"Bangladeş 2.0": Eşitlik, İnsan Onuru ve Adalet İçin Yeni Bir Yol
1971'de bağımsızlığını kazanan Bangladeş halkı için, 5 Ağustos 2024'te otoriter lider Şeyh Hasina Vecid'in devrilmesinin ardından gerçek anlamda demokrasiyi tecrübe etme vakti geldi. Bangladeş halkının demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü talebi, Hasina'nın yaklaşık 17 yıllık iktidarının sonunu getirdi.
Şeyh Hasina'nın otoriter rejimi
Şeyh Hasina, uzun zamandır siyasi muhaliflerine, eleştirmenlere ve medyaya karşı baskıcı otoriter tedbirler uygulamakla suçlanıyor. Onun rejimi sırasında, hükümet aleyhinde konuşan herkesin kaçırılması, yargısız infaza maruz kalması veya hapsedilmesi olağan bir durumdu. Adaleti bulmak ve hakları güvence altına almak, Hasina'nın 17 yıllık iktidarı boyunca nadir görülen ve ulaşılamaz bir hayaldi.
Bangladeş'te demokrasi adeta müzelik hale geldi ve insanların Hasina'nın yönetimine tam itaat etmek dışında bir çareleri kalmadı. Bangladeş'teki insan hakları örgütleri, Hasina'nın 2009 yılında iktidara gelmesinden bu yana en az 600 kaçırılma ve yüzlerce yargısız infaz vakası yaşandığını tahmin ediyor. Bangladeş'in güvenlik güçleri uzun süredir ciddi suistimaller ve işkencelerle suçlanıyor. Bu uygulamalar sebebiyle, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 2021 yılında, acımasız yargısız infazlara ve insan hakları ihlallerine karıştığı gerekçesiyle, polis birimi olan Hızlı Eylem Taburu'na yaptırım uyguladı.
Protestolardan toplumsal harekete: Neden ve nasıl?
Hasina'nın rejimini anlamak, bu isyanın neden sıradan insanlar tarafından tamamen desteklendiğini anlamak için çok önemlidir. Protesto başlangıçta ayrımcılığa karşı bir öğrenci hareketi olarak başlasa da 1 hafta içinde daha geniş bir halk hareketine dönüştü. Dönüm noktası 14 Temmuz'da bir basın toplantısı sırasında Hasina'ya 1 haftadan uzun süredir devam eden iş kotalarına karşı öğrenci protestoları sorulduğunda yaşandı. Hasina cevaben şunları söyledi: "Özgürlük savaşçılarının torunları kota avantajlarından yararlanamayacaksa kim yararlanacak? Razakarların torunları mı?"
Hasina'nın bu sözleri protestoların büyümesine neden oldu. Öğrenciler Hasina'nın sözlerini, 1971 Kurtuluş Savaşı'nda yer alan özgürlük savaşçılarının torunlarına devlet memuru kontenjanının yaklaşık yüzde 30'unu tahsis eden "adaletsiz" kota sistemini protesto etme çabalarına küçümseyici bir yanıt olarak algıladı. Birkaç saat içinde öğrenciler protesto gösterilerine başladılar, Dakka Üniversitesi kampüsünde yürüyüşe geçtiler ve şu sloganları attılar, "Sen kimsin? Ben Razakar'ım."
Hasina'nın protestolara tepkisi sert oldu ve protestoları bastırmak için partisinin öğrenci kanadı Bangladeş Chhatra Ligi'ni (BCL) ve polisi devreye soktu. Bu yaklaşım, 16 Temmuz'da 6 kişinin ölümüyle sonuçlanan ciddi bir şiddet sarmalını beraberinde getirdi. Takip eden 4 gün boyunca, polis ve silahlı BCL kadrolarının gerçek mermi kullanması nedeniyle çoğunluğu öğrenciler ve sıradan vatandaşlardan oluşan 200'den fazla kişi öldürüldü. Hasina şiddet olaylarını ele almak yerine metro ve devlete ait televizyon binaları da dahil olmak üzere hükümet mallarına verilen zarara odaklandı. Sonuç olarak protestocuların talepleri sonunda tek bir talepte birleşti: Hasina'nın istifası.
