Asya Liderlerinin Rusya ile Yakın Teması Ne Anlama Geliyor?

Araştırmacı Ömer Faruk Yıldız, Myanmar, Hindistan, Çin, Endonezya ve Tayland gibi Asya ülkelerinin son dönemlerde artan Rusya temaslarını Fokus+ için inceledi.
Ömer Faruk Yıldız
Asya Liderlerinin Rusya ile Yakın Teması Ne Anlama Geliyor
30 Eylül 2024

Son yıllarda küresel siyasette artan belirsizlikler ve çok taraflılıklar, şimdiye kadar Batı bloğuyla kurduğu iyi ilişkilerle bilinen bazı Asya ülkelerinin Rusya’ya beklenmedik bir şekilde yakınlaşmasıyla farklı bir boyut kazandı. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşı başlattığı Şubat 2022’den bu yana Çin, Hindistan ve Myanmar liderleri, Rusya’yı yalnızlaştırmaya yönelik uluslararası çabalara karşı koyup Vladimir Putin ile görüşmeler yaparken bu listeye aynı yıl Endonezya lideri Joko Widodo’nun eklenmesi, dünya kamuoyunda merak uyandırdı.  

Putin’in Eylül 2023’te Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve eski Tayland Başbakanı Srettha Thavisin ile görüşmesi, bu yıl Hindistan lideri Narendra Modi’yi ikinci kez Moskova’da ağırlaması, Vietnam’a ziyarette bulunması, Endonezya’nın gelecek ay göreve başlayacak devlet başkanı Prabowo Subianto ve Malezya Başbakanı Anwar Ibrahim ile temasları ise kıtanın genel olarak Rusya ile yakınlaştığı izlenimini doğurdu.  

Rusya’nın Asya açılımıyla, Ukrayna savaşı sonrası ABD ve Avrupa ülkelerinin başlattığı yalnızlaştırma uygulamalarına karşı yeni ekonomik pazar ve diplomatik cephe açmayı hedeflediği aşikar. Asya ülkeleri çerçevesinden bakıldığında ise bölge ülkelerinin hepsinin Rusya ile ilişkilerinin farklı boyutta olduğu ve her ülkeyi bu yakınlaşmaya ayrı saiklerin ittiğini unutmamak gerekir.  

Çin’in Rusya ile zaten iyi giden ilişkileri, Ukrayna savaşı sonrası Rusya’ya uygulanan yalnızlaştırma politikaları ve yaptırımların ardından çok daha sıkılaştı. Batı karşıtı bloğun iki süper gücü olarak Çin ve Rusya’nın, III. Dünya Savaşı senaryolarının yazıldığı bugünlerde birlikte hareket etmesinden doğal hiçbir şey yok.  

Myanmar’ın da 2021 askeri darbesinden bu yana yegane mühimmat destekçisi Rusya’ya desteğini sürdürmemesi düşünülemez. Buna karşın Batı bloğuyla arası iyi olan Hindistan başta olmak üzere Vietnam, Tayland, Endonezya ve Malezya gibi ülkelerin Rusya’ya yakınlaşması, üzerinde durulması gereken bir değişim olsa gerek.  

Hindistan - Rusya ilişkilerine ayrı bir parantez 

Modi’nin 9 Temmuz’da Rusya’ya yaptığı iki günlük resmi ziyarette Hindistan’ın Rus mühimmatı ve savunma ekipmanlarının yedek parça üretiminin artırılması, nükleer enerjinin barışçıl kullanımına dair iki ülke arasında karşılıklı işbirliğinin sürdürülmesi ve Rusya-Hindistan arasında yerel para birimiyle yapılan ticaretin ortak yatırımlarla daha verimli hale dönüştürülmesi gibi önemli konular masaya yatırıldı.  

Batı’nın Çin’e karşı tampon bölge olarak görmek istediği Hindistan, Modi’nin, tüm tepkileri göze alarak Putin ile görüşmeleri sürdürmesiyle, stratejik anlamda bağımsız bir ülke olduğu mesajını dünyaya açıkça verdi.  

Putin’in 20 Haziran’da Vietnam’a yaptığı ziyaret de 2018’deki Singapur ziyaretinden ve Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana ilk Güneydoğu Asya ziyareti olması açısından önem taşıyor. Rusya’nın Asya’daki ekonomik nüfuzunu artırma yolunda önemli bir mihenk taşı niteliğindeki Vietnam, Soğuk Savaş döneminde Rusya ile kurduğu yakın ilişkileri yeniden canlandırma hedefinde.  

Putin’in ziyaretiyle iki ülke arasında eğitim, bilim, teknoloji, petrol ve gaz keşfi, temiz enerji ve nükleer teknoloji gibi alanlarda imzalanan 12 ayrı anlaşma, şimdiye kadar Batı ve Avrasya bloğu arasında denge siyaseti yürüten Vietnam’ın, Batılı müttefiklerini gücendirmeden uzun vadede Rusya ile ilişkileri güçlendireceğini işaret ediyor. Her ne kadar Putin, bu yakınlaşmayla Vietnam’ı Rusya’nın çıkarlarını destekleyen ülkeler arasına dahil etme düşüncesinde olsa da Vietnam - Ukrayna-Rusya savaşında da tarafsızlığını ortaya koymuş bir ülke olarak - en büyük dış ticaret ortağı Çin’in Güneydoğu Asya’daki agresif ve yayılmacı tutumlarına karşı Rusya’yı bir denge unsuru olarak eksenine dahil etmek istiyor.  

