Demokratların Seçim Sonrası Mücadelesi
Birleşik Devletler’de yapılan son seçimler, Demokrat Parti için derin bir darbe oldu. Tüm salıncak eyaletlerin kaybının yanı sıra popüler oyda da geriye düşen parti içinde neyin yanlış gittiği ve gelecekte neler yapılması gerektiği konusunda hararetli tartışmalar başladı.
Beyaz Saray ve Senato'nun kaybı ile Temsilciler Meclisi'nde alınan hayal kırıklığı yaratan sonuçlar, Demokratları derin bir sorgulama sürecine sokmuş gözüküyor. Başkan Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönmeye hazırlandığı bir dönemde, Demokratlar iç çekişmelerle ve giderek belirginleşen bir liderlik boşluğuyla karşı karşıya.
Günah keçisi aranıyor
Seçim sonuçları sonrası Demokratlar, tanıdık ideolojik çatlaklara hızla geri döndü. Bazıları partinin fazla sola kaydığını ve bu durumun ılımlı seçmenleri uzaklaştırdığını savunurken, diğerleri partinin ilerici konulara yeterince ağırlık vermediğini ve bu yüzden tabanı harekete geçiremediğini savunuyor. Uzun süredir Demokrat Parti içinde kaynayan bu çekişme, şimdi eşi benzeri görülmemiş bir ciddiyetle yeniden su yüzüne çıkmış durumda.
Birçok merkezci, “woke” tarzı mücadelenin ve LGBTQ+ hakları gibi kültürel meselelerin partinin sallantıdaki seçmenler üzerindeki çekiciliğini azalttığını öne sürüyor. Örneğin, New York Temsilcisi Tom Suozzi, partinin ilerici sosyal politikalarla hizalanmasından duyduğu kaygıyı dile getirerek, “Aşırı solun peşinden düşmüşüz” diyor. Ancak, Washington Temsilcisi Pramila Jayapal gibi ilerici isimler, bu eleştirilerin günah keçisi yaratma çabasından ibaret olduğunu savunarak, Demokratların dezavantajlı toplulukların yanında durma zorunluluğunu hatırlatıyor.
Ekonomik meseleler
Seçim sonuçları, Demokratların enflasyon ve gelir eşitsizliği gibi ekonomik meselelerde yaşadığı mesajlaşma zorluklarını da gün yüzüne çıkardı. Bağımsız Vermont Senatörü Bernie Sanders gibi bazı liderler, partinin kimlik siyasetine ağırlık vererek ekonomik adalet konusunu geri plana ittiğini ve bu yüzden eskiden Demokrat Parti'yi destekleyen seçmenleri, yani işçi sınıfını kaybettiklerini savunuyor. Sanders, “Çalışan sınıfı büyük bağışçılara tercih ettik” diyerek, daha geniş kitlelere hitap eden konulara geri dönülmesi gerektiğini vurguladı.
Öte yandan, bazı milletvekilleri Demokrat Parti'nin markasının birçok bölgede “zehirli” hale geldiğine, odak noktasının ilerici konulara kayarak birçok Amerikalının yaşadığı ekonomik zorlukları gölgede bıraktığına inanıyor. Washington Temsilcisi Marie Gluesenkamp Perez, partinin bu seçmenlerle bağlantı kuramaması nedeniyle Demokratların halktan kopuk hale geldiği konusunda uyarıda bulundu.
Dış politika ve Gazze
Gazze’deki sivil kayıplarını ve insani yardımın girişinin engellenmesi de en mühim hususlardan biriydi. Bazı Arap-Amerikan ve Müslüman seçmenler, yönetimin İsrail yanlısı tutumunda aşırıya gitmesinden, kendilerine Trump’ın verdiği kadar konuşma süresi verilmemesinden dolayı rahatsızlık duydu.
Başkan Yardımcısı Kamala Harris için bu konu özellikle zorlu bir alan oldu; İsrail’e desteği, Michigan’daki Arap-Amerikalı seçmenler arasında artan bir şekilde Filistin yanlısı duruş talebiyle uyumlu hale getirmekte zorlandı.
