İsrail’in Psikolojik Savaş Stratejisi: Gazze Şeridi’nde Yaşanan İnsan Hakları İhlalleri

İsrail, Filistinlileri psikolojik olarak baskı altına almak için çeşitli yöntemler kullanıyor. Bu yöntemler, etik ve vicdani değerler açısından eleştirilere neden oluyor ve çatışmanın karmaşık doğasını daha da derinleştiriyor. 
F_IKON
İsrail’in Psikolojik Savaş Stratejisi
27 Mart 2024

İsrail, 1948'deki Filistin felaketinden öncesine dayanan ve günümüze kadar uzanan, psikolojik savaş yöntemlerini, Araplar ve Filistinlilere karşı kullanmaktan vazgeçmedi. Zaman ve mekâna uygun olarak çeşitli araçlar ve yöntemler kullanarak, Filistinlilerin ruh halini etkilemeye, onları zayıflatmaya ve özellikle savaş sırasında korku yaymaya çalıştı.   

İsrail, Filistinlilerle sürdürdüğü sıcak çatışmaların yanı sıra psikolojik savaş yöntemlerini de uyguluyor. Uyguladığı bu psikolojik savaş yöntemini, istihbarat ekiplerini eğitip, onların maharetiyle birleştirdi. Filistinli hedeflerin hayatları hakkında bilgi toplayarak edindiği uzmanlık ve deneyimle de bu stratejisini geliştirdi.    

İsrailli araştırmacı Ron Schleifer’in  İsrail'in yürüttüğü psikolojik savaş hakkında hazırladığı bir çalışmaya göre, “İsrail’in takip ettiği psikolojik savaş, İsrail’in Filistinlilerle arasındaki savaşın stratejik ve temel parçası. İsrail, tarih boyunca, Filistin-İsrail çatışmanın farklı aşamalarında bu psikolojik savaşı uyguladı. Bu savaşı siyasi ve askeri amaçlarına ulaşmak, Filistin kamuoyunu etkilemek, Filistinlilerin moralini zayıflatmak ve tutumlarını değiştirmek amacıyla kullandı. İsrail, sosyal medya yoluyla ve askeri-psikolojik operasyonlarla Filistinliler arasında yanlış ve hedef şaşırtıcı bilgiler yaymaya, korku ve endişe hali yaratmaya çalıştı.”  

Nekbe’den sonraki yıllarda birçok psikolojik savaş yöntemi benimsedi  

1948 Nekbe'sinden önce, İsrail askeri örgütleri, köylerdeki Filistinlilere karşı onları yerinden etmek, korku salmak ve dağıtmak için çeşitli yöntemler kullanarak kasıtlı bir şekilde psikolojik savaş başlattı. Köyleri üç taraftan kuşattı, komşu ülkelere göç etmeleri için Yahudilerin bulunmadığı tek bir koridor bıraktı. Haganah gibi Siyonist çetelerin yaptığı katliamları ve komşu köylerdeki cinayet, işkence ve tecavüz eylemlerine dair haberleri yaydı.   İsrail istihbaratına göre, bu psikolojik savaşın sonucu olarak, 1948'in Haziranı’na kadar Filistinlilerin %14'ü yerlerini terk etmek zorunda kaldı.     

Schleifer'a göre İsrail, Nekbe’den sonraki yıllarda birçok psikolojik savaş yöntemi benimsedi. Özellikle, 1948'de Filistin'in işgali sırasında, İsrail’in maneviyatını yükseltmek ve Arapların azmini kırmak için Arapları yenme yolunda oldukları iddiasıyla savaşta galip geldiklerine dair bir izlenim yaratarak yanıltıcı propaganda yaptı.   

1967- 1970 savaşında İsrail, Filistinlilerin dikkatini dağıtmak ve aralarında paniğe neden olmak için Arap saldırısı söylentilerini yaydı. Ayrıca Filistinlilerin maneviyatını zayıflatmak için Arapların diğer cephelerdeki yenilgileriyle ilgili haberler de yayımladı.   

