Suriye'de Yeni Dönem: Üçlü Müzakere Masası ve Türkiye'nin Rolü
Suriye sahnesi uzun yıllar boyunca, özellikle de ülkedeki çeşitli askeri operasyonların sona erdiği 2020 yılının başından bu yana durgun kaldı.
Bölgede Lübnan’a kadar uzanan ve İsrail’in Suriye’deki İran mevzilerine yönelik saldırılarıyla sınırlı kalan büyük gerilimin yaşandığı bir yıl boyunca da bu çıkmaz kırılamadı.
Trump’ın başkanlığı kazanarak Beyaz Saray’a geri dönecek olması ve Cumhuriyetçi Parti’nin Senato’da çoğunluğu elde etmesiyle birlikte, Suriye konusundaki aktörlerin bir atılım yapma umuduyla müzakereleri yeniden canlandırmak istediklerine dair pek çok işaret var.
Türkiye’nin Trump yönetimi ile görüşmeleri
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump’ın başkanlık yarışını kazanmasının ardından yaptığı açıklamada, yeni başkan ile Suriye’den ABD askerlerinin çekilmesi konusunu değerlendireceklerini söyledi.
Mevcut bilgilere göre Ankara, Cumhuriyetçi adayın kazanmasını beklediği için Türk tarafının Trump ile seçimden önce de temasları vardı.
Bu bağlamda Ankara, Trump’ın zaferine iyimser bakıyor. Çünkü Türkiye, Trump’ın ilk başkanlık döneminde, ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki katı tutumunda bir kırılma yaratmayı başardı.
Böylece ABD güçleri, Türkiye’nin Haseke ve Rakka kırsalında yürüttüğü Barış Pınarı Harekatı sırasında Suriye’deki 16 üs ve askeri noktadan çekildi.
Ankara’nın tercih ettiği ve Trump yönetimiyle görüşmeler yoluyla ulaşmaya çalıştığı senaryo, ABD güçlerinin Suriye’den koordineli bir şekilde çekilmesidir. Bu da Türkiye’nin ABD’nin çekilmesiyle oluşan boşluğu doldurmada rol oynamasına olanak tanır.
Ankara gelişigüzel bir geri çekilmeye ise sıcak bakmayacaktır. Çünkü bu gerçekleşirse, başta diğer uluslararası tarafların desteklediği milislerle olmak üzere, Türkiye sınırlarını kargaşa içinde bırakacak bir kaosun yolu açılacaktır.
Üçlü müzakere masası
Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü ve Suriye’den çekilme konusundaki vaatlerini yerine getirme konusunda kaydettiği ilerleme, 2017’de gerçekleşen Kudüs anlaşmasının devamı niteliğinde, muhtemelen Washington, Moskova ve Tel Aviv’in taraf olacağı üçlü bir müzakere masasının kurulmasına yol açabilir.
Kudüs anlaşması, Tel Aviv’in çıkarlarını gerçekleştirmek ve Washington’u Orta Doğu’nun yüklerinden kurtararak Çin’le olan çatışmaya odaklanabilmesini sağlamak için Rusya ile İsrail’e Suriye konusunda hareket etme yetkisi verme anlamına geliyordu.
Söz konusu anlaşmada Rusya, İran destekli milisleri Golan Tepeleri sınırlarından 86 kilometre derinliğe kadar çıkarma sözü vererek, kendisini İsrail çıkarlarının garantörü olarak sunmuştu.
Ancak Rusya, özellikle Ukrayna ile savaşın patlak vermesi ve Batı ile İsrail’in tutumuna duyduğu öfkeden sonra 2022 başından beri bu konudaki taahhütlerini yerine getirmedi.
Washington ve Moskova arasında temasların yanı sıra Trump ve Putin’in şu anda ima ettiği gibi Ukrayna savaşına ilişkin müzakerelerin başlaması halinde bu anlaşmanın yeniden canlandırılması mümkün olacaktır.
Rus kulislerine yakın kaynaklar, Ukrayna savaşına yönelik siyasi bir çözüm bulunması halinde, Putin’in Suriye konusunda İran’ın nüfuzunun azaltılmasına katkıda bulunma konusunda taviz verebileceğini doğruluyor.
Böyle bir üçlü müzakere masanın yeniden kurulması, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’yı desteklemesinin bir sonucu olarak uzun süren bir gerilim döneminin ardından, yeni ABD yönetimi ile Rusya’nın müzakere masasına oturabilmesine bağlıdır.
Türkiye-Rusya arasında olası mutabakatlar
Başta Trump’ın seçim başarısı ve Türkiye ile genişletilmiş görüşmelerin başlatılması olmak üzere uluslararası sahnedeki yeni değişiklikler, Türk ve Rus taraflarını içeren başka bir paralel yolun başlatılmasına yol açabilir.
Özellikle Moskova ve Washington arasındaki gerilim azalmazsa ve Washington iki taraf arasındaki anlayış eksikliğinin bir sonucu olarak Ukrayna’yı desteklemeye devam ederse, Moskova’nın, Ekim 2019’da imzalanan Suriye-Türkiye sınırından terörist unsurların uzaklaştırılmasını sağlamaya yönelik anlaşmaların bir kısmını uygulayarak, Ankara ile arasındaki yakınlaşmayı sürdürmek istemesi muhtemeldir.
Bu çerçevede, Rusya ve Batı arasındaki çatışmayla ilgili daha geniş hesaplar için Moskova’nın Suriye konusunda Türkiye’ye bazı kazanımlar sağlaması gerekecektir.
Genel olarak, önceki tüm yollar yeni ABD yönetiminin pozisyonuna ve Suriye’deki varlığını gerçekten azaltmaya ne ölçüde istekli olduğuna bağlı olacaktır.
ABD’nin, İran’ın Suriye’deki nüfuzunu azaltmaya aktif olarak katılmaya karar vermesi ve Tahran ile Lübnan arasındaki yolu Irak ve Suriye üzerinden kesmeye çalışması halinde bu seçeneğin göz ardı edilmesi muhtemeldir.
Trump yönetimi yaptırımları sıkılaştırarak baskı uygulama görevini üstlenmeye karar vermezse, İsrail’in bu görevi askeri saldırılar ve Suriye’nin güneyinde güvenli bir bölge oluşturmak için sınırlı kara harekatı yoluyla yerine getirmesinin önü açılacaktır.