“Yenidoğan Çetesi” Çökertildi: 21 Şüpheli Bebek Ölümünde Tüm Detaylar

“Yenidoğan çetesi”… Adını yenidoğan bebeklerin hayatı üzerinden vurgun yapmalarından alıyor. Henüz dünyaya gözlerini yeni açmış bebeklerin durumunu olduğundan daha kötü göstererek yoğun bakıma alan ve haksız kazanç elde eden çete, 21 şüpheli bebek ölümünden sorumlu tutuluyor.
“Yenidoğan Çetesi” Çökertildi 21 Şüpheli Bebek Ölümünde Tüm Detaylar
18 Ekim 2024

Türkiye, “yenidoğan çetesi”nin kan donduran vahşetini konuşuyor! 112 Acil Servisi’nden doktor ve hemşirelere kadar farklı birimlerde görevli 18 sağlık çalışanının soruşturulduğu iddianame tamamlandı. Şüpheliler, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olmaktan ve haksız kazanç elde etmekten yargılanacak.

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan fezlekenin gönderildiği Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 494 sayfalık iddianamesini tamamladı. 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin ayrıntıları basına servis edildi. İddianamede çetenin işbirliği yaptığı özel hastanelerin adı da yazıyor. Ayrıca hayatını kaybeden bebeklerin ailelerinin ifadeleri de iddianamede yer alıyor. Yenidoğan Çetesi’ne ilişkin bilinenler haberimizde… 

Şüpheli yenidoğan bebek ölümleri 

Yenidoğan bebek çetesi olayı nedir? İddianamede, şüphelilerin hastaların sağlık durumlarını gerçekte olduğundan daha ciddi göstererek, hastanede yatış sürelerini uzattıkları ve bu sayede SGK'den haksız şekilde yüksek ücretler tahsil ettikleri aktarıldı. Ayrıca, bazı hasta yakınlarından fazla para alınarak maddi kazanç elde edildiği ve bu kazancın büyük kısmının örgüt üyesi sağlık çalışanlarıyla paylaşıldığı belirtildi. 

Hastane sahipleri ve başhekimlerin örgüt hiyerarşisine doğrudan dahil olmasalar bile örgüte yardım ederek maddi çıkar sağladıkları iddianamede yer alan suçlamalar arasında. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinden elde edilen gelirlerin, bu usulsüz işlemlerle 3-4 kat arttığı vurgulanıyor. 

İddianamede, bebek hastaların uygun sağlık hizmeti alabilecekleri hastanelere sevk edilmesi gerekirken, şüphelilerin, örgüt adına daha kârlı gördükleri hastanelere yönlendirdikleri ve önceliğin bebeklerin iyileşmesi değil, maddi kazanç sağlamak olduğu ifade ediliyor. 

Bebekler yoğun bakımda nasıl öldü? 

İddianamede, “maktul” olarak geçen bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı, bu şekilde bazı bebeklerin enfeksiyon kapmasına, bazılarının da ölümüne neden olunduğu aktarılarak, şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları ilaçları hastaneden çıkarıp satarak maddi kazanç elde ettikleri vurgulandı.

Yenidoğan çetesi lideri kim? 

Çok sayıda bebeğin ölümünden sorumlu tutulan yenidoğan çetesinin elebaşı da açıklandı. Özel Hastaneler Yönetmeliğine aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu "yenidoğan suç örgütünün" çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştığı belirtilen iddianamede, sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hemşire yardımcılarıyla verildiği, bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı ifade edildi.

Çete liderleri, savcıyı makamında tehdit etti

Gazeteci Emrullah Erdinç, Cumhuriyet savcısı Y.E.’nin yenidoğan çetesi tarafından makamında tehdit edildiği görüntüleri yayınladı. İlk olarak sosyal medyada yayınlanan görüntülerde, savcı, odasına yerleştirdiği kamerayla tehdidi anbean kayıt altına aldı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Y.E.'nin makamında ölümle tehdit edildiği iddiasına ilişkin soruşturma kapsamında Mustafa Kemal Zengin tutuklandı. 

Cumhuriyet savcısı Y.E.’nin bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alındı. 4 zanlı serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.

Kapasitenin üzerinde doluluk, usule aykırı işlem, kendini doktor gibi gösteren hemşireler… 

İddianamede, tıbbi yöntemlerden uzak tek düze, bebeklerin mevcut özel sağlık durumlarıyla bağdaşmayan uygulamalar gerçekleştirildiği, hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı ve doktor olarak müdahalede bulundukları aktarılarak, bazı şüphelilerin yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşirelerin usule aykırı epikriz raporları yazdığı anlatıldı.

