Cezayir’in Mahallelerinden Dünya Sahnesine: Er Ray Müziği
Cezayir kültüründe önemli bir yeri olan, tarihi ve toplumsal dokunun bir parçası olarak kabul edilen Er Ray müziği, Cezayir’in liman kenti Oran’da 1920’li yıllarda ortaya çıkmış ve zamanla gelişmiş bir müzik türüdür. Şehrin kültürel çeşitliliği ve sosyal dinamiğinin bir ürünü olarak Arap ve Berberi geleneklerinin yanı sıra Fransız ve İspanyol kültürel etkilerini de bünyesinde barındırır. Ray (Rai) kelimesi, Cezayir Arapçasında “fikir” veya “tavsiye” anlamına gelir ve şarkıcıların doğaçlama olarak söyledikleri ve tekrarladıkları sözcüklerden oluşan yeni cümleler oluşturmak için kullandıkları bir terimdir. Müzik, genellikle darbuka, gasba (flüt) ve ud gibi geleneksel enstrümanlarla çalınırken, zamanla akordeon, synthesizer ve elektro gitar gibi Batı enstrümanları da dahil edilmiştir.
Cezayir’deki Fransız sömürge döneminde müzik tarzları birbiriyle etkileşime girmeye başladı. Bu tür, Kuzey Afrika’nın yerel ritimleri, melodileri ve enstrümanlarını caz, blues ve Fransız kabare müziği unsurlarıyla birleştirerek karakterize edilir. Bu eklektik karışım, benzersiz ve çok katmanlı müzikal kimliğin oluşmasında rol oynayarak, yerel ve uluslararası sahnelerde popülerlik kazanan müziğin tüm dünyada tanınmasına yol açtı.
Ray müziğinin ortaya çıkışı ve tarihi süreç
Fransız işgali altındaki Cezayir’de halk 1830’lu yıllarda zorlu bir dönemden geçiyordu. Bu çalkantılı zamanlarda insanlar diğer uluslar gibi duygu ve düşüncelerini ifade edecek ve onları harekete geçirecek iletişim kanalları aradı. Bu ifade biçimlerinden biri de müzik oldu. Özellikle 1960’lardan sonra Ray müziği, gecekondularda yaşayan insanların sıkıntılarını, tutkularını ve kahramanlıklarını dile getirdikleri bir tarz haline geldi.
Ray müziğinin temel unsurlarını oluşturan iki müzik türü daha vardır: Endülüs müziği ve Malhun müziği. Endülüs müziği, 19. yüzyılda İspanya’dan Cezayir’e gelen bir türdür ve daha renkli, majör tonlar ve klasik Arap şiiri unsurlarını içerir. Malhun müziği ise Bedevi şiirlerinden oluşur ve genellikle kasideler, destanlar, dini ve aşk temalarını işler. Dolayısıyla bu müzik türleri, Ray müziğinin oluşumunda önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca, Malhun müziğini icra edenlere “Şeyh” denir. Şeyhler, Arap kültüründe önemli ve saygın insanlardır. Öte yandan, günlük yaşamın hemen her temasını şarkılarına konu edinmişlerdir. Düğünlerden sünnet törenlerine ve dini toplantılara kadar çeşitli etkinliklerde eserlerini seslendirmiş, Fransız işgali sırasında da siyasi konuları işleyerek bestelerini icra etmeye devam etmişlerdir. Endülüs müziğinin Cezayir toplumundaki seçkinler tarafından dinlenmesi, Malhun müziğiyle aralarındaki en büyük farklardan biridir. Ray müziğinin temelini oluşturduğu için Malhun müziği pek çok özelliğiyle ilham kaynağı olmuştur.
Mütevazı başlangıcından itibaren sömürgeciliğe ve sistemsel baskıya karşı bir direniş aracı olarak gelişen bu müzik türü, marjinal topluluklar için deneyimlerini paylaşma ve kültürel miraslarını, kimliklerini ifade edebilmeyi mümkün kıldı. 20. yüzyılın başlarında değişim geçirmekte olan Cezayir’de geleneksel toplum kalıpları yıkıldı ve yoksul fabrika işçilerinden oluşan yeni bir kentsel alt sınıf ortaya çıktı. Bu dönemde sokak şairleri, yoksulluk, kırsal göç, sömürgeci kötü yönetim, işsizlik ve suç gibi endişe verici konuları ele alan tekerlemeler ve doğaçlama sokak esprilerini içeren şarkılar söylemeye başladılar. Oran şehri ise kültürlerin kesiştiği bir yer haline geldi. Bu ortamda, geleneksel Cezayir müziğinden farklı ve rafine edilmiş klasik şiirden uzak duran “Şeyha” (kadın şarkıcılar) ve “Şeyh” (erkek şarkıcılar) adı verilen bir grup Müslüman şarkıcı ortaya çıktı. Şeyhalar, özellikle sosyal ve ekonomik açıdan dezavantajlı kesimlere hitap eden, şehir yaşamının zorluklarını sert ve bazen tartışmalı bir dille anlatan şarkılar söyledi. Cezayir’in bağımsızlık mücadelesi sırasında, halkın kolektif umutlarının ve hayallerinin sesi olarak gelişti, kurtuluş ve daha parlak bir gelecek için toplumsal yapıları eleştirerek otoriteye meydan okudu. Bu nedenle Ray müziği protesto ve direnişin ifadesi olarak görülüyordu.
1950’lerde devrim coşkusuyla başlayan ayaklanma ile birçok Ray sanatçısı ilk plaklarını yayınlamayı başardı ve şarkılar toplumsal değişimlere duyarlılık göstererek daha da güçlendi. Bu dönemde müziğin içeriği ve ifade tarzı değişerek, sosyal ve politik mesajlar belirgin hale geldi. Şarkıcılar, sıklıkla yavaş başlayıp kademeli olarak tempo kazanan şarkılarını söylerken benzer sosyoekonomik geçmişlere sahip dinleyicileriyle adeta bağ kuruyor ve onların sesi oluyordu.