1973 Ekim savaşında da İsrail, Filistinlileri yenilgiyle korkutmak için psikolojik savaş yöntemini kullandı. Yine, İsrail ordusunun saflarındaki kayıplarla ilgili haberler ve Arapların diğer cephelerdeki yenilgileriyle ilgili haberler yayınlayarak bu propagandaya devam etti.   

İlk Filistin intifadaları (1987-1993) ve ikinci intifada (2000-2005) sırasında İsrail, ayaklanmayı bastırmak ve itibar sarsmak için psikolojik savaş uyguladı. Bu stratejiler, İsrail'in bölgedeki siyasi ve sosyal gerçekliği etkileme ve çatışmadaki hedeflerine ulaşma çabalarının bir parçasıydı.  

İsrail’in psikolojik savaş yöntemi ve araçları   

  • Dedikodu: Psikolojik savaşın en önemli araçlarından biri olarak kabul edilir. Dedikodu, insanlar arasında hızla yayılabilir. Kaynağı bilinmeyen bu tür haberler zor zamanlarda insanlar tarafından çabucak ve araştırılmaya gerek duyulmaksızın kabul edilir. Böylece istenilen dezenformasyon çok daha çabuk hedefine ulaşabilir. Bu, İsrail'in psikolojik savaşında kullandığı ilk araçtır.   
  • Efsane: Efsaneler, düşmanın daima galip gelen bir güç olarak resmedilmesine yardımcı olur ve bu efsaneler aracılığıyla gerçekler hedef kitleye istenilen şekilde sunulur.  1967'deki Arap ordularının yenilmesinin ardından, İsrail’in "yenilmez ordu" efsanesi kullanışlı hale gelmiştir. Ancak gerçekte, bu Arap orduları İsrail ordusu ile gerçek bir savaşa girmemişti. Bunun amacı Arap ordularını korkutmak ve onları terörize etmekti.    
  • Propaganda: İsrail, sık sık propaganda yaparak, kendi hikayesini tanıtır ve uluslararası kamuoyunu kazanmak amacıyla, kendisini savunmaya çalışan bir devlet olarak sunar.   
  • Korku ve Kaos Yaratma: İsrail, direnişçilerin İsrail askerlerine karşı yaptığı bireysel eylemler sonra onları infaz eder. Böylece, infaz ettikleri direnişçilerle aynı kaderi paylaşma korkusuyla, Filistinlileri bu bireysel eylemlerden kaçınmaya teşvik etmeyi amaçlar. İsrail bu taktiği, caydırıcılık politikasının bir gereği olarak uygular.    
  • Ambargo: İsrail'in Batı Şeria ve Gazze’deki Filistin şehirleri arasında engeller koyma ve abluka altına alma eylemlerinin amacı, Filistinlilerin yaşamlarını zorlaştırmak ve günlük hayat akışlarını aksatarak asıl amaçlarından vazgeçmeleridir.  
  • Evleri yıkmak: İsrail, 1948'den beri ev yıkmakta ve bu yöntemi, kendilerine karşı eylemlerde bulunan direnişçiler için kolektif bir cezalandırma yöntemi olarak uygulamaya devam etmektedir.   
  • Tutuklamalar ve Suikastlar: İsrail’in takip ettiği bu politika, Filistinlileri İsraillilere karşı benzer bir bireysel eylemde bulunmaktan caydırmak amacıyla İsrail tarafından uygulanmaktadır. Bu, aynı kaderi yaşamamaları için bir uyarıdır.   

İsrail, medya da dahil olmak üzere çeşitli araçları kullanarak hedeflerine psikolojik savaşla ulaşır.  İsrail medyası, iç cephesini güçlendirmeye çalışırken, bir taraftan da uluslararası topluma hitap ederek onların desteğini ya da tarafsızlığını garanti altına almaya çalışmaktadır.   

İsrail, 1987'deki ilk İntifada'nın başlangıcından bu yana, Filistin toplumu arasında ayrılık yaratmak için broşürler yayınlamaya devam ediyor. İşgal güçleri, 2000 yılındaki Aksa İntifadası sırasında askerlerin çığlık sesleri, ateş açma ya da savaş uçaklarının seslerini megafonlarla yayarak Filistinlilerin içine korku salmaya çalıştı.  Casuslar ve ajanlar da Filistin toplumu arasında fitne yaratmak ve onların moralini kırmak için bir araç olarak kullanıldı.   