Liderlik krizi
Başkan Biden’ın siyasi olarak eli ayağı çekmesi ve Harris’in seçilebilirliğinin olmadığının görülmesinin ardından, Demokrat Parti bir liderlik boşluğuna doğru ilerliyor. Mevcut Demokratik Ulusal Komite Başkanı Jaime Harrison, yeni bir dönem için aday olmayacağını açıkladı; bu da partinin geleceğini şekillendirme konusunda belirsizliğe katkıda bulunan etkenlerden biri.
Ayrıca, parti yetkilileri önümüzdeki yıl yeni bir lider seçmeye hazırlanırken, Demokratlar ilerici beklentilerle ılımlı bir pragmatizm arasında denge kurmanın yollarını bulmak zorunda.
Hırslı valiler
24 sene evvel Bush’a karşı kaybeden Demokrat Parti adayı Al Gore, tekrar aday olmayacağını açıklamak için tam 2 yıl beklemişti. Dolayısıyla Harris, aksi bir açıklama yapmadığı sürece partideki en üst lider konumunda kalmaya devam ediyor. En büyük bağışçı listesine sahip olan Başkan Yardımcısı, aynı zamanda geniş bir destekçi ağıyla güçlü bağlarını sürdürüyor. Ancak, yaşattığı hezimet er ya da geç orada kalmasını imkansız hale getiriyor.
Demokratlar arasında, ülkenin farklı eyaletlerinde güçlü pozisyonlara sahip çok sayıda etkili vali bulunuyor. Bunların arasında Kentucky’den Andy Beshear, Kuzey Carolina’dan Roy Cooper, Maryland’den Wes Moore, New Jersey’den Phil Murphy, Kaliforniya’dan Gavin Newsom, Illinois’den JB Pritzker, Pennsylvania’dan Josh Shapiro ve Michigan’dan Gretchen Whitmer öne çıkıyor.
Phil Murphy, Demokratik Ulusal Komite’nin bir sonraki başkanı olmayı düşünen potansiyel adaylar arasında yer alıyor. Newsom ve Pritzker ise Trump karşıtı önlemleri eyalet yasalarına dahil etme süreçlerini başlatmış durumda. Dolayısıyla tüm bu isimler doğal birer liderlik adayı. Hepsinin eleştirildiği farklı noktalar bulunuyor.
Biden’ın ulaşım bakanı Pete Buttigieg ve ticaret bakanı Gina Raimondo, Demokrat bağışçılarının uzun süredir favorileri arasında. Buttigieg, özellikle Fox News gibi platformlarda Demokratların politikalarını savunarak partinin en yetenekli iletişimcilerinden biri olarak öne çıkıyor. Ancak partinin ilerici kanadının hala etkisini koruma hedefi aşikar gözüküyor. Bernie Sanders’ın ilk eleştiri mektubunu yayınlaması, Harris’ten önce podyuma gelen Alexandria Ocasio-Cortez’in etkisini sürdürmeye yönelik net bir iradesi var.
Sonuç
Demokrat Parti, Harris’in mağlubiyeti sonrası yeni bir liderlik arayışına girerken çeşitli isimler ve fraksiyonlar ön plana çıkıyor. Liberaller, Demokrat Parti’nin daha sola kayarak tabanı harekete geçirmesi gerektiğini savunurken, merkezci kesim, partinin fazla sola kaydığı için önemli eyaletlerde ılımlı seçmenleri kaybettiğini iddia ediyor. Bu tarz bir adayı şimdilik bulunmasa da seçmenlerin danışmanlarının etkisinde kalan kariyer siyasetçilerine değil lider donanımı gösteren net isimlere daha çok rağbet gösterdiği anlaşılıyor.
Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüyle birlikte iç sorunlarını hallederek bir muhalefet stratejisi ortaya koyması gereken mavilerin, en kötü 2026’daki ara seçimler kapıyı çalmadan hazırlıklarını tamamlamış olması gerekiyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.