Nihayetinde, yaklaşık 1000 öğrencinin öldürülmesi, aktivistler, siyasi liderler ve sıradan vatandaşlar da dahil olmak üzere yaklaşık 15 bin kişinin hapsedilmesi, bu halk güdümlü devrimi kaçınılmaz hale getirdi. Protestocuların, özellikle de öğrencilerin isyanlarını sürdürmekten başka alternatifleri yoktu. Protestolarına son vermeleri halinde, devlet güçleri ve Hasina'nın siyasi partisi Bangladeş Awami Ligi (BAL) tarafından kaçırılacakları ya da ölümle karşı karşıya kalacakları açıktı.
Bangladeş bir değişim içinde
Haftalardır devam eden öğrenci protestolarının ülke çapında ölümcül olaylara dönüşmesinin ardından Hasina istifa etti ve ülkeden kaçtı. Ordu Komutanı iktidarı devralmış olsa da, niyetinin yetkiyi sivil bir hükümete devretmek olduğu açıktır. Şu anda muhalefet partileri, sivil toplum üyeleri, akademisyenler, gazeteciler ve geçtiğimiz 3 hafta boyunca protestolara öncülük eden öğrenci liderleriyle görüşmeler devam ediyor.
Bu arada öğrenci liderleri, Ordu Komutanı'ndan Nobel Barış Ödülü sahibi Profesör Muhammed Yunus'u geçici hükümetin başına aday göstermesini talep etti. Ancak Kara Kuvvetleri Komutanı'nın mevcut krizi nasıl ele alacağı belirsizliğini koruyor. Açık olan bir şey varsa o da acil bir çözüm bulunması gerektiğidir, zira sonsuza kadar iktidarda kalmak bir seçenek değildir. Şu anda, muhtemelen önümüzdeki 3 ay içinde gerçekleşmesi beklenen özgür ve adil seçimlerin düzenlenmesi amacıyla geçici bir hükümetin kurulması acil önceliktir.
Bangladeş 2.0: Yeni bir yol
Bangladeş için barışçıl ve güvenli bir ortamın tesis edilmesi şu anda en büyük önceliktir. İnsan onuru, eşitlik ve adaletin sağlanması için demokratik bir hükümet şarttır. Demokratik bir hükümetin kurulması, devam eden tartışmaları ve geçici hükümetten sağcı, solcu, milliyetçi, muhafazakar, liberal, laik ve İslamcı olmak üzere tüm siyasi ideolojileri yansıtan temsilcileri içermelidir. Bu kapsayıcılık Bangladeş'in özgür ve adil seçimlere doğru ilerlemesine yardımcı olacaktır. Dahası, iktidarı kim devralırsa alsın adaleti garanti altına almalı ve mevcut anayasayı gözden geçirip reforme ederek diktatörlüğe geri dönüşü engellemelidir. Yürütme, yasama ve yargı organları arasında tesis edilecek sağlam bir "kontrol ve denge" sistemi, insan hakları ve adaletin korunması için çok önemli olacaktır. Ayrıca bağımsız bir yargı, Bangladeş'te uzun süreli bir barış ortamının sağlanmasında kilit bir faktör olacaktır.
Asya'da, özellikle de Güney Asya'da nispeten küçük ve önemsiz ancak gelişmekte olan bir ülke olarak Bangladeş artık uluslararası işbirliğini geliştirmeye odaklanmalıdır. İster geçici hükümet isterse gelecekteki demokratik yönetim olsun, Bangladeş'in düşmanlardan ziyade daha fazla müttefik ve dosta ihtiyacı olduğu açıktır. Çin, Hindistan, ABD ve Avrupa Birliği (AB) gibi bölgesel ve küresel güçler arasındaki rekabetin ortasında, gelecekteki hükümet tüm bu güçlerle ilişkileri dengelemek için stratejik bir yaklaşım benimsemelidir. Bangladeş, daha fazla kaos ve krize yol açabileceğinden, yükselen ve baskın küresel güçler için bir savaş alanı haline gelmekten kaçınmalıdır. Ekonomik istikrarı sağlamak için Bangladeş diasporasından gelen işçi dövizlerinin akışını sürdürmek, hazır giyim endüstrisini korumak ve hem Doğrudan Yabancı Yatırımı hem de Resmi Kalkınma Yardımlarını güvence altına almak çok önemlidir. Ayrıca, Bangladeş'te insan onurunun korunması ve kalıcı barışın sağlanması için sadece ve sadece temel hakların ve insan haklarının korunması elzem olacaktır.