İsrail, Filistinliler arasında yalan ve yanıltıcı bilgileri yaymak, aralarında korku ve endişe yaratmak için sosyal medyayı kullanır ve psikolojik savaş operasyonları üzerine yoğunlaşır.  İsrail işgal güçlerinin Filistinli sivillerle psikolojik savaş yöntemleri, coğrafi konumlarına ve savaş yönteminin tatbik edilebilirliğine göre değişiklik gösterir.   

Batı Şeria ve Kudüs’teki psikolojik savaş 

İsrail, şimdiye kadar popüler olan isyan ve direniş eylemlerine karşılık, Batı Şeria'daki insanlara karşı kolektif cezalandırma ilkesini, psikolojik savaş olarak uyguladı. 2015’teki Kudüs isyanından bu yana, işgal güçleri tutukladığı direnişçilerin ve şehitlerin evlerini yıkmaya başladı. Bu operasyon, Filistinlilere evlerini kaybetme korkusu aşılamaya yönelikti.  

Öte yandan işgalciler, direnişçilerin ailelerini tutukladı. Bu da direnişçilerin kendi başlarına teslim olmalarını sağlamak ya da yakınlarına yapılanlar sebebiyle baskı altında kalarak psikolojilerini bozmaya yönelik bir çalışmaydı.   

Gazze’de psikolojik savaş   

İsrail, Gazze’ye yönelik saldırılarında, askeri harekatlarının yanı sıra propaganda ve psikolojik savaşa başvurarak, Filistinlilerin maneviyatlarını, psikolojik durumlarını ve birliklerini zayıflatmaya, endişe ve panik ortamı yaratmaya çalışmakta. Bu da Gazze’deki direnişin zayıflamasına yönelik bir stratejidir.   

2006'dan bu yana Gazze’ye yapılan saldırılar esnasında, İsrail psikolojik savaş yöntemlerini çeşitlendirdi. İşgal güçleri, yerel ajanlar aracılığıyla dedikodu ve yalan haberler yayıyor; ayrıca belirli bölgelere broşürler atarak orada bulunanların tahliye edilmesi gerektiğini bildiriyor. Öte yandan bu broşürleri takip eden bombardımanlarla insanları hedef alıyor.  

İşgal devleti İsrail, Gazze'deki sivillere tehdit mesajları gönderiyor; mesajlarda evlerinin bombalanacağını söyleyerek evlerini terk etmeye zorluyor. Genellikle bu telefon çağrıları ve mesajları sahte olup, sadece Gazze'deki insanlara korku salmak amacıyla yapılıyor.  

İsrail Gazze dışında ikamet eden Gazzelilerle temas kuruyor 

28 yaşındaki Gazzeli kadın A.N. bu konuyla ilgili yaşadıklarını Fokus+’a anlattı. Aylardır Türkiye’de olmadığını ifade eden genç kadın, “7 Ekim'de Gazze saldırılarının başlamasından bu yana İsrail ordusundan birkaç kez arama aldım. Türkiye'de hala aktif olan Filistin numaram var, bu numaradan evimin bombalanacağını söyleyen çağrılar alıyorum. Telefonuma gelen son çağrı, Gazze’nin kuzeyine gitmemem, güneyinde kalmam gerektiğine dair bir tehditti. Çünkü İsrail’in oradaki askeri operasyonları henüz bitmemişti” şeklinde konuştu.  

Psikolojik savaş araçları arasında, savaş uçaklarından gelen sahte hava saldırısı sesleri, Gazze'nin gökyüzündeki keşif uçakları sesleri ve özel ses cihazları aracılığıyla bu seslerin yükseltilmesi ve saldırı operasyonlarının yoğun olduğu zamanlarda şiddetinin artırılması bulunmaktadır.  

Aynı şekilde, askeri uçakların yaptığı hayali baskın sesleri ve özel ses cihazlarıyla Gazze semalarına verilen keşif uçakları sesleri de sivilleri korkutmak ve üzerlerinde psikolojik baskı kurmak amacıyla kullanılıyor.