Afrika’da Dini Eğitimler 

Araştırmacı Esin Güzel, Afrika ülkelerinde İslamiyet'in kabulü ile birlikte dini eğitimin yayılma süreci ve bu eğitimin toplumsal, kültürel ve sosyal etkilerini Fokus+ için inceledi.
Esin Güzel
Afrika’da Dini Eğitimler 
5 Haziran 2024

Afrika ülkeleri, İslamiyet’i kabul ettiği tarihten itibaren dini öğretmek maksadıyla çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Çoğu zaman toplumun önderleri ya da tarikat şeyhleri aracılığıyla geliştirilen eğitim kurumları, başta Kur’an-ı Kerim’in öğretilmesi olmak üzere fıkıh, kelam, tefsir gibi konularda verilen eğitimle dönemin din adamlarını yetiştirmede ve İslam’ın yayılmasında etkili olmuştur. Tarih boyunca Afrika’da kurulan birçok Müslüman devlet sadece siyasi hareketlerin değil aynı zamanda farklı ilim ve kültür hareketlerinin de çıkış noktasını oluşturması bakımından mühimdir. Afrika’daki dini eğitim kurumları ise toplumsal dayanışmayı artıran, kültürel etkileşimi teşvik eden ve insanların dini inançlarını pekiştiren merkezler haline gelmiştir.   

İslamiyet’in, Afrika’nın tüm bölgelerinde güçlü temellere sahip olmasıyla toplumun hayat tarzı ve geleneklerinin bu doğrultuda değişmeye başladığı görülür. Dolayısıyla eğitim kurumlarının sosyal yapıyı dönüştürmedeki rolü oldukça önemlidir. Her ülkede farklı isimlerle ifade edilen ve işleyişte değişiklik gösteren bu kurumların temel maksadı öncelikle çocuklara İslam’ı öğreterek doğru şekilde bilgilendirmek ve gelecek nesiller için sağlam bir dini zemin oluşturmaktı.    

Nijer    

Nijer, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin etkisi altında kalmış ve bu etkileşimlerin önemli bir parçası olan İslam, ülkenin sosyal ve kültürel dokusunu derinden etkilemiştir. Bu etkileşimlerin merkezinde ise dini eğitim önemli bir yere sahiptir. Özellikle Agadez ve Zinder bölgelerinde dini eğitim yoğunlaşmış ve Makaranta adı verilen geleneksel medrese sistemi oluşmuştur.   

Makaranta, Hausa dilinde “medrese” anlamına gelmekle birlikte Batı Afrika’ya yayılan bir eğitim modelidir ve Nijer’de İslam’ın güçlenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Geleneksel Makaranta eğitim sisteminde öğrenciler, altı yaşından itibaren eğitim almaya başlar ve yaş gruplarına göre sınıflandırılırdı. Ancak tüm öğrencilere aynı dersler okutulmazdı; bunun yerine, öğrencinin zekasına ve ilgisine göre eğitim verilirdi. Sabah namazından sonra başlayan derslerde Kur’an-ı Kerim ve temel İslami ilimler okutulur, güneş doğarken ara verilir ve öğle namazı vaktine kadar devam ederdi. Yoğun eğitim programıyla yetişen öğrenciler gün sonuna kadar eğitim alırdı. Makaranta sistemi, sadece dini bilgi kazandırmakla kalmamış, aynı zamanda toplumda önemli bir sosyal ve kültürel rol oynamıştır. Öğrenciler toplumun manevi koruyucuları olarak kabul edilmiş ve eğitimlerini tamamladıktan sonra genellikle imam olarak görev yapmışlardır. Böylece hem dini bilgileri öğrenmişler hem de toplumun manevi yapısını korumak için önemli bir rol üstlenmişlerdir.   

Ayrıca, öğrencilerin kılık kıyafet ve temel ihtiyaçlarının halk tarafından karşılanması toplumun eğitime ve eğitim gören bireylere verdiği değeri göstermektedir.  Bu sistem, günümüzde hala bazı bölgelerde varlığını sürdürmeye devam ediyor ve Nijer toplumunun eğitim geleneğinin önemli bir parçası olarak kabul ediliyor.   

Güney Afrika   

Dini eğitim konusunda önemli çalışmaları olan Şeyh Ebubekir Efendi, 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin alimlerinden biri olarak Güney Afrika’da İslami eğitimin yayılmasına büyük katkı sağladı. Sultan Abdülaziz tarafından 1863 yılında Cape Town’a gönderilen Ebubekir Efendi kısa sürede eğitim faaliyetlerine başladı ve bir okul açarak yaklaşık 300 kişiye eğitim verdi.   

Güney Afrika’daki etkileri ve çalışmaları, öncelikle bölgenin coğrafik ve demografik yapısına, yerel halkın adetlerine ve diline duyduğu ilgiyle şekillendi. Halkın Arapça bilgisinin eksikliği, onu bölge dilini öğrenmeye ve bu dili kullanarak eğitim vermeye yöneltti. İlk Osmanlı mektebini kurduğu Ümit Burnu’nda sabah çocuklara, akşam ise yetişkinlere ders verdi. Önce Kur’an-ı Kerim okumayı öğrettiği derslerinde başarılı olan ve hafızlığını tamamlayan öğrencileri hoca olarak istihdam etti.   

