Devrim Rehberi Olma Yolundaki İran Cumhurbaşkanı: Ayetullah İbrahim Reisi

Orta Doğu Araştırmacısı Mehmet Akif Koç, 19 Mayıs tarihinde bir helikopter kazasına uğrayan ve Ayetullah Hamaney sonrasında Devrim Rehberliği için en önemli aday konumunda olan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin portresini Fokus+ için inceledi.
Mehmet Akif Koç
Devrim Rehberi Olma Yolundaki İran Cumhurbaşkanı
20 Mayıs 2024

19 Mayıs 2024 Pazar günü öğleden sonra yerli ve yabancı tüm haber ajansları bir “son dakika” gelişmesi vermekteydi: İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi taşıyan helikopterin dağlık ve ormanlık bir arazide düşmüş olabileceği ve helikopterle tüm irtibatın kesildiği bildiriliyordu. Kuzey komşusu Azerbaycanlı mevkidaşı İlham Aliyev ile birlikte iki ülke sınırında bir barajın açılış merasimine katılan Reisi, yanında İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve diğer yetkililerle birlikte dönüş yaparken, Tebriz’in kuzeydoğusundaki Culfa şehri yakınlarında kazaya yakalanmıştı.   

Kazanın ardından aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkeler arama çalışmalarına yardım için harekete geçti. Bu yazının kaleme alındığı 20 Mayıs’ın ilk saatlerinde, yani kazadan 13 saat sonra, olumsuz hava ve arazi koşullarının bulunduğu bölgede Reisi ve helikopterine henüz ulaşılamamıştı. Ancak, kısa bir süre sonra yapılan açıklamayla Reisi'nin ve helikopterdeki diğer kişilerin hayatını kaybettiği kesinleşti.  

***  

 

Dini eğitimi ve hukuki kariyeri  

2021 yılından beri Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Ayetullah Seyyid İbrahim Reisu’l Sâdâtî, 1960 yılında İran’ın en mukaddes şehri kabul edilen ve On İki İmam Şiiliğinin 8. İmamı Ali er-Rıza’nın kabrinin bulunduğu, Türkmenistan sınırına yakın Meşhed şehrinde doğdu. Dindar bir ailede dünyaya gelen Reisi, Humeyni ve Hamaney gibi, başındaki siyah sarığın da ifade ettiği üzere seyyid olup, 4. İmam Ali bin Hüseyin Zeynelâbidîn’in torunlarından olduğu kabul edilir. Dini eğitimini doğduğu Meşhed ve Kum’da tamamladı.  

15 yaşında başladığı Kum’daki eğitimi müddetince Ayetullah Murtaza Mutahharî, Ebu’l-kâsım Haz’ali, Hüseyin Nuri Hemedânî, Ali Mişkinî ve Murtaza Pesendîde gibi önemli âlimlerin talebeliğini yaptı. Kum’daki talabelik yıllarında, sonradan Devrimi Rehberi olacak Ayetullah Hamaney’den de fıkıh dersleri aldı ki 1970’li yıllara dayanan bu tanışıklıkları sonraki dönemde Hamaney’in yakın çevresinde görev almasının da önünü açacaktı.  

İbrahim Reisi her ne kadar 2021 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi kendisini Ayetullah olarak tavsif etse ve bazı çevrelerde böyle tanımlansa da Rehber Hamaney’in 4 Ağustos 2021 tarihinde, seçimlerin ardından kendisini Cumhurbaşkanlığı makamına atadığını bildirdiği resmi kararnamede kendisinden Ayetullah olarak değil de dini terminolojide bir alt kademe olan Hüccetülislam olarak bahsedilir.   

Reisi dini eğitimini bitirdiği dönemde 1979 Devrimi’ni coşkuyla alkışlayan Kum’daki medrese öğrencileri arasındaydı. 1981’de henüz 21 yaşındayken Tahran yakınlarındaki Kerec şehrinin savcılığına atandı, aynı dönemde 300 km ötedeki Hemedan şehri savcılığına da atandı ve iki görevi birlikte yürüttü. 1985’te Tahran Devrim Savcısı Yardımcısı olarak atandı. 1988’de ise Rehber Ayetullah Humeyni tarafından –Irak sınırına yakın olup yoğunlukla Kürtlerle meskûn olan- Lorestan, Semnan ve Kermanşah şehirlerindeki bazı kritik hukuki dosyalarda görevlendirildi.   

1988 İnfazları ve Reisi’nin rolü  

Reisi’nin bütün hukuk ve politika kariyeri boyunca peşini bırakmayan en kritik suçlama, 1988’deki seri cezaevi infazlarında görevli dört kişilik “ölüm komitesi” üyelerinden biri olması. Irak’la uzun ve yıpratıcı savaşın sona yaklaştığı 1988’de aylar süren bu infazlarda, Humeyni’nin onayıyla, cezaevlerinde hüküm giymiş binlerce sol/sosyalist görüşlü mahkûm öldürülerek infaz edildi. Çoğunluğu Halkın Mücahidleri Örgütü (HMÖ) olan bu mahkûmlar arasında az sayıda Fedâiyân-ı Halk ve Tudeh Partisi gibi sol/sosyalist örgüt ve parti mensupları da bulunmaktaydı. Kesin rakam bilinmemekle birlikte, bu dönemde infaz edilen mahkûmların sayısı için 4 binden 30 bine kadar değişen tahminler söz konusu.   

