Hindistan’ın Afrika’ya Jeopolitik Bakış Açısı ve Türkiye ile Kesişen Yolları
Hindistan Donanması, Yemen’deki Ensarullah Hareketi'nin (Husiler) Barbados bayrağı taşıyan ticari bir kargo gemisine düzenlediği füze saldırısının ardından, mart ayında Kızıldeniz’de bir kurtarma operasyonu düzenledi.
Husilerin balistik füzeyle gerçekleştirildiği saldırı sonucunda mürettebattan üç kişi öldü ve yaralananlar oldu.
Hindistan Donanması’nın olayın ardından gerçekleştirdiği müdahalesi hızlı oldu. Bu operasyonda dikkat çekici olan şey, Hindistan Donanması’nın Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ne müdahale etme konusundaki kararlılığı oldu. Bu, Hindistan için jeopolitik ve ekonomik açıdan önem taşıyan bir bölgede, Yeni Delhi’nin askeri ve güvenlik açısından aktif olma ihtimalinin bir göstergesidir.
Söz konusu hamleler, yakın zamanda Türkiye’nin Somali ile imzaladığı anlaşma aracılığıyla resmi bir Türk varlığının görüldüğü dönemde gerçekleşti. Bu durum, mevcut rolün Doğu Afrika ve Somali kıyılarında Türk nüfuzuyla kesişen alanlara doğru gelişme olasılığı hakkında soruları gündeme getiriyor.
Hindistan, birçok Afrika ülkesiyle tarihsel olarak yakın ilişkilere sahip olduğundan, sömürgeciliğe ve Bağlantısızlar Hareketi’ne karşı ortak mücadele göz önüne alındığında, uzun süredir Afrika’da varlığını sürdürüyor.
Başlangıçta, Hindistan’ın Afrika’ya yönelik politikasının iki önceliği vardı. Bunlardan ilki, sömürgecilik karşıtı kurtuluş hareketlerini desteklemek, ikincisi ise apartheid rejimleriyle mücadele etmekti.
Hindistan, özellikle bilgi teknolojisi ve siber uzay alanında “terör ve radikalizmle” mücadele etme yeteneklerini sağlayarak güvenlik konularıyla ilgilenmeye çalışıyor. Birleşmiş Milletler (BM) misyonlarına da katılan Hindistan, ayrıca Afrika kıtasındaki politika ve hareketlerinde önceliklerinin başında Afrika kıtasının doğu kıyı bölgesini koyuyor.
Hint Okyanusu’nun doğu kıyılarını etki alanı olarak gören Hindistan, Çin’in yayılmaya yönelik eylemlerini baltalamayı, kıtayla ticareti tüm büyük ülkeleri ve güçleri geride bırakacak kadar hızlı büyüyen Pekin’i yakalamayı hedefliyor.
Hindistan, deniz güvenliğini, başta Kenya ve Güney Afrika olmak üzere Afrika ülkeleriyle olan hareketlerinin temel dayanağı haline getirdi.
Yeni Delhi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne BMGK) kalıcı bir sandalyeyle girme konusunda desteklerini almak için Afrika ülkeleri arasında siyasi bir varlık yaratmaya çalışıyor.
Aslında güvenlik sektörüne olan bu büyük ilgi ve yatırım, Afrika’nın en büyük enerji ithalatı kaynağı olması ve Orta Doğu ülkelerine olan bağımlılığını azaltmasında yatıyor.
Jeopolitik tehditle karşı karşıya
Çin, Hindistan’ın geleneksel rakibi ve Hindistan, başta Çin olmak üzere kıtadaki rakip güçlerden gelen birçok jeopolitik tehditle karşı karşıya.