Ebubekir Efendi’nin kurduğu eğitim sistemi ve yaptığı çalışmalar, Güney Afrika’da kalıcı etkiler bıraktı. Öğrencileri ve yetiştirdiği alimler, bölgedeki İslami bilginin devamlılığını sağladı ve onun mirasını sürdürerek İslami eğitimi yaymaya devam etti. Bu süreç, Güney Afrika’daki Müslüman toplumun eğitim ve öğretim sürecinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir.  

Ayrıca eğitim sistemi, teorik bilgi ile pratiği birleştirerek bölgedeki sosyal, kültürel ve dini yapıyı derinden etkiledi. İngiliz tarzında giyinme alışkanlığı yerine fes giyme geleneğini yaygınlaştırdı ve yerel Müslümanlar arasında İslami yaşam tarzının benimsenmesinde öncülük ederek bölgede dönüşüm sağladı. Yazmış olduğu Beyanü’d-din ve Merasidü’d-din adlı eserlerle İslam dininin öğretilmesi ve izahında halkın başvurabileceği oldukça önemli kaynaklar sunmuştur.     

Libya   

Kuzey Afrika’nın çeşitli bölgelerinde köklü eğitim geleneğini uzun yıllar sürdürmüş olan Senusi Zaviyeleri, Senusi tarikatının öncüleri Seyyid Muhammed es-Senusi ve oğlu Muhammed Mehdi es-Senusi’nin liderliğinde oluşturuldu. İlk olarak El-Beyda zaviyesinin 1843 yılında Libya’da kurulmasıyla birlikte Senusi hareketi önemli adımlar atmaya başladı. Hem dini hem de dünyevi hedefleri gerçekleştirmek amacını taşıyan merkezler ilim enstitüsü, ıslah merkezi, dava mahkemesi ve Kur’an-ı Kerim hafızlığı medresesi gibi pek çok özelliği içinde barındırmıştır.  

Burada verilen eğitimin temelinde İslam’ın öğretileri ve şeriat hükümleri yer alırdı. Öğrencilere Kur’an, hadisler, fıkıh, kelam ve tasavvuf gibi dini ilimler öğretilir; bu derslerin yanı sıra Arapça, matematik ve astronomi okutulurdu. Böylece öğrenciler dini bilgi ve ahlaki değerlerin yanı sıra genel kültür birikimine sahip olurdu. Ticaret ve hac yolları üzerinde kurulan zaviyeler sadece eğitim kurumu olarak değil aynı zamanda toplumsal bir merkez olarak da faaliyet göstermiş, yolcular için konaklama imkanı sağlayarak ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Dolayısıyla temel hedefleri eğitimin kardeşlik ve yardımlaşma ilkeleri çerçevesinde verilmesi olan Senusi zaviyeleri, öğrencilerin toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmeyi öğrenmesini sağlamıştır.   

Dini eğitim, sosyal adalet ve ticaret becerilerine kadar geniş bir yelpazede bilgi ve yetenek kazanan öğrenciler ihvanların inançlarını savunabilecek düzeyde bilgi ve beceriye sahip olmuşlardır. İslam hükümlerinin ve ilkelerinin ilmi anlamda uygulanması ise sistemin başarısını ve gelişimini artırmıştır. 19. yüzyılın İslam dünyasında önemli dini, sosyal ve siyasi rol oynayan Senusi zaviyeleri kısa sürede geniş bir bölgeye yayılmıştır.  

Somali    

Doğu Afrika’da 18. ve 19. yüzyıllarda İslami eğitim veren kurumlar oldukça önemli bir role sahipti. Özellikle Somali’de, İslamiyet’in bölgeye yayılmasıyla birlikte toplumda eğitim faaliyetleri başladı. Somali halkı, İslam dinini öğretmek amacıyla medreselere büyük önem verirken bu medreseler aynı zamanda bölgedeki ekonomik ve sosyal yapıya da büyük katkılar sağlamıştır. İslami eğitim veren medreseler, genellikle Kur’an kurslarında başlamış ve daha ileri seviyede eğitim veren medreselere kadar devam etmiştir. Çocukların Kur’an-ı Kerim’i, Arapça dilini ve İslam tarihini öğrendiği bu kurumlar, toplumun dini bilgi seviyesini yükseltmiş ve İslamiyet’e olan bağlılığı güçlendirmiştir.  

Sahil şehirleri Merka, Barawe ve özellikle Mogadişu’da inşa edilen camiler büyük birer medrese olarak hizmet vermiş ve birçok talebeyi yetiştirmiştir. Dolayısıyla bu şehirler hem ticaret hem de ilim merkezi haline gelmiştir. Ayrıca, Somali’nin kuzey bölgelerinde yaygın olan Salihiyye Tarikatı, İslami eğitim veren kurumlar arasında önemli bir yere sahipti. Bu tarikat, İslam’ın temel bilgilerini öğretmek ve toplumu dini eğitimle aydınlatmak amacıyla faaliyet göstererek sosyal, kültürel ve dini yapıyı şekillendirmiştir. Sonraki yıllarda ise sömürgecilere karşı direnişte bulunan tarikat mensupları toplumsal mücadelede önemli rol oynayarak bağımsızlık ve özgürlük için çaba göstermiştir.   

Somali’de geçmişten bugüne büyük öneme sahip olan dini eğitim kurumlarının, geleneksel hayatın İslamiyet’le bütünleşmesinde etkisi yadsınamayacak tesirleri vardır.