Şüphelilerin incelenen dijital materyallerinde "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablonlar bulunduğu dile getirilen iddianamede, şüphelilerin çoğu zaman hastaların kan değerleri ve enfeksiyon olup olmadığı gibi hususlarda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmaksızın kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize ettikleri, raporların şablon olarak tek elden hastane dışındaki merkezden yazıldığı kaydedildi.

Yenidoğan çetesi telefon kayıtları ortaya çıktı

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Örgüt elebaşısı şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde birçok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı.

​​​​​​​Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür 50 satürasyonlu çocuk mu olur?" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.

Bebekler uygun olmayan koşullara terk edildi! 

İddianamede yer verilen örgüt tutanağı ve örgüt şemasında, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi şüpheli Fırat Sarı'nın ve şirket çalışanı olarak görülen şüpheli İlker Gönen'le birlikte Özel Hastaneler Yönetmeliğinin "Binanın hastane olarak kullanılan kısmında hiçbir suretle başka amaca yönelik iş yeri bulunamaz ve hastane içerisinde bir bölüm başka bir amaçla faaliyet göstermek üzere üçüncü kişilere kiralanamaz veya herhangi bir şekilde devredilemez." maddesine muhalefet ettiği belirtildi.

Şüpheli Sarı'nın, İstanbul'da birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla aldığı, kendisine bağlı sağlık çalışanlarını bu hastanelerin yenidoğan birimlerine yerleştirdiği aktarılan iddianamede, örgüt elebaşısı şüphelilerin, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Özdemir, hasta sevklerini yapan şüpheli Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yapan şüpheli Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan şüpheli Renas Kılıç aracılığıyla devlet hastanelerinde ya da farklı özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfettikleri anlatıldı.

Şüphelilerin, anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın bebekleri aldıkları, hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar hastanede uzun sürelerde kalmasını sağladıkları anlatılan iddianamede, SGK'den yüksek miktarda ödeme alınmasını neden olarak kamu kurumunu zarar uğratan şüphelilerin aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri kaydedildi.

Yenidoğan çetesi hangi hastanelerde faaliyet gösterdi? 

Şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu yenidoğan çetesi suç örgütünün hangi hastanelerde varlık gösterdiği de iddianamede belirtildi. Buna göre, çete elebaşısı Fırat Sarı'nın; Akabe Sağlık Tesisleri AŞ'ye ait özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ'ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri ve Yonca Sağlık Hizmetlerine bağlı Özel Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Refik Arslan AŞ'ye bağlı Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Beymed AŞ'ye ait Özel Birinci Hastanesi, Doğamed AŞ'ye ait Özel Doğa Hospital Hastanesi, Reyap AŞ'ye ait Özel Reyap İstanbul Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi, Ekip Sağlık AŞ'ye ait Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Esenler Güney Hastanesi ve Silivri Kolan Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı ve söz konusu hastanelerden tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu aktarıldı.

21 bebek şüpheli şekilde hayatını kaybetti 

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.

İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.

Entübasyon geç yapıldı, bebek öldü 

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan fezlekede, Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Sağlık Bakanlığı Müfettişliği raporunda, yeterli tıbbı bakım sağlanamayan bebeklerin hayat haklarının elinden alındığı değerlendirmesi yapıldı. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi.

Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.

Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi.

6 aylık bebek, yenidoğan servisine yatırıldı 

Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı.

Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.

Ameliyat edilebileceği merkeze sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti

Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.

Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.

Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verilirken, bebeklerin ölümünde hastaneler, doktorlar ve hemşirelerin sorumluluğu olduğu kanaatine varıldı.

2 hastanenin faaliyetleri durduruldu

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 22'si tutuklu 47 şüphelinin yer aldığı "Yenidoğan çetesi" hakkındaki iddianamede, "malen sorumlu" sıfatıyla yer alan 19 özel hastaneden ikisinin faaliyetlerinin askıya alındığı ortaya çıktı.

Anadolu Ajansı'nın görüntülediği söz konusu hastanelerden Bağcılar Özel Şafak Hastanesi'nin eylül, Medilife Sağlık Hizmetleri Hastanesi'nin ise mayıs ayından beri faaliyet yapmadığı öğrenildi.

Bağcılar Özel Şafak Hastanesi'nin camında el yazısıyla "Hastane kapalıdır" şeklinde bilginin yer aldığı, hastanenin kapı girişinin ise iki dubayla bağlanıp kapatıldığı gözlendi.

İki hastanenin güvenlik kulübesinde de kimsenin görev yapmaması ve boş olması dikkati çekti.