İsrail ile Hizbullah Arasındaki Gerilim Tırmanıyor: Çatışmalar ve Saldırılar Devam Ediyor
İsrail’in Beyrut’un güney banliyölerinde Hizbullah’a yönelik düzenlediği üç saldırının ardından, Lübnan’ın güney cephesi ve İsrail’in kuzeyinde Hizbullah ile İsrail arasında yaşanan çatışmalar tırmandı.
İsrail, 17-18 Eylül tarihleri arasında Hizbullah üyelerinin çağrı cihazları ve telsizleri gibi iletişim cihazlarının patlamasına neden olan iki operasyon düzenledi.
Lübnan Sağlık Bakanlığı’na göre söz konusu operasyonlarda aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 80’den fazla kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi de yaralandı.
İsrail işgal ordusu ayrıca Beyrut’ta düzenlediği hava saldırısında, Hizbullah’ın özel harekat sistemi ve elit birliği Rıdvan Gücü’nün komutanı olarak bilinen İbrahim Akil’i öldürdü.
Buna karşılık Hizbullah, füzeler ve silahlı insansız hava araçları ile (SİHA) ile İsrail’deki askeri ve ekonomik açıdan önemli noktaları hedef aldı.
Öte yandan Hizbullah’ın, Temmuz 2006’da taraflar arasına yaşanan savaştan bu yana yoğun olarak düzenlediği bu saldırılarda, Hayfa kentinin güneydoğusundaki Ramat David Hava Üssü ve askeri havaalanının yanı sıra elektronik ekipman konusunda uzman olan Rafael şirketinin askeri sanayi kompleksleri vuruldu.
Sert darbeler
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 22 Eylül’de Hizbullah’ın saldırılarının ardından “X” platformu üzerinden yaptığı ilk açıklamada, “Geçtiğimiz birkaç gün içinde Hizbullah’ı hayal bile edemeyeceği bir dizi saldırıyla vurduk.” ifadelerini kullandı.
Netanyahu, İsrail’in güvenliği yeniden tesis etmek için gereken her şeyi yapacağını da vurguladı.
Öte yandan, Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım konuya ilişkin açıklamasında, “Lübnan (Gazze’ye) Destek Cephesi, ne kadar sürerse sürsün, Gazze’deki savaş sona erene kadar desteğine devam edecek.” diye konuştu.
Kasım, Hizbullah’ın saldırıları nedeniyle İsrail’in kuzeyinden ülkenin diğer bölgelerine göç eden İsraillilerin geri dönmelerine izin vermeyeceklerini belirterek, İsrail’in kuzeyinden daha fazla göç olacağını vurguladı.
İsrail’in saldırılarına nasıl karşılık vereceklerini açıklamayacaklarını söyleyen Kasım, “İsmi ‘Açık Hesap Savaşı’ olan yeni bir aşamaya girdik.” diye ekledi.
Yeni angajman kuralları
Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Beyrut merkezli Al Mayadeen TV’de yer alan habere göre saha kaynakları, Hizbullah’ın misilleme saldırısının bir ilk tepki olduğunu ve henüz hassas füzelerin kullanılmadığını söyledi.
Kaynaklar ayrıca söz konusu füzelerin, dağların içinde yer alan büyük füze fırlatma rampalarına sahip “İmad” adlı askeri tesisten fırlatıldığı bilgisini de verdi.
Bu bağlamda, İsrailli gazeteci Amos Harel Haaretz yer alan makalesinde, Hayfa bölgesi ve hatta güneyinin yeni atış menzili içine girmesiyle angajman kurallarının değiştiğini vurguladı.
Hizbullah’ı etkisizleştirme
Kudüs İsrail Araştırmaları Merkezi Direktörü ve analist Imad Abu Awad, Hizbullah ile İsrail arasında tırmanan gerilim hakkında Fokus Plus’a açıklamada bulundu.
Abu Awad açıklamasında, “İsrail’in Hizbullah’ın sahip olduğu iletişim cihazları hedef aldığı operasyonu, üstün yetenekleri ve Hizbullah saflarına sızmış olduğunun göstergesidir. Ayrıca İsrail işgal devletinin bölgedeki güvenlik konularını ele alırken kullandığı terörist zihniyetin de kanıtıdır.” dedi.
Analist, İsrail’in gerçekleştirdiği operasyonun zamanlamasının “ulaşmak istediği stratejik hedeflerle bağlantılı” olduğunu söyleyerek şunları ekledi;
“Bu hedefler, özellikle Batı Şeria’da Filistinlilerle yaşanan çatışmanın çözülmesi, Gazze Şeridi’nde güney cephesinin tecrit edilmesi ve dolayısıyla Hizbullah cephesinin etkisiz hale getirilmesini gerektiriyor.”
Bu bağlamda, İsrail’in önünde iki seçeneği olduğuna dikkat çeken Abu Awad, açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;
“Bunlardan ilki barışçıl seçenek ve siyasi çözümdür. Ancak bunun imkansız olduğu açık. Çünkü Hizbullah kendi koşullarında ısrar ediyor. Lübnan’daki destek cephesi, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’ya yönelik saldırılar sona erene kadar durmayacak. İsrail’in önündeki ikinci seçenek ise, Hizbullah’a Gazze’ye destek cephesini durdurması için baskı yapmak amacıyla bölgede gerilimi daha da artırmaktır. Ancak bu da başarılacak gibi görünmüyor.”
