Suriye’de Yardımların Azalması Terör ve Uyuşturucuya Zemin Hazırlıyor

Suriye’ye yapılan uluslararası yardımların azalması ve Dünya Gıda Programı’nın yardımları tamamen durdurması sebebiyle DAİŞ ve PYD gibi örgütler para karşılığı daha fazla insanı saflarına katarken uyuşturucu sorunu gün geçtikçe büyüyor.
Yusuf Selman İnanç
Suriye’de Yardımların Azalması Terör ve Uyuşturucuya Zemin Hazırlıyor- Yusuf Selman İnanç
7 Şubat 2024

Suriye’de milyonlarca insan aşırı yoksulluk ve açlıkla mücadele ediyor. Dünyanın odağı önce Ukrayna ardından da Gazze’ye dönmüşken Suriye’deki insanî kriz her geçen gün derinleşiyor.   

2024 yılı itibariyle Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre 16 milyondan fazla Suriyeli yardıma muhtaç. Üstelik, bunun içine civar ülkelerde yaşayan mülteci konumundakiler dahil değil. Ancak, yardım miktarı her geçen sene azalıyor. Öyle ki Dünya Gıda Programı (DGP), bağış olmadığı gerekçesiyle Suriye’deki yardım programını tamamen durdu.   

5,6 milyon Suriyelinin istifade ettiği yardımların tamamen kesilmesinin arkasında bağış yapan Almanya, İsveç ya da Norveç gibi ülkelerin bu bağışları artık başka ülkelere kaydırması yatıyor.  

DGP’nin yanı sıra Amerikan Hükümeti ve USAID’in de Suriye’ye yaptığı yardımların yüzde 30 oranında düşürüleceği açıklandı.   

Yardım miktarları düşerken yardımların ulaştırılması konusu da bir kriz olmaya devam ediyor. Rusya ve Çin’in müdahalesi ile Suriye’ye yapılan yardımların Türkiye sınırındaki Bab’ül Hava’dan yapılması her altı ayda bir yeniden oylanmak zorunda. Suriye’deki Beşar Esed rejimi ve destekçileri, bütün uluslararası yardımların doğrudan Şam’a gönderilerek yapmasını talep ediyor. Bu ısrarın arkasında Esed rejiminin uluslararası sahada yeniden meşruiyet kazanma çabaları yatıyor. Ancak, Şam’daki yolsuzluk sebebiyle bağışçıların yardımları tamamen kesmesinden endişe ediliyor.  

Yardımlar neden azalıyor?  

Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerdeki Suriyeliler bile yardımca muhtaçken Suriye’nin içinde, savaşın ortasında sıkışıp kalmış halka yönelik yardımların azaltılmasının arkasında ne yatıyor?    

2021 yılında Suriye’nin kuzeyine her gün bin yardım tırı giriyordu. 2023’te ise bu rakam 445’e kadar düştü.   

BM Suriye Özel Heyeti Genel Sekreteri Geir O. Pedersen’e göre Suriyeliler “temiz içme suyuna, yakıta ve elektriğe erişimde zorluk yaşıyorlar. Buna bağlı olarak da kolera gibi hastalıklar yayılıyor. Üstelik, temel hizmet ağları da çökmüş durumda. Eksik beslenme çok yaygın. Bunların yanı sıra aile içi şiddet ya da psikolojik rahatsızlıklar had safhada.” Pedersen, özetle, yardımların devam etmesi gerektiği hususunda uluslararası toplumu uyarıyor.  

Yardımların azalmasının ana sebebi olarak bağışçıların artık gönülsüz davranmaları gösteriliyor. Sadece Suriye’deki Suriyeliler değil Ürdün ve Lübnan’daki kamplarda yaşayan Suriyeli mültecilerin de durumu gün geçtikçe kötüleşiyor.   

DGP ise pandemi, Ukrayna savaşı ve Gazze savaşı yüzünden bütçesinin azaldığını belirtiyor. Yapılan açıklamaya göre altı aylık yardım için ihtiyaç duyulan 593 milyon doların sadece 2,8 milyon doları, DGP’ye bağışlanmış.  

Suriye uzmanı Aron Lund’a göre Suriye artık kimsenin ilgisini çekmiyor. “Şiddet nispeten azaldı, artık bölgesel çatışmalar var. Suriye haberlerde bile kendisine yer bulamıyor,” diyen Lund zengin Batılı ülkelerin pandemi sonrasında kendi ekonomilerini toparlamaya yöneldiklerinin de altını çiziyor.  

İdlib’teki bir mülteci kampında yaşayan Osman Saib, telefonla yapılan görüşmede şunları söyledi: “Biz artık bu kanlı savaşın unutulmuş mağdurlarıyız. Yıllardır baraka gibi yerlerde yaşıyoruz, doğru düzgün evimiz yok. İşimiz yok. Bir koli gıda ile çoluk çocuğumuzu beslemeye çalışıyoruz. Şimdi onu da vermeyeceklerse biz ne yapacağız?”  

Lund, Suriye’nin etrafındaki Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerde yaşanan ekonomik krizlere de dikkat çekerek Suriye’de yaşayanların da bu krizden etkilendiğini söylüyor. Öte yandan, bu ülkelerin son yıllarda çok fazla Suriyeliyi sınır dışı etmesi ve bu insanların da rejim bölgesine güvenlik gerekçesiyle gidemedikleri için kuzeye yığılması kaynakları iyice yetersiz kılıyor.   

DAİŞ ve uyuşturucu ağı 

İnsani yardımın azalması terör ve diğer illegal faaliyetlerin önünü açıyor. Başta DAİŞ olmak üzere PYD gibi terör örgütleri aylık ücret ödemek yoluyla çok sayıda insanı kendi safına katıyor. Rejim bölgesinde de aynı işi İran destekli Şii milisler yapıyor.  