Pekin, Yeni Delhi’nin imajını çarpıtarak ve Afrika ülkelerinin Hindistan’a bakışının olumlu olmamasını sağlayarak, uzun vadede Hindistan’ın Afrika’daki çıkarları açısından olumsuz bir rol oynayabilir. Ayrıca ister büyük güçler, ister korsanlar tarafından olsun, deniz ticaret yollarındaki herhangi bir rahatsızlık, Hindistan’ın Afrika’yla olan çıkarları, özellikle de enerji güvenliği üzerinde önemli bir olumsuz etkiye sahip olabilir. Bu rekabet, Hindistan ile bölgedeki diğer güçler arasında gerilim ve çatışmalara yol açabilir.
Ancak Hindistan’ın barışı koruma operasyonlarına yoğun katılımı göz ardı edilemez. Zira bağımsızlığından bu yana, BM bünyesinde “Mavi Bereliler” olarak adlandırılan barış gücü askerlerinin bir parçası olarak yaklaşık 200 bin askerle katkıda bulunan Hindistan, Afrika’daki en büyük askeri katılımcı olarak bu anlamda dördüncü sırada yer alıyor.
Şu anda 4 bin 483 Hint askeri, Kongo, Fas, Sudan, Güney Sudan ve Somali olmak üzere beş Afrika ülkesinde barışı koruma misyonlarında görev yapıyor.
Hindistan, Mauritius adasının bir parçası olan kuzeydeki Agalega adasında Hint işçilerin inşa ettiği bir deniz askeri tesisi kurdu. Hem Mauritius, hem de Hindistan hükümetlerinin inkarlarına rağmen, Google Haritalar ve görgü tanıklarının ifadeleri, başta gözetleme olmak üzere burada askeri faaliyetler için özel bir altyapının oluşturulduğunu gösteriyor.
Adanın kuzeyinin Mozambik Kanalı ile Hindistan arasındaki deniz iletişim hattının yakınında yer alması ve bu durumun burayı Hindistan’ın deniz ticaret yollarını izlemek ve korumak için stratejik bir konum haline getirmesi, “neden özellikle adanın kuzeyi?” sorusunun yanıtı. Ancak hiç şüphe yok ki, Hindistan’ın bu uzak adada bir havaalanı, liman ve iletişim merkezi geliştirmeye yönelik 250 milyon dolarlık yatırımı, Mauritius’un karasularını izleme yeteneğini geliştirmesine yardımcı olmayı amaçlamıyor.
Hindistan, beklenen tehditlere ve elbette rakibi Çin’e karşı güvenlik bilgileri ve askeri taktikler açısından stratejik konumunu geliştirmek istiyor. Burası hem ABD, hem de İngiltere’nin, 1960’lardaki Soğuk Savaş bağlamında küresel olarak stratejik askeri varlıklarını güçlendirmek için ilgilendikleri bir konumdu.
ABD, İngiltere, İspanya, Fransa ve eski sömürgeci güçler, Hint Okyanusu ve Atlantik Okyanusu’nda Afrika çevresindeki birçok adada konuşlanmış durumda. Bu, deniz filolarının yanı sıra bu adalardaki deniz üslerinin de kullanılması yoluyla onu taktik düzeyde üstün kılıyor.
Bu duruma, ABD Donanması’nda çalışan ve ABD deniz gücü kavramının teorik ve metodolojik geliştiricisi olan Alfred Mahan tarafından işaret edilmişti. Bunların başında adalar ya da limanlar olsun, taktiksel açıdan stratejik noktalarda konuşlanmak geliyor.
Söz konusu durum, Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanuslarında küresel hegemonya yaratacak savaşların aynı anda yürütülmesi amacını taşıyor.
Örneğin, İspanya tarafından işgal edilen Kanarya Adaları’nda onun deniz askeri üssü bulunurken, St. Helena Adaları’nda İngiliz ve ABD askeri üssü, Mauritius adasında ise Hint Adaları’nın yanında Fransız askeri üssü yer alıyor.
