Mısır, İsrail’in Refah Sınır Kapısı Üzerindeki Kontrolünü Reddediyor

Kahire, İsrail'in Gazze sınır kapısındaki kontrolünü sürdükçe Refah Sınır Kapısı'nı açmayı reddediyor. ABD'nin üçlü yönetim önerisi tartışılırken, Mısır ise Gazze'deki insani krizden İsrail'i sorumlu tutuyor.
Fokus+
Mısır, İsrail’in Refah Sınır Kapısı Üzerindeki Kontrolünü Reddediyor
3 Haziran 2024

Gerilim atmosferi ve Mısır’ın, İsrail’in Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’na ilişkin planlarını reddetmesi üzerine, 2 Haziran'da Kahire’de Mısır, ABD ve İsrailli yetkililer arasında bir güvenlik toplantısı düzenlendi. 

Toplantıda, İsrail’in Gazze sınır kapısından tamamen çekilmediği müddetçe, Mısır’ın Refah Sınır Kapısı’nı açmama konusundaki tavrını koruması ışığında, geçişi yeniden açma olasılığı görüşüldü. 

Fokus+’ın Mısırlı kaynaklardan alıntı yapan Al-Araby Al-Jadeed gazetesinden aktardığı habere göre, Mısırlı yetkililer, toplantıda tüm taraflara, İsrail’in geçişin Filistin tarafı üzerindeki kontrolü ışığında, Kahire’nin Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılmasını reddeden kesin tavrını vurguladı. 

Mısırlı yetkililer ayrıca, Refah Sınır Kapısı’nın kapatılması nedeniyle Gazze Şeridi’ndeki insani koşulların kötüleşmesinden de İsrail’i sorumlu tuttu. 

Mısır’ın Refah Sınır Kapısı’nın açılması konusundaki tutumu 

Kahire’nin Gazze Şeridi konusuna ilişkin görüşlerini yakından bilen Mısırlı bir kaynak, büyük kısmı teknik nitelikte olan bir İsrail heyetinin, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılması ve sınırdaki güvenlik durumu hakkında Mısırlı yetkililerle istişarelerde bulunmak üzere Kahire’ye gittiğini bildirdi. 

Al-Araby Al-Jadeed'e konuşan kaynak, "İsrail’in sınır kapısının Filistin tarafındaki kontrolü devam ettiği sürece, Mısır geçisin açılmasını reddeden tutuma bağlı kalacak” dedi. 

Söz konusu kaynak, ABD’nin sınır kapısının “Filistin Yönetimi, geçişin Filistin tarafında bir Avrupa Birliği (AB) misyonunun denetimi ve Mısır tarafında tamamen Mısırlı bir yönetim arasında üçlü bir şekilde” yönetilmesine ilişkin anlaşmaya geri dönme yönünde önerisi olduğunu da söyledi. 

Sınır kapısının Filistin tarafında Filistin Yönetimi’nin bulunması, Kahire için ne anlama geliyor? 

Mısırlı kaynak, sınır kapısının Filistin-Mısır sınırında yer alması nedeniyle, Filistin tarafında bir Filistin Yönetimi’nin varlığının Kahire için önemli olduğunu belirtti. 

Söz konusu kaynak aynı zamanda, ABD yönetiminin, şu anda Filistin Yönetimi ve AB’yi, İsrail’in çekilmesinin ardından yardım geçişini hızlandırmak amacıyla sınır kapısını yönetmek üzere kendi personelini göndermeye ikna etmek için görüşmeler yürüttüğünü bildirdi. 

Kaynak ayrıca, “ABD teknik açıdan bakıldığında, yakın zamanda birden fazla kez kesintiye uğrayan, Gazze kıyısındaki yüzer limana karşılık Refah Sınır Kapısı’nı içeren kara yolunun yardım girişi için vazgeçilmez olduğuna inanıyor" dedi. 

Mısır’daki yetkililer ile Hamas hareketi arasında, son dönemde Gazze Şeridi’ndeki insani koşullar ve sınır bölgesindeki güvenlik durumuyla ilgili sürekli koordinasyon ve istişareler yaşandığını söyleyen kaynak, şu ifadelerle devam etti: 

“Bu koordinasyon kısmen, Refah’taki İsrail saldırısını püskürtmeye yönelik direniş operasyonları sırasında, Mısırlı unsurlarla sınırda sürtüşme yaşanmasını önlemeyi amaçlıyor.” 

Hamas hareketinden bir kaynak, Hamas’ın “sınır kapısı idaresinin Filistin Yönetimi’ne devredilmesini” kabul etme olasılığına ilişkin Al-Araby Al-Jadeed'e yaptığı açıklamada, "Hamas, Filistin Yönetimi’nin Refah Sınır Kapısı’nı idare etmesine yönelik fikre karşı çıkmıyor” dedi.

Söz konusu kaynak, “Hamas, 2017 yılında uzlaşma anlaşmasının imzalanması ve idari komitenin o dönemde feshedilmesinin ardından sınır kapısını yönetime devretti” diye konuştu. 

