Türkiye’nin Mısır ve Etiyopya Arasındaki Arabuluculuğu Başarılı Olacak Mı?
Nahda Barajı (Rönesans Barajı) konusunda Mısır ile Etiyopya arasında yaklaşık 10 yıl süren müzakereler çıkmaza girdi.
Bu nedenle Türkiye, Mısır’ın Nil suyundan aldığı payın azaltılmasında önemli etkisi olan barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda iki ülke arasında yeniden bir anlaşma tesis etmek için arabuluculukta başarılı olmaya çalışıyor.
Son dönemde ise Kahire ile ilişkilerini geliştiren ve Addis Ababa ile güçlü ilişkilere sahip olan Ankara, geçtiğimiz günlerde her iki ülkeyi ziyaret eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan aracılığıyla Mısır ile Etiyopya arasında konuya ilişkin mesajların iletilmesini sağladı.
Türkiye’nin adımı
Türkiye’nin bu hamlesi, iki ülke arasında baraj konusunun kriz haline gelmesinin ardından gerçekleşti.
Önceki yıllarda Etiyopya tarafından barajın inşası ve doldurulma çalışmaları devam ederken, Mısır daha fazla zarar görmemek için birçok arabulucu taraf aracılığıyla bu konu hakkında bir anlaşmaya varma konusunda Etiyopya’yı ikna etmeye çalıştı, ancak başaramadı.
Konuya ilişkin Fokus Plus’a değerlendirmede bulunan Etiyopyalı araştırmacı Nour Ed-Din Abda, “Devam eden müzakerelerden anlamlı sonuçlar beklemek mümkün değil” dedi.
Tarafların arasındaki farklı görüşler göz önüne alındığında, Türkiye’nin iki ülkeyi bir araya getirme becerisinin başlı başına bir başarı olduğuna dikkat çeken Abda, şu ifadelerle açıklamasına devam etti;
“Temel olarak Etiyopya, bölgedeki gerilimi azaltmak ve kendisinin Kızıldeniz’deki stratejik ihtiyaçlarının önüne Türkiye’yi koymak için Ankara’nın arabuluculuğundan yararlanmayı amaçlıyor.”
Mısır ile Etiyopya arasındaki müzakereler, Kahire’nin Addis Ababa’nın hala “uzlaşmaz” tutumuna bağlı kaldığını ve iki ülkenin çıkarlarını garanti altına alacak bir uzlaşmaya varma konusundaki isteksiz olduğunu açıklamasının ardından Kasım ayında durdu.
Baraj mühendisliği uzmanı Malezya INTI Üniversitesi'nden Prof. Muhammed Hafız da Fokus Plus’a yaptığı açıklamada tarafların Nahda Barajı konusundaki ihtilafları hakkında şunları söyledi;
“Mısır’ın bugün Türkiye'nin arabuluculuğundan elde etmeyi umduğu en önemli şey, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali’yi Kahire’nin su payının (55,5 milyar metreküp) güvence altına alınacağı bağlayıcı bir anlaşma imzalama hayalini gerçekleştirmeye ikna etmektir.”
Ayrıca Hafız, Sisi’nin Mart 2015’te Nahda Barajı İlkeler Bildirgesi Anlaşması’nı imzaladığından beri Mısır halkına vaat ettiği şeyin bu olduğunu da vurguladı.
Hafız, Türkiye’nin bu adımının, Türk hükümetinin Somali ile Etiyopya arasında yürüttüğü arabuluculuk girişimi kapsamında anlaşılabileceğini belirtti.
Baraj mühendisliği uzmanına göre Etiyopya, mevcut uluslararası kabul görmüş hükümetin yönetimi altında Somali devletini birleştirmeyi ve aynı zamanda Mısır’ın planına uygun olarak, Afrika Boynuzu’ndaki uzlaşma anlaşması kapsamında Etiyopya’nın Kızıldeniz’de bir liman edinmesini kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Ayrıca Hafız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali arasında gerçekleşen telefon görüşmesi sonrasında Mısır’a ulaşan sızıntılara atıfta bulunarak şunları söyledi;
“Etiyopya devleti Kahire ile uzlaşmaya çalışmadı. Bilakis, Etiyopya Başbakanı’nın ülkesinin Nahda Barajı sahasında Mavi Nil akıntıları içerisinde kendisine tahsis edilen su payını alacağını ve Etiyopya’nın bu payının doğrudan Mısır payından düşüleceğini içeren açıklamalarıyla durumu daha da karmaşık hale getirdi.”