BM ile ortak çalışan bir insani yardım kuruluş çalışanı “Suriye krizi artık ilgi çekmiyor. Konuştuğumuz bağışçılardan şu cümleyi duymaya artık alıştık: ‘Suriye’den sıkıldık.’ Evet, sıkıldılar ama Suriye’deki gayrı insani şartlar tüm dünyayı tehdit eden terör ve uyuşturucunun yayılmasına sebebiyet veriyor,” dedi. Medyaya konuşması yasak olduğu için ismini vermeyen yetkili şunları kaydetti: “Şu an Suriye’nin kuzeyinde insanlar ideolojiyi falan umursamıyor. Aileler 18 yaşından küçük çocuklarını bile DAİŞ ya da PYD gibi örgütlere gönderebiliyorlar. Zira, bu örgütler ayda 100 dolar ödüyorlar ki bu para bu aileler için çok önemli.”  

Suriye’de yevmiyelerin 15 Türk lirasına kadar düştüğü rapor ediliyor. Bu durumda üç bin liradan fazla bir paraya tekabül eden 100 dolar, çok büyük bir meblağ olarak karşımıza çıkıyor.  

Osman Saib de işlerin eskisi gibi olmadığını belirtiyor. “Artık DAİŞ kahvehanelere kadar geliyor, hatta broşür bile dağıtıyor. Gençleri alıp Rakka taraflarına götürüyorlar,” dedi.  

Yakın zamanda DAİŞ’in güçlendiğine ve Suriye içinde yeniden operasyon yapmaya başladığına dair çok sayıda haber çıktı. Hatta DAİŞ’in kırsal kesimlerde yeniden vergi toplamaya teşebbüs ettiği dahi bildiriliyor.   

Suriye’deki askeri hareketliliği gözlemleyen ETANA’ya göre DAİŞ’in saldırı sayısındaki artış devam etmekte. Sadece aralık ayında 12 silahlı saldırı düzenlemiş durumda.  

Lund’a göre Suriye silahlı gruplar için oldukça ideal bir yer. “Suriye’de savaş dışında bir şey bilmeyen, bir şey görmemiş olan milyonlarca genç var. Suriye savaşı 2011’de başladığında henüz çocuk olan bu insanlar şimdi 20’li yaşlarında. Bütün çocuklukları ve ilk gençlikleri savaşla geçti. Rejim, kendisini yeniden kabul ettiremeyecek kadar nefret edilen bir yapı. Kaldı ki çok ciddi boyutta yolsuzluk var. Bu gençlerin silahlı gruplara katılması şaşılası değil.”  

Aslında tek tehlike silahlı gruplar da değil. Konuştuğumuz insani yardım kuruluşu çalışanı “para kazanmanın diğer yolu da uyuşturucu,” diyor.  

Suriye rejiminin ‘Captagon’ adı verilen bir uyuşturucu türünün imalatı ve Körfez’deki zengin Arap ülkelerine satılması yoluyla her sene milyarlarca dolar kazandığı düşünülüyor.   

Körfez ülkelerinin Esed rejimi ile yeniden ilişki tesis etmesinin önündeki engel olarak gösterilen uyuşturucu meselesi Ürdün ile Şam rejimi arasında da ciddi bir sorun oluşturuyor. Öte yandan, Avrupa Birliği de bu uyuşturucu ağından rahatsız.   

BBC’ye göre uyuşturucu ticareti, doğrudan Esed ailesine mensup kimselerce yapılıyor. Öyle ki Beşar Esed’in kuzeni Mahir Esed’in başında olduğu Dördüncü Ordu, Hizbullah ile birlikte uyuşturucunun Suriye dışına çıkartılması işini üstleniyor. Örneğin, geçen sene Suudi Arabistan’a gitmek üzereyken Malezya’da yakalanan bir gemide bir milyar dolardan fazla değeri olan Captagon bulunmuş, yapılan araştırmalar sonucu sevkiyatı yapan kişilerin Mahir Esed ile olan ilişkileri ortaya çıkartılmıştı.   

Uluslararası yardımların rejim bölgesine de azalması sebebiyle uyuşturucu üretimine dahil olan kişi sayısının çok daha arttığı düşünülüyor. Öte yandan, bu işin muhaliflerin elinde bulunduğu bölgelere de sıçradığı iddia ediliyor.  

Terör ve uyuşturucu artarken yardımlar ve rejim bölgesindeki devlet sübvansiyonları azalıyor. BM tahminlerine göre 2023 yılında yardıma muhtaç insan sayısı 15 milyon iken bu sene, bu rakam 16 milyonun üstüne çıkmış durumda. Üstelik geçen sene şubat ayında, Kahramanmaraş merkezli depremlerin Suriye tarafında yarattığı tahribatın da tesiri devam ediyor. Hem altyapı hem de barınma hususundaki krizler henüz aşılabilmiş değil.   

Tüm bunların yanı sıra Suriye ekonomisindeki kriz her geçen gün derinleşiyor. Suriye lirasının değer kaybından ötürü muhaliflerin elindeki bölgelerde Türk lirası kullanılsa da üretim eksikliği, nakliyat sorunları, benzin kıtlığı ve rüşvet sebebiyle ticaret durma noktasında. Bir yıldan az bir sürede gıda fiyatları iki katına çıktı. Rejim bölgesinde ise çok sayıda sübvansiyonun kesilmesi ve vergilerin yükseltilmesi sonucu açlık baş göstermiş durumda. BM’ye göre Suriye halkının yüzde 90’ı fakirlik sınırının altında yaşıyor.  

Lund’a göre “tüm bunların sonucu olarak Suriye’de maalesef savaş, hastalık, açlık görmeye devam edeceğiz.”