Kaynak, “Hamas’ın vizyonu, sınır kapısının Filistin-Mısır arasında olması ışığında, İsrail’in bu geçişin yönetimi ve operasyonunda hiçbir rolü olmaması açısından Mısır’ınkiyle örtüşüyor” ifadelerine yer verdi.  

Hamas’ın Gazze topraklarında herhangi bir yabancı askeri varlığı reddettiğini vurgulayan kaynak, hareketin bu varlıklara karşı “işgalcilermiş gibi” hareket edeceğini de ekledi. 

Biden’ın teklifine ilişkin tutum 

Mısırlı siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Essam Abduşşafi de Al-Araby Al-Jadeed gazetesine bu konuda değerlendirmede bulundu. 

Abduşşafi konuya ilişkin açıklamasında, “Her zaman dikkate alınması gereken husus, Mısır ile Siyonist yapının hükümeti arasında stratejik bir ortaklığın olduğudur” şeklinde konuştu. 

Bunun yeni bir şey olmadığının altını çizen Abduşşafi, şu ifadelerle açıklamasını sürdürdü: 

“Aralarında güvenlik, askeri, lojistik ve hatta ekonomik düzeylerde pek çok iş birliği ve ortak koordinasyon politikası var. Hatta İsrail, Mısır tarafıyla mutabakat ve koordinasyon içinde Mısır topraklarında, özellikle Sina Yarımadası’nda düzinelerce güvenlik operasyonu gerçekleştirdi.” 

Mısır ile İsrail arasında gerginlikler yaşansa bile, bu ortaklık göz önüne alındığında bunlar kriz anlamına gelmediğinin altını çizen Abduşşafi şöyle devam etti: 

“Her iki taraf da kendi çıkarlarını garanti altına alana kadar, genel olarak Kahire’nin başta Gazze Şeridi olmak üzere Filistin meselesindeki merkezi rolünden yararlanarak, Mısır rejiminin arabulucu rolünü oynamaya devam edeceği kesindir. Gazze Şeridi’yle kara sınırı olan tek ülke Mısır’dır.” 

Al-Araby Al-Jadeed'e konuşan bir diğer uzman olan, Filistinli yazar ve siyasi analist Talal Okal ise, Hamas’ın, normalleşme kartını kazanmanın yanı sıra İsrail’i, onunla birlikte ABD’yi de uçuruma sürükleyen Tel Aviv liderliğinden korumanın artık bir yolu olmadığı için artık bıkmış görünen Başkan Joe Biden’ın açıkladığı, ABD’nin son önerisine olumlu yaklaşmak gerektiğini fark ettiğini söyledi. 

Okal, ABD’nin, Hamas’ın sahadan çekilmesi sağlanmadan savaşın durdurulması ve İsrail işgal ordusunun Gazze’den çekilmesini içeren, Tel Aviv’in esasen karşı çıktığı bir girişimi öne sürdüğünü söyledi. 

Ateşkes girişimi bazı detayların tamamlanmasını bekliyor 

Söz konusu girişimde bazı detayların tamamlanmasının beklendiğini dile getiren Okal, “Ancak bunlardan en önemlisi taahhüt garantisidir” dedi. 

Anlaşmaya ilişkin iki olasılık olduğunu vurgulayan Okal, şu ifadelerle açıklamasına devam etti: 

“Ya (İsrail Başbakanı) Binyamin Netanyahu cephelerden birinde, özellikle de Lübnan’da gerilimi tırmandırarak, bundan kaçmanın bir yolunu bulacak ya da birinci ve ikinci aşamayı uygulayacak, ardından yeniden savaşa yönelecek. Çünkü inisiyatif almanın ve savaşı durdurmanın, kabul edemeyeceği bir yenilgi olduğuna inanıyor.” 

İsrail’in gerilimi tırmandırmasında Batı Şeria ve Kudüs’ün öncelikli olabileceğini dile getiren Okal, “Çünkü ABD’nin baskısından kurtulma seçeneği, anlaşmayı onaylayarak, “Gazze’nin kurtarılması ve Batı Şeria’nın feda edilmesini” kabul etmiş gibi görünen direnişi utandıracak” diye ekledi. 

Arap Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı olan Mısırlı siyasi analist Muhtar Gabbaşi de, “Gazze’ye yönelik bu saldırıda İsrail’in ortağı olan ABD’nin, İsrail’e danışmadan teklifte bulunması oldukça zor” dedi. 

Al-Araby Al-Jadeed'e açıklama yapan Gabbaşi, arabulucuların rolünün çok önemli olduğuna vurgu yaparak şunları ekledi: 

“Özellikle de ABD’nin teklifinin tamamı “mayın” olduğu için, yani ateşkes konusunda kesin bir taahhüt olmadığı, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi’nden çıkması için kesin bir mekanizma bulunmadığı ve ABD'nin bu teklife verebileceği hiçbir garanti olmadığı için bu sona ermedi.” 

Gabbaşi açıklamasının sonunda, “Dolayısıyla çok fazla soru var ama öyle ya da böyle bu durgun sularda yapılan bir teklif” ifadelerini kullandı.