Malezya Küresel Çip Devi Olma Yolunda
Malezya'da dikkat çekici bir gelişme yaşanıyor. Teknoloji devleri ülkedeki operasyonlarını genişletirken, yeni rakipler de hızla sahneye çıkıyor. Intel ve Infineon, Malezya'ya her biri 7 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlıyor. Bunun yanı sıra, Nvidia 4,3 milyar dolar değerinde bir yapay zeka veri merkezi inşa etmeyi ve Texas Instruments ise iki yeni yarı iletken montaj tesisi için 3,1 milyar dolar ayırmayı düşünüyor.
Bu yatırımlar, yabancı sermaye akışının sadece başlangıcı. Almanya'dan Bosch, Avusturya'dan AT&S, İsveç'ten Ericsson, Güney Kore'den Simtech ve Çin'in devlet destekli büyük üreticileri gibi birçok firma Malezya'ya yatırım yapıyor.
Yüksek teknoloji ekonomisi olma hedefi
Malezya, bu yatırımları kullanarak küresel değer zincirinde yükselmek ve uzaktan yakından komşuları Japonya, Tayvan veya Güney Kore gibi yüksek teknoloji ekonomisi haline gelmek hedefinde. Ancak bu süreç kolay değil. Aşılması gereken zorlukların bazıları ülkenin kendi yapısından kaynaklanırken, bazıları ise coğrafi konumundan dolayı kontrolü dışında gelişiyor.
Örneğin, Malezya, Amerikan-Çin ticaret savaşının tam ortasında yer alıyor. Hükümetin hedefi, Malezya'nın bir sonraki küresel yarı iletken merkezi olabilmesi için en az 107 milyar dolarlık yatırım çekmek.
Geçmiş deneyimler
Malezya, uzun süredir düşük maliyetli üretimden yüksek değerli endüstrilere geçiş yapmaya, popüler deyimle “orta gelir tuzağından” çıkmaya çalışıyor. 1960'larda Güney Kore ile benzer bir ekonomik duruma sahip olan ülke, bir başarı hikayesi olarak anlatıldıktan sonra orada takılı kaldı.
Güney Kore, 80’lerin ikinci yarısında yüksek gelirli bir ekonomi haline gelirken, Malezya aynı başarıyı yakalayamadı. O yıllarda yavaşlama belirtileri göstermeye başlayan ekonomisi 1997’deki Asya mali kriziyle birlikte daha da derinleşti.
Bu dönem, Malezya'nın düşük maliyetli üretime dayalı ekonomik modelinin sınırlarını zorladığı bir dönemdi. Yenilikçi endüstrilere yatırım yapma gerekliliği bu dönemde daha belirgin hale geldi.
Yeni Sanayi Ana Planı 2030
Malezya, hükümetlerden bağımsız bir devlet planlaması ile bu merdiveni çıkmak için “2030 Sanayi Ana Planı” adlı bir yol haritası başlattı. Plan, yerli üretimi artırmayı ve ülkeyi küresel bir yarı iletken üretim merkezi haline getirmeyi hedefliyor. Ancak, büyük ölçekli planlar her zaman başarı getirmiyor.
1970'lerde uygulanan Yeni Ekonomik Politika, ülkenin sanayileşme sürecini hızlandırsa da araştırma ve geliştirme eksikliği nedeniyle başarı sınırlı kalmıştı. Ayrıca, hükümetin servet dağıtım politikası, beyin göçüne yol açtı ve birçok nitelikli işgücü ülkeyi terk etti.
Penang'ın yeniden canlandırılması
Malezya, 19. yüzyılda İngiliz Malaya'nın ana deniz üslerinden biri olarak hizmet veren kıyı eyaleti Penang'ı Doğu'nun Silikon Vadisi'ne dönüştürmek için 50 yıllık bir çaba sarf etti. Bağımsızlık sonrası stratejik konumu, jeoekonomik bir nitelik kazandı ve büyük şirketlerin yatırımını çekti.