1962’de Cezayir’in bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte, Ray müziği yeni bir sosyal ve politik atmosferde kendini yenileme ihtiyacı hissetti. Özellikle bu müziğin en etkili icracılarından olan Messaoud Bellemou ve Bouteldja Belkacem, Ray’ın güncellenmesi gerektiğini hissettiler. Genç müzisyenler, geleneksel enstrümanların yanı sıra trompet, saksafon ve akordeon gibi Batı enstrümanlarını müziğe dahil ederek bu müziği popüler bir dans türüne dönüştürdü. Böylece kendisini tek bir teknikle sınırlamayarak, Cezayir’in zengin kültürünü ve tarihini kucaklayan yeni bir üslup yarattı. Bağımsızlık sonrası dönemde sevinçleri kısa süren sanatçılar bu defa resmi ideoloji tarafından göz ardı edilmeye başlandı. Halkın içinden gelerek onların duygu ve düşüncelerini ifade eden müzisyenlere karşı sert bir tavır gösteren yönetim, “saygın” 'ulusal müzik anlayışını teşvik etmeye çalışıyordu ve bu durumun bir sonucu olarak Oran şehrinin bazı kanalları kapatıldı. Bu tarihten sonra özellikle 70’li yıllarda uzun süre sansürle mücadele eden sanatçıların pek çoğu yurt dışına giderek kariyerlerine devam ettiler. Ancak bulundukları ülkelerden seslerini duyurarak yönetimin benimsediği tavrın değişmesi gerektiğini vurgulamaktan çekinmediler.
1980’lerde sanatçılar, Cheb (genç) anlamına gelen lakaplarıyla kendilerinden önceki Şeyh yani yaşlı olan nesilden farklılık gösterdiklerini net olarak belirtti. Aynı zamanda, bu durum aralarındaki usta-çırak ilişkisine bir gönderme olarak kabul edildi ve adeta zaman içinde müziğin geçirdiği dönüşüm ile önceki nesle saygı ve minnetin ifadesiydi. Cheb Khaled ve Chaba Fadela gibi sanatçılar sayesinde uluslararası alanda büyük bir popülerlik kazanan Er Ray müziği, davul ve elektrogitarın kullanılmasıyla modernleşti. 1985 yılında Cezayir’de ilk uluslararası Ray festivali düzenlendi ve Cheb Khaled bu müziğin simgesi haline geldi. Ancak, çeşitli kurumların desteğiyle hükümet engellemelerinin azalması tartışmaları bitirmeye yetmedi. Şarkılarda konu edilen temaların Cezayir kültürüne yakışmadığını söyleyen bazı gruplar karşı tavır benimsemeye başladı. 1988’de Cezayirli gençler, devlet destekli şiddeti protesto etmek için sokağa çıktığında yaşanan ayaklanmanın sorumlusu Ray müziği olarak görüldü ve yeni bir zorlu süreç başladı. 1990’larda müzisyenler, sansür ve tehditle mücadele etmek zorunda kaldı. Sanatçılara yöneltilen olumsuz ve suçlayıcı söylemler şiddet olaylarının yaşanmasına sebep oldu ve bazılarının ölümüyle sonuçlandı. Ancak, baskı unsuru şeklinde kullanılan tüm yöntemler sonuçsuz kaldı ve Cezayir gençleri arasında popüler hale gelen müzik aynı zamanda bir protesto aracıydı.
Siyasi baskılar sebebiyle müziğe Cezayir’de devam etmek mümkün olmadığından yurt dışına yerleşen sanatçılar, batılı müzisyenlerle iş birliği yaparak Ray müziği için daha farklı bir pencerenin açılmasını sağladı. 2000 yılında Cheb Mami’nin Sting ile yaptığı “Desert Rose” adlı efsanevi şarkı Ray müziğini dünya sahnesine taşıdı. Tüm listelerde birinci sıraya yerleşen ve yıllar geçtikçe daha popüler hale gelen bu şarkıyla birlikte başka bir dönem başladı. Ray müziği, hem geleneksel köklerini koruyarak hem de modern müzikle harmanlanarak dönüşmeye ve zamana meydan okumaya devam etti.
Ray müziği, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne kaydedildi
Er Ray müziği, Cezayir kültürünün önemli bir parçası olarak tarihi, toplumsal ve politik dokuya derinlemesine işlemiştir. Başlangıcından itibaren, sömürgeciliğe ve toplumsal baskılara karşı direniş ve ifade aracı olarak görülmüş; şiddet ve sansüre maruz kalmasına rağmen yeni nesil sanatçılar tarafından yeniden yorumlanmaya devam etmiştir. Bu durum şüphesiz, müziğin küresel bir fenomene dönüşerek dünya sahnesinde bugün hala varlığını gösteren kültürel miras haline gelmesinin en önemli sebebidir.
2022 yılına gelindiğinde, Ray müziği, kültürel çeşitliliği ve insanlığın yaratıcı ifadesini temsil ettiği kabul edilerek UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne eklendi. Uluslararası müzik camiası ve Cezayir halkı için büyük bir sevinçle karşılanan bu süreç, müziğin dünya genelinde tanınmasını ve korunmasını sağlamak için çok önemli bir adım oldu. Cezayir toplumunun tarihiyle özdeşleşen, sosyal ve politik hayatın gelişimiyle yakından bağlantılı olan bu müzik türü; insanların duygu ve düşüncelerini her dönemde ifade etmiş olmasıyla eşsiz yerini korumaya devam etmektedir.