Mayotte Adası’nda Fransız üssü, Hint Okyanusu'nun ortasında stratejik konumuyla öne çıkan Diego Garcia adalarında ise İngiliz askeri üssü ve bir ABD askeri üssü bulunuyor. Buna karşılık Çin, Cibuti’de bir askeri üsse ek olarak, Hint Okyanusu’na bakan sahilde 21 liman inşa etmek için yatırım yapıyor. Çin ayrıca Afrika’nın doğu ve batı kıyılarında yaklaşık 46 limana da yatırım yaptı.
Hindistan ve ABD arasında güvenlik ve askeri konusundaki anlaşmalar
Hindistan’ın ABD ve Pentagon ile üç askeri ve güvenlik anlaşması imzaladığını akılda tutmak önemli.
Yeni Delhi, güvenlik bilgileri, ileri teknolojiler ve silahlar elde etmek için ABD ile tam bir işbirliği ve koordinasyon aşamasına geldi.
Söz konusu anlaşmalardan ilki, gelişmiş ekipmanın yanı sıra gerçek zamanlı istihbarat da sağlayan Temel Değişim ve İşbirliği Anlaşması (BECA). Bu anlaşma, Hindistan’ın düşman hedeflerini son derece isabetli bir şekilde vurması ve beklenen saldırılara hazırlanması için ABD’nin coğrafi verileri ve istihbaratından yararlanmasına olanak tanıyacak.
İkinci anlaşma ise, iki ordu arasında lojistik konularda yüksek ve karşılıklı koordinasyonu sağlayan Lojistik Değişim Anlaşması (LEMOA).
Üçüncü anlaşma da, teknolojik açıdan gelişmiş askeri teçhizatın ihracatına izin vererek, ABD ordusunu askeri ittifaka sokan, İletişim Uyumluluğu ve Güvenlik Anlaşması (COMCASA).
Tüm bu anlaşmalar, Başbakan Narendra Modi hükümeti tarafından imzalandı. Kuşkusuz bu anlaşmalar, ABD’nin Hint Okyanusu ve Afrika’nın doğu kıyısındaki, özellikle de Çin’deki rakiplerine yönelik uluslararası bir ittifak perspektifinden tercüme edilebilir.
Ama aynı zamanda Doğu Afrika’da artan askeri ve ekonomik varlığının yanı sıra nüfuzuyla Türkiye’yi gelecekte de bu yüzleşmeye dahil ediyor.
Hindistan’ın Afrika kıtasına askeri ihracatı
Hindistan’ın Afrika’ya yaptığı silah ihracatına gelince, Hindistan’ın bu sektörde Rusya, Fransa, Çin ve ABD ile karşılaştırıldığında beklenen ağırlığı temsil etmediğini görüyoruz. Ancak Hindistan’ın silah ihracatı son beş yılda önemli bir büyüme kaydetti.
Narendra Modi hükümeti, savunma ihracatının son beş yılda yüzde 334 oranında artarak, 75’ten fazla ülkeye yöneldiğini belirtti. Hindistan, silah ihracatçısı olarak da dünyanın en büyük 25. ülkesi.
Mauritius 2017-2021 yılları arasında Hindistan’ın toplam silah ihracatının yüzde 6,6’sını ithal ederken, onu yaklaşık yüzde 5 ile Mozambik ve yaklaşık yüzde 2,3 ile Seyşeller izledi. Afrika’da Hint Okyanusu’na bakan dokuz ülke var. Bunlar; Komorlar, Kenya, Madagaskar, Mauritius, Mozambik, Seyşeller, Somali, Güney Afrika ve Tanzanya.
Genel olarak Hindistan’ın son dönemdeki hareketlerinin Afrika’da Çin’le rekabetçi bir nitelik kazandığını, bir yandan da Çin’in Afrika’da artan etkisini baltalamaya yönelik ortak bir stratejik vizyon çerçevesinde ABD ile işbirlikçi ve katılımcı bir çerçevede çalıştığını söyleyebiliriz.