Dolayısıyla bugün Türkiye’nin Mısır ile Etiyopya arasında arabuluculuk yapma girişiminin, Mısır devleti lehine kota düzeyinde olumlu sonuç vermediğini söylemek mümkün.
Ancak Hafız’a göre tarafları yaklaştırmak için konuya müdahale eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hoşnut etmek amacıyla, Etiyopya’nın beşinci dolum işlemlerini, barajın en yüksek seviyesinden (640) daha düşük bir seviyede durdurmayı kabul etmesi olumlu sonuçlar doğurabilir.
Mısır’ın su geleceği tehdit altında
Aynı bağlamda, Mısırlı su kaynakları profesörü Dr. Nader Nour ed-Din ise, “Müzakerelerin durdurulması, Etiyopya’nın barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda bireysel olarak karar vermesine olanak sağladı. Daha sonra da Etiyopya’nın bu mekanizmalara ilişkin Mısır’ın tüm girişimlerini reddetmesine neden oldu” dedi.
Nour ed-Din ise konuya ilişkin Fokus Plus’a yaptığı açıklamada ayrıca şunları söyledi;
“Mısır ve Sudan’a ciddi bir zarar vermeden ulaşılması gereken minimum su miktarına gelince, Mavi Nil, Nil Nehri’ne yılda yaklaşık 50 milyar metreküp su katıyor. Mısır, Etiyopya’yı, Nahda Barajı’ndan Mısır ve Sudan’a 40 milyar metreküpten az olmamak üzere minimum miktarda su çıkacağını garanti etme konusunda taahhüt vermeye çağırdı. Ancak Etiyopya bunu reddetti.”
Etiyopya’nın yalnızca 33 milyar metreküplük bir taahhüt vermek istediğini ekleyen Hafız şunları da ekledi;
“Çünkü Mavi Nil’in akıntılarını üç ülke arasında (Mısır, Sudan ve Etiyopya) her ülke için yaklaşık 17 milyar metreküp olacak şekilde üç eşit parçaya böldü. Yani Etiyopya, ihtiyacı olmasa ve diğer 9 nehir havzasından gelen su bolluğuna sahip olsa bile yıllık 17 milyar metreküp Mavi Nil suyunu kendine ayırmak istiyor.”
Bu müzakerelerin sonuçlarıyla ilgili endişelerini dile getiren Nour ed-Din, Etiyopya’nın şu anda nehirdeki ortakları Mısır ve Sudan’dan uzakta, tek başına karar verdiğini vurguladı.
Öte yandan Nour ed-Din, Mısır’ın Nahda Barajı konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) başvurması, ABD’nin 2020’deki arabuluculuğu ve Afrika Birliği’nin (AfB) arabuluculuğunun başarısız olmasının ardından artık anlaşmaya varmanın veya arabuluculuğun bir yolu kalmadığını öne sürdü.
Mısırlı su kaynakları profesörü, “Bu nedenle önümüzdeki yıllarda Mısır ve Sudan’ın su güvenliğinin geleceği konusunda ne olacağını kimse bilmiyor” diye ekledi.
Afrika meseleleri konusunda araştırmacı olan Shafi Abtidon da, aynı fikirde olduğunu belirtti.
Barajın rezervuarında beşinci dolum aşamasına başlayan Etiyopya için Nahda Barajı meselesinin çözüldüğüne inandığını söyleyen Abditon, şu ifadelerle açıklamasına devam etti;
“Bu, Etiyopya’nın aşağı kıyıdaki ülkelere bir oldubitti dayattığı anlamına geliyor. Aynı zamanda, Etiyopya iyi niyetle yeni girişimlerle öne çıkmazsa veya Abiy Ahmed’den daha ılımlı yeni bir kişinin göreve gelmesiyle Addis Ababa’daki mevcut rejimde bir değişiklik olmazsa müzakere için hazır bir zemin olmadığını gösteriyor.”
Geçtiğimiz yıl, Nahda Barajı rezervuarında dördüncü dolum aşamasının ardından Etiyopya 42 milyar metreküplük depolamayı tamamladı. Dolayısıyla 75 milyar metreküp kapasiteli barajın doldurulması için sadece 33 milyar metreküp kaldı.
Diplomatik adımların faydalı olup olmadığı, Etiyopya hükümetinin önümüzdeki Eylül ayında beşinci dolum (kapanma) seviyesini duyurmasıyla görülebilir.
Eğer bu seviye beklenenden birkaç metre daha düşük olursa, bu Türkiye’nin arabuluculuk girişiminin kısmi başarısı olarak değerlendirilecektir.