Kendisi de bu dönemde Humeyni’ye muhalif tavırları nedeniyle tasfiye edilen, uzun bir dönem Humeyni’nin veliahdı mevkiinde bulunan ve ondan sonra Rehberlik makamına geçmesi beklenen Ayetullah Hüseyin Ali Muntazirî’ye atfedilen ve 2016’da oğlu tarafından açıklanan bir ses kaydına göre söz konusu komite şu isimlerden oluşuyor: İbrahim Reisi, Murtaza İşraki, Hüseyin Ali Niri ve Mustafa Pûr-Muhammedi. Muntazirî bu isimlerin yaptıkları işi tasvip etmediğini ve gelecekte cinayet suçlusu olarak anılacaklarını kaydeder, bundan dolayı Humeyni’yi açıkça uyarır ve İslam Cumhuriyet tarihinde bu idamların kara bir leke olacağını belirtir.   

Reisi bu ifşaat sırasında İran Başsavcılığı görevindeydi, ifşaatta bulunan Ayetullah Muntazirî’nin oğluna ağır ceza verildi ve kaydı kaldırmaya zorlandığı iddia edildi. Reisi kameralar karşısında bu konuda bir açıklama yapmaktan sürekli kaçındı, ancak gerek İran diasporası gerekse uluslararası bazı insan hakları kuruluşları tarafından zaman zaman eleştiri oklarının hedefinde olmayı sürdürdü. Dörtlü komitedeki diğer isimlerden ve eski Adalet Bakanı Pûr-Muhammedi ise idam kararlarının doğru olduğunu savunarak kararların arkasında durdu. 

 

Reisi’nin yargı organları içindeki hızlı yükselişi ve cumhurbaşkanlığı   

1989’da Humeyni’nin ölümü ve Hamaney’in Rehberlik makamına geçmesiyle, Hamaney’in Kum’dan talebesi Reisi de 29 yaşında Tahran Başsavcısı olarak atandı 1994-2004 yıllarında Din Adamları Özel Mahkemesi’nde başsavcılık yaptı ve Devlet Denetleme Kurumu başkanlığı görevinde bulundu. 2004’te Yargı Erki Birinci Başkan Yardımcısı oldu, 2014-16 döneminde İran Genel Başsavcısıydı. 2016’da Rehber Hamaney tarafından Meşhed’deki İmam Rıza Türbe ve Külliyesi Vakfı başkanlığına atandı. 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dönemin cumhurbaşkanı ılımlı muhafazakâr kimliğe sahip Hasan Ruhani’ye karşı yarışıp % 39 civarında oy alsa da bu makama seçilemedi. Yine Rehber Hamaney tarafından, Mart 2019’da Ayetullah Sadık Laricani’nin yerine Yargı Erki Başkanı olarak atandı, bu dönemde üst düzey adli ve idari yetkililere dönük çok sayıda yolsuzluk operasyonunu bizzat yönetti ve kamuoyu nezdinde popülerlik kazandı.   

Reisi hem 2009’daki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Yeşil Hareket protestolarının bastırılmasındaki sert rolü hem de 1988’de siyasi tutukluların idamındaki rolü sebebiyle 2019’da ABD tarafından yaptırım listesine alındı. 2021 yılındaki seçimlerde yine aday olan Reisi, katılım oranının %48’le rekor düzeyde düşük kaldığı ve güçlü potansiyel rakiplerinin Anayasayı Koruyucular Konseyi eliyle veto edildiği son seçimlerde, %62 civarında oy alarak İran’ın sekizinci cumhurbaşkanı olarak seçildi.  

Yazının yayına hazırlandığı saatlerde ölüm haberi teyit edilen muhafazakâr politikacı Reisi, Ayetullah Hamaney’den sonra Rehberlik (Dini Liderlik) için en önemli aday konumundaydı. 1981-89 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yapan, Haziran 1989’da Ayetullah Humeyni’nin ölümü üzerine Rehberlik makamına oturan Ali Hamaney gibi, Ayetullah Reisi’nin de bir veya iki dönem cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra edineceği siyasi, diplomatik ve idari tecrübeyle Rehberlik mevkiine geçmesine kesin gözüyle bakılmaktaydı.  

Reisi aynı zamanda, Rehber’in seçilmesi ve görevden alınması gibi oldukça önemli anayasal görevleri bulunan Uzmanlar Meclisi’nin (Meclis-i Hubregân) 2006’dan beri halk oylamasıyla gelen üyelerinden biri olup, 2023 yılından beri –cumhurbaşkanlığının yanı sıra- din adamlarından oluşan bu prestijli meclisin birinci başkan yardımcılığı görevini deruhte etmekteydi.