Turizm gündemde yer aldı 

2019 seçimlerinden bu yana sıkça yaşanan iktidar değişikliklerinin getirdiği siyasi istikrarsızlık ve Kovid-19 sonrası hâlâ düşük seviyelerde kalan üretim gücüyle Tayland, Rusya’dan ülkeye yönelik halihazırda iyi seviyelerde olan turizmi daha da artırıp turizme dayalı büyümeye ağırlık vermek istiyor. Bu kapsamda Tayland’a giden Rus turistlere Kovid-19 zamanında tanınan 90 gün vizesiz seyahat hakkı uygulaması, turizme teşvik için Ekim 2023’te bir süre daha uzatıldı. Öte yandan haziran ayında BRICS üyeliği için başvuruda bulunan Tayland, bu yıl birliğin ekimde düzenleyeceği zirvede üye statüsü kazanıp Rusya ile ekonomik ortaklıklarını geliştirmeyi de planlıyor.  

Palm yağı kısıtlaması  

Asya’nın önde gelen Müslüman ağırlıklı ülkelerinden Endonezya ve Malezya’nın Rusya’ya artan muhabbeti ise ekonomik olduğu kadar biraz da ideolojik sebeplere dayanıyor. AB ülkelerinin palm yağı kullanımına kademeli olarak yasak koyması, küresel palm yağı ticaretinin yüzde 85’ini kontrol eden bu iki ülkeyi bir süredir zor duruma soktu. Mevcut palm yağı ihracatı açığını kapatmak için yeni pazarlara yönelen Endonezya ve Malezya, 2019’dan bu yana Rusya ile palm yağı ticaretini büyük oranda artırdı.  

Özellikle Ukrayna savaşı sonrası Rusya’nın tedarik zincirindeki aksaklıkların ülke genelinde ayçiçek yağı sıkıntısına yol açması ve Rusya’yı alternatif gıda ürünü olarak palm yağı tedarikine zorlaması, bu ticareti daha da geliştirdi. Söz konusu savaşta tarafsızlığını başından beri ifade eden Endonezya ve Malezya, Rusya ile palm yağı ticaretinde yakaladıkları fırsatı farklı alanlara da yayarak çeşitlendirmek istiyor. Hatta Malezya, Tayland’dan sonra BRICS’e üyelik başvurusu yapan ikinci Güneydoğu Asya ülkesi olarak Rusya ile ekonomik birliktelik hedefliyor.   

Putin’in Gazze mesajları Müslüman toplumlarda yankı buldu 

Öte yandan İsrail’in geçen seneden bu yana Filistin’in Gazze şeridine düzenlediği saldırılar karşısında Batı ülkelerinin insani bir duruş sergileyememesi ve buna karşın Putin’in Filistin’i destekleyen açıklamalarda bulunması, Güneydoğu Asya’daki Müslüman topluluklar nezdinde Rusya’ya yönelik sempatiyi artırdı. Bu durum tabii olarak Endonezya ve Malezya’nın siyasetinde de yankı buldu. Rusya ziyareti sırasında Malezya Başbakanı Anwar, “Zorlukların üstesinden gelerek mücadele etme kararlılığını gösterdiniz. Bu tecrübeden tabii ki faydalanmak isteriz.” sözleriyle Putin’in liderliğini överek Rusya ile her alanda işbirliğine açık olduğunu dile getirdi.  

Malezya lideri ayrıca, seneye ülkesinin dönem başkanlığı yapacağı ASEAN’ın 2025 zirvesine Putin’i davet etti. Bunun yanı sıra Anwar, gelecek ay Kazan’da düzenlenecek BRICS zirvesine de katılım sağlayacak. Zirvede Malezya’nın üyelik başvurusunun onaylanması bekleniyor.  

Endonezya’nın yeni lideri Prabowo da geçen ayki Moskova ziyareti sırasında Rusya’yı “iyi bir dost” olarak nitelerken iki ülke arasında savunma, nükleer enerji, tarım ve eğitime dayalı ilişkileri geliştirme temennisini iletti. Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki hak iddiaları ve zaman zaman bölge ülkelerinin karasularını ihlalleri karşısında savunma harcamalarına ağırlık veren Endonezya’nın, Prabowo döneminde Rusya ile savunma alanında işbirliğini artırması bekleniyor.  

Yukarıdaki örneklere bakıldığında Çin ve Myanmar’ın halihazırda yakın durduğu Rusya’ya Asya ülkelerinde - özellikle Güneydoğu Asya’da - hatırı sayılır bir yakınlaşma söz konusu. Bu durum bölge ülkeleri için bir taraf seçimi veya eksen kaymasından çok, stratejik ve dönemsel bir yakınlaşma olarak değerlendirilebilir. Zira bölge ülkelerinin ithalat ve ihracat pastalarında AB ülkeleri ve ABD geniş bir yer tutuyor. Hindistan ile dış ticaret hacmi 70 milyar dolara yaklaşan Rusya, burada Batı ülkeleriyle yarışabilecek konumda olmasına rağmen ASEAN’da hala çok küçük bir pazara sahip. ASEAN’ın 2022’de ABD ile dış ticaret hacmi 500 milyar, AB ile 250 milyar dolar civarında kaydedilirken bu rakam Rusya ile sadece 10 küsür milyar dolarla ölçülüyor. Dolayısıyla bölge ülkelerinin Rusya ile Batı’dan tam bağımsız inisiyatifler alabilmesi için kat edilecek uzun ve zorlu bir yol var. Yine de Hindistan, Endonezya ve Malezya gibi ülkelerin son zamanlardaki cesur çıkışları, çok taraflılığın yeni dünya düzeninin bir gerçeği olduğu ve Batı bloğunun Asya’yı eskisi gibi kontrol edemeyeceğini kanıtlar nitelikte. 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.