Son birkaç haftada sınırlı gerilim artışı
Hizbullah ile İsrail arasında yaşanan gerilimin yansımalarına dikkat çeken Abu Awad, bu konuda üç olasılık olduğunu dile getirdi.
Abu Awad, “Bunlardan ilki Hizbullah’ın Gazze Şeridi'ne destek cephesi olmaktan çıkması ve İsrail’in taleplerine boyun eğmesidir.” diyerek, bunun pek olası olmadığını belirtti.
Muhtemel ikinci olasılığa değinen Abu Awad, “Bu, bölgede büyük bir gerginlik yaşanması ve Hizbullah ile İsrail arasında haftalarca sürebilecek çatışmanın genişlemesidir.” dedi.
Abu Awad üçüncü olasılığın ise topyekün bir savaş senaryosunun gerçekleşmesi olduğunu ifade etti.
Bunu önlemek için her iki tarafın da mümkün olduğunca itidalli olması gerektiğinin altını çizen Abu Awad, “Ancak taraflardan birinin, örneğin İsrail’in içlerini hedef alan tarafın hata yapması ya da tam tersi durumda, bölge kapsamlı bir savaşın eşiğine gelir.” diye ekledi.
Karşılıklı gerilimin tırmanması
Askeri Uzman Tuğgeneral Hisham Jaber ise Hizbullah’ın, İsrail’in Lübnan’ı hedef alan saldırılarına verdiği tepkinin önceki operasyonlarından farklı olduğunu, askeri angajman kurallarının kırmızı çizgisi sayılacak şekilde Hayfa şehrinin dış mahallelerinin hedef alındığını söyledi.
Jaber, İsrail’in Lübnan’da “toplu katliam” operasyonları ile tüm kırmızı çizgileri aştığı göz önüne alındığında, bu tepkinin doğal olduğunun da altını çizdi.
Hizbullah’ın İsrail’in saldırılarına karşı temkinli bir yanıt verdiğini söyleyen Jaber, “Hayfa limanını hedef almadı. Bunun yerine daha önce Hizbullah’ın “Hodhud” adlı drone’unun belirlediği Ramat David üssünü hedef aldı.” dedi.
İrade mücadelesi
Askeri ve güvenlik uzmanı Usame Halid de, Hizbullah ile İsrail arasındaki irade mücadelesi çerçevesinde gerilimin tırmandığını vurguladı.
Halid, “Hizbullah, işgal altındaki Filistin’in kuzeyindeki yerleşimcilerin yerlerinden göçe yol açan cephedeki operasyonlarıyla, Gazze’ye destek veren siyasi duruşundan geri adım atmayı reddediyor.” dedi.
İki taraf arasında süregelen çatışma hali ile siyasi ve müzakere yolunun tıkanmasının, İsrail’i yeni bir siyasi ve güvenlik gerçekliği yaratmayı amaçlayan kapsamlı bir planın uygulanmasına yönelik ciddi hamlelere sevk ettiğini de ekledi.
Halid ayrıca, “Bu hamlelerin en önemlileri arasında yerleşimcilerin kuzeydeki yerleşimlere geri dönmesi ve Hizbullah’ın Gazze cephesine verdiği desteğin durdurulmasının yanı sıra Litani Nehri’nin ötesine çekilmesinin dayatılması yer alıyor.” şeklinde konuştu.
Orta Doğu’nun beşinci uçak gemisi
İsrail ile Hizbullah arasında yükselen gerilim ve İsrail’in Lübnan’da geniş çaplı bir kara operasyonu başlatma korkusu yaşanırken, İsrail merkezli Kanal 12, Pentagon’un Gazze’de savaşın başlamasından bu yana beşinci uçak gemisini Orta Doğu’ya göndermeyi planladığını bildirdi.
Konuya dair Fokus Plus’a görüş bildiren, ABD ilişkileri konusunda araştırmacı olan Abdurrahman es-Sarraj şunları söyledi;
“ABD’nin İsrail’in Lübnan’daki gerilimine yönelik politikası, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki gerilimini artırmaya yönelik politikasıyla aynı. Washington, mevcut kriz göz önüne alındığında, krizin inisiyatifini ve liderliğini İsrail hükümetinin ellerine bırakıyor, üzerinde önemli bir baskı yapmıyor.”
ABD’nin açıklamalarının ciddi olmadığını söyleyen Sarraj, “İsrail’i, sadece saldırılarının hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmayacağı konusunda uyarmakla sınırlı kalıyor ve İsrail kuvvetlerinin izlediği taktik ve yöntemle ilgili anlaşmazlığını ifade ediyor.” dedi.
Hizbullah, 8 Ekim’den bu yana Lübnan’daki Lübnanlı ve Filistinli gruplarla birlikte, ülkenin güney sınırında İsrail ordusuyla her gün karşılıklı saldırılar düzenliyor.
İsrail’in saldırıları, çoğu Lübnan tarafından olmak üzere yüzlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açıyor.
Söz konusu gruplar, İsrail’in ABD’nin desteğiyle Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den bu yana yürüttüğü savaşa son verilmesini talep ediyor.
İsrail’in sürdürdüğü savaş, kitlesel yıkım ve ölümcül kıtlığın ortasında 137 binden fazla Filistinlinin şehit olması ve yaralanmasına yol açtı. Binlerce Filistinli de kayıp olarak kaydedildi.