Toplu Mezarlar: İsrail’in Gazze’ye Karşı İşlediği Suçların Tanığı
İşgalci İsrail ordusu, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi’ndeki sivillere karşı yüzlerce suç işledi.
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’ta bulunan Nasır Tıp Kompleksi’nde olduğu gibi, İsrail güçleri, elleri kelepçeli olan şehitleri gömmek için onlarca toplu mezar kazarak, suçlarının izlerini özenle gizlemeye çalıştı.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları sırasında kazdığı toplu mezarlar, tüm dünyanın gözü önünde topluca öldürülen Filistinlilere karşı işlenen suçların bir tanığı olarak kabul edilebilir.
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Servisi’nin açıklamasına göre ise sağlık çalışanları, Nasır Tıp Kompleksi’nde bulunan toplu mezarlardan yaklaşık 392 Filistinlinin cesedini çıkardı. Ancak bu sayının 500’e ulaşması bekleniyor.
Bunlardan 165’inin kimlikleri aileleri ve yakınları tarafından güçlükle tespit edilirken, 110 şehidin cesedi ise Nasır Tıp Kompleksi’nin çevresinde gömüldüğü belirlendi.
Geçtiğimiz hafta medyada, şehitlerin bulunduğu Nasır Tıp Kompleksi’ndeki bir toplu mezara ilişkin görüntüler yer aldı.
Söz konusu görüntülerde, son haftalarda düzenledikleri kuşatma ve baskınlar sırasında işgalci güçler tarafından Nasır Tıp Kompleksi duvarları içindeki toplu mezara gömülen düzinelerce şehidin cesedinin çıkarıldığı görüldü.
İşgal ordusuna ait buldozerlerin Nasır Tıp Kompleksi morgu yakınında açtığı çukurdan çıkarılan, çoğu kelepçeli şehitlerden bir kısmının cesetlerinin çürümüş olduğu bildirildi.
Bazı aileler, yakınlarının cesetlerini kimliklerinden ve üzerlerindeki kıyafetlerden teşhis etti.
Bir süre önce de, Gazze’deki Şifa Tıp Kompleksi’nin avlusunda İsrail güçleri tarafından gömülen Filistinlilere ait toplu bir mezar bulunmuştu.
Organ hırsızlığı
Toplu mezarların ortaya çıkması, işgalcilerin bu mezarlardaki kurbanların organlarını çaldığına dair şüpheleri artırdı ve bu, Filistin Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu tarafından da doğrulandı.
Komisyon 26 Nisan tarihinde düzenlediği basın toplantısında, işgal güçlerinin Gazze’de sivillere yönelik kasıtlı katliamlar gerçekleştirdiğine vurgu yaparak, İsrail’in Gazze Şeridi’nde işlediği soykırım suçlarına ilişkin acil ve uluslararası bir soruşturma başlatılmasını talep etti.
Uluslararası toplumun Gazze’de hukukun iradesini uygulama ve insan haklarını koruma konusunda başarısız olduğunun altını çizen komisyon, uluslararası toplumun hoşgörüsünün “İsrail’e Gazze’deki suçlarını sürdürmesi için yeşil ışık yaktığına” da dikkat çekti.
Öte yandan ABD, Gazze Şeridi’ndeki iki büyük hastanede “toplu mezarların” bulunmasına ilişkin haberlerin ardından, İsrailli yetkililerden konuya ilişkin “yanıtlar” istedi.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan konuya ilişkin gazetecilere verdiği demeçte, “Cevap istiyoruz. Bunun kapsamlı ve şeffaf bir şekilde soruşturulmasını istiyoruz.” dedi.
İşgalci İsrail ordusu, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde yıkıcı bir savaş yürütüyor. Söz konusu savaş ise çoğu çocuk ve kadın olmak üzere binlerce şehit ve yaralının yanı sıra, altyapının büyük yıkıma maruz kalmasına ve benzeri görülmemiş bir insani felakete neden oluyor.
Hesap verilmesini gerektiren suçlar
Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları İzleme Örgütü (Euro-Med) Hukuk Departmanı Direktörü Lima Bustami, çatışmaların düzenlenmesi ve kişilerin haklarının korunmasına ilişkin Lahey ve Cenevre Sözleşmelerinin, ölülere “aşağılayıcı muamelede” bulunulmasını yasaklayan hukuki dayanaklar olduğunu vurguladı.
Bustami, silahlı çatışmalarda cesetlerin çalınması veya parçalanmasının, Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü uyarınca “kişilik onuruna saldırı” ile bağlantılı bir savaş suçu olduğunu ifade etti.
Euro-Med Hukuk Departmanı Direktörü, “Toplu mezarlar, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde Filistinlilere karşı işlediği soykırım suçunun açık ve görünür kanıtı olarak değerlendiriliyor.” diye konuştu.
Bustami, söz konusu eylemin uluslararası ceza hukuku kurallarına göre tanımlanan bir suç olduğu dikkate alındığında, İsrail’in sorumlu tutulmasının üç seçenekle mümkün olabileceğini söyledi.
Bu seçeneklerin ise Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, bunu kendi yargı yetkisi dahilinde görmesi, Uluslararası Adalet Divanı’nın bu suçu soykırım eylemi olarak değerlendirmesi ve devletlerin ulusal mahkemelerinin bunu uluslararası suç olarak görmesi olduğunu belirtti.
Bustami konuya ilişkin açıklamasında şu ifadeleri de kullandı:
“Mağdurların toplu mezarlara gömülmesi, kendilerine karşı yaşamları boyunca işlenen suçların yanı sıra ölümlerinden sonra da bu insanlara karşı bir suç teşkil etmektedir.”
Euro-Med Hukuk Departmanı Direktörü, bu suçların soruşturma ve hesap verebilirlik gerektirdiğini dile getirerek ister savaş suçları ister insanlığa karşı suçlar ister de soykırım suçu olsun, hepsinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetki alanına girdiğine dikkat çekti.
Bustami açıklamasının sonunda, Uluslararası Adalet Divanı’nın Gazze'de olup bitenlere soykırım suçu olarak değil, savaş suçları perspektifinden baktığını da sözlerine ekledi.