atawna, suikaste karşı direnişin vereceği karşılık hakkındaki soruyu ise “Direniş 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail ile sıcak savaş halinde ve bu nedenle ateşkes sonrasında daha önce olduğu gibi bir saldırı olmayacak çünkü orası şu anda bir savaş bölgesi” şeklinde cevapladı.
Savaş başladığından bu yana iki tarafında verdiği kayıpların her geçen gün arttığını, İsrail ile direniş arasındaki düşmanlık ilişkisinin herkesçe bilinir hale geldiğini ve yayılarak devam ettiğini, bundan dolayı bu ilişkinin bir kişiye suikast düzenlemek yoluyla alınacak bir intikamla kalmayacağını ifade eden Atawna Fokus+’a verdiği görüşlerini “Direniş, işgali külliyen ortadan kaldırmadan durmayacaktır. Her direnişçi halkın istikbali zaferdir, ne kadar uzarsa uzasın...” sözleri ile sonlandırdı.