1990'larda Penang, Bosch, Motorola, Dell, Intel ve Hewlett Packard gibi büyük şirketlerin yatırımlarıyla dikkat çekti. Bu şirketler, bölgeyi modern bir sanayi merkezi haline getirdi. Bugün, Penang 350'den fazla çok uluslu şirkete ev sahipliği yapıyor ve Malezya'nın ekonomik çıktısının yaklaşık %8'ini oluşturuyor. Ancak, Penang'ın başarısı, kaynakların başkente yönlendirilmesi nedeniyle zamanla azaldı.
Yeni yatırımlar ve gelecek beklentileri
2024 itibarıyla, Malezya yeni bir refah fırsatı yakalıyor. Hükümet, sanayi sektörünü güçlendirmek için önemli kaynaklar ayırıyor. Penang'da 1 milyon metrekarelik bir sanayi parkının inşası, yeni yatırımcıları çekmeye başladı. İç kesimlerde, Almanya'nın Infineon şirketi, dünyanın en büyük silikon karbür çip üretim tesisini inşa etmeyi planlıyor.
Öte yandan Güney Çin'den Malezya'ya taşınan 50'den fazla Çinli konglomerat, Washington'un Çin'e uyguladığı yaptırımlardan kaçmak için yeni yatırımlar yapıyor. Özellikle Tayvan’ın Çin ile çatışmadan dolayı her an yaşayabileceği herhangi bir sıkıntının tüm dünyayı etkilemesini önlemek ve bu durumdan yararlanmak için çip üretimi hususunda hassasiyet gösteriliyor.
İş gücü ve beyin göçü sorunları
Malezya, nitelikli işgücü konusunda ciddi bir açıkla karşı karşıya. Ülke, yıllık sadece 5,000 mühendis mezun verirken, mühendislik ve üretim alanındaki açık bu rakamları fazlasıyla aşıyor. Malezya hükümeti, 60,000 yerel yarı-iletken mühendisi yetiştirmeyi planlıyor ancak düşük maaşlar nedeniyle bu planın başarıya ulaşması zor görünüyor.
Malezya'da mühendislerin ortalama maaşı, ülke genelinde ortalama maaşın %90'ı civarında ve bu da beyin göçüne yol açıyor. Ayrıca, konut fiyatlarının artması ve Malezya üniversitelerinin uluslararası standartlarda olması, mezun gençlerin ülkede kalması yönünde bir telkin bırakmıyor.
Bölgesel rekabet ve riskler
Malezya, bölgesel rakipleriyle de mücadele etmek zorunda. Örneğin Singapur, halihazırda bulunan inovatif atmosferi ve siyasi istikrarı sayesinde yatırımlar için cazip bir nokta. Yüzölçümünden daha büyük bir etkiye sahip olan ülke, 2030 yılına kadar ileri teknoloji elektroniği, yarı iletkenler ve robotik üretiminde %50 büyüme hedefliyor. Tayland ve Vietnam da gelişmiş altyapıları ve yatırımcı dostu politikaları ile dikkat çekiyor. Örneğin, Tayland'da Sony Group, 600 milyon dolarlık yatırımla 17 projeye imza atmış durumda. Vietnam, Samsung'un 3,3 milyar dolarlık yatırımı ile yarı iletken üretimini artırmayı planlıyor.
Malezya, bu rekabette öne çıkmak için bölgesel işbirlikleri ve stratejik adımları koordine etmek zorunda. Bu manada olabildiğince Singapur ile işbirliği yapmaya da özen gösteriyor. Ancak, bu tür bir sanayi simbiyozu, Malezya'nın küresel çip devi olma hırslarını azaltması anlamına gelebilir. Küresel çip devi olma yolunda büyük bir potansiyele sahip ancak bu hedefe ulaşmak için dengeli bir yol izlemesi gereken Malezya, yatırımların doğru yönetilmesi, işgücü sorunlarının çözülmesi ve bölgesel rekabetin üstesinden gelinmesi gibi konularda başarı gösterirse yeni bir hikaye yaratabilir.
Bu ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki ticaret savaşında da dikkatli bir pozisyonlanmayı zaruri kılıyor. Washington’un çoktan Malezya'nın Çinli firmalarla işbirliğine ilişkin endişelerini dile getirmiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda riskin büyüklüğü anlaşılıyor.