İsrail, Filistin'in Tarihi ve Kültürel Mirasını Yok Ediyor!

50 yılı aşkın bir süredir Filistin topraklarını işgal eden, özellikle son bir yıldır hava bombardımanlarıyla işgalin şiddetini artıran İsrail, Filistin’de 41 binden fazla sivili katletti. Filistin’de yaşayan insanları, hayvanları ve hatta tüm yaşamı tehdit eden işgal güçleri, Filistin’in yüzyıllardır sahip olduğu tarihi ve kültürel miraslarını da tahrip ediyor.
İsrail, Filistin'in Tarihi ve Kültürel Mirasını Yok Ediyor!
11 October 2024

2016 yılında İngiliz fotoğrafçı James Morris, Time and Remains of Palestine adlı kitabı yayınladı. Ünlü fotoğrafçının yayınladığı kitaptaki görseller, Filistin’deki mimari eserlerin nasıl yok edildiğinin çarpıcı bir örneği. 

Asya ve Afrika arasındaki kavşakta bulunan Filistin, her zaman büyük stratejik öneme sahip bir bölge olmuştur ve tarih boyunca çeşitli medeniyetler tarafından yönetilmiştir. Bu coğrafyanın boş olduğu hakkında yanlış tarihi bilgiler sadece İsrail'in geçmiş medeniyetlerin izlerini yıkmak ve buranın kabul etmek istediklerinden daha karmaşık geçmişini reddetmektendir.

Bu karmaşıklık, Gazze'nin eski deniz limanı olan ve ilk olarak M.Ö. 1100 ile M.Ö. 800 yılları arasında yerleşim yeri olarak kullanılan Anthedon Limanı olarak bilinen arkeolojik alandaki Adli Mimarlık raporunda titizlikle kanıtlanmıştır. İsrail bu tarihi inkar ediyor. 

Ekim 2023: İnsanların canı kültürel kayıplardan daha önemli

7 Ekim 2023'te, Yom Kippur Savaşı bir diğer adıyla 1973 Arap – İsrail Savaşı’nın başlangıcının 50. yıldönümünden bir gün sonra, İsrailliler Simhat Torah bayramını kutluyordu. O gün, İsrail'in Gazze Şeridi’nde inşa ettiği duvar, 1.200'den fazla Hamas üyesi tarafından sürpriz bir saldırıyla aşıldı. 200'den fazla kişiyi esir alan Hamas, İsrail’e ciddi kayıplar verdirdi ve 1.200 kişi öldü, 3.500 kişi ise yaralandı. 

İsrail, zaten uzun yıllardır sürdürdüğü işgalin şiddetini artırdı. Nihayetinde, insanlık tarihinde eşine az rastlanan türden bir katliama, soykırıma başladı. Bir yıldır devam eden işgal, 2,3 milyon Filistinli için büyük bir insani felakete dönüştü. Her geçen gün artan sayılar dehşet verici; 14.000'den fazlası çocuk olmak üzere 42 bine yakın Filistinli sivil yaşamını yitirdi, yaklaşık 100.000 yaralı ve iki milyondan fazla yerinden edilmiş Filistinli… 

Savaşın başlamasından bir ay sonra UNESCO, 42. Genel Konferansında, "Gazze'deki kültür ve mirasın şu anki yıkımı ve yok edilmesi henüz belirlenmedi, çünkü tüm çabalar artık Gazze'deki insan hayatlarını kurtarmaya yoğunlaştırılıyor." açıklamasında bulunmuştu.

Felaketin izlenmesi

Gazze'deki insani felaketin ölçeği, Filistin tarihinin ve kimliğinin önemli unsurlarının kapsamlı bir şekilde yok edilmesinin kolayca göz ardı edilebileceği anlamına geliyordu. Ancak Nisan 2024'teki Birleşmiş Milletler (BM) Mayın Eylem Servisi tarafından yapılan açıklamaya göre, Gazze'de çatışmadan etkilenen her metrekarede yaklaşık 200 kilogram moloz olduğu tahmin ediliyor. 

Kültürel varlıklar, çatışmanın başlangıcından bu yana İsrail işgal güçlerinin hedefinde. Henüz ekim ayında şiddetlenen saldırılardan bir ay sonra, kasım ayında, kuzey Gazze şehirlerindeki tahribat, 1945'te Almanya’nın Dresden kentinin ABD ve İngiliz kuvvetleri tarafından bombalanmasının yarattığı tahribatı çok aşmıştır. 

Gazze Şeridi'nin, arkeolojik ve tarihi alanlar bakımından zengin, yaklaşık 365 kilometre karelik dar bir kıyı alanı olduğunu ve uluslararası toplumun 1967'den beri işgal edilmiş topraklar olarak kabul ettiğini unutmamalıyız.

Son yüzyılda yapılan araştırmalar, işgalci bir güç olarak İsrail'in, bölgenin geri kalan kültürel ve doğal mirasıyla birlikte uluslararası hukuk uyarınca korumakla yükümlü olduğu Gazze'de en az 130 alan saymıştır. Bu yükümlülükler aşağıdaki sözleşmelerde belirtilmiştir: 

  • Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (1948),
  • Cenevre Sözleşmeleri (1949),
  • Silahlı Çatışma Durumunda Kültürel Varlıkların Korunmasına Dair Lahey Sözleşmesi (1954).

17 Eylül 2024 itibarıyla UNESCO 69 koruma alanında hasar olduğunu doğruladı: 10 dini mekan, 43 tarihi ve sanatsal bina, iki taşınabilir kültürel varlık deposu, altı anıt, bir müze ve yedi arkeolojik alan.

Bombardımanlar nedeniyle hasar gören çok daha fazla alanın ve eserin olduğunu bildiren başka raporlar da mevcut. 

Araştırmacılar, gerek uydu görüntüleri sayesinde gerek tanıkların yorumları ile çalışmalarını destekliyor. 

Enkaza dönen en çarpıcı örneklerden biri, birçok kişi tarafından bölgedeki en eski cami ve dayanıklılığın sembolü olarak kabul edilen Gazze Ulu Camii'dir (Büyük Ömeri Camii). Haçlılar tarafından 1150'de inşa edilen Gazze'deki en eski Hristiyan kilisesi olan Aziz Porphyrius Kilisesi de İsrail hava saldırılarıyla vuruldu.

İsrail kime hesap verecek? 

İsrail UNESCO'nun bir üyesi olmasa da 1954 Lahey Sözleşmesi uyarınca kültürel varlıkları korumakla yükümlüdür. Sözleşmenin 4. maddesinde şunlar belirtilmektedir:

“Yüksek Sözleşmeci Taraflar, kendi topraklarında ve diğer Yüksek Sözleşmeci Tarafların topraklarında bulunan kültürel varlıklara saygı göstermeyi taahhüt ederler; bu varlıkları ve yakın çevresini veya korunması için kullanılan cihazları silahlı çatışma durumunda yıkıma veya hasara maruz bırakma olasılığı olan amaçlar için kullanmaktan ve bu tür varlıklara yönelik herhangi bir düşmanca eylemden kaçınırlar.”

Lahey Sözleşmesi 2024'te 70 yaşına girdi ancak kültürel miras alanları hala dünyanın dört bir yanındaki silahlı çatışmalardan yeterince korunmuyor.

İnsani ve kültürel soykırım

Gazze'nin kültürel mirasının tahribi, devam eden insani krizle iç içedir. Bu bağlantı, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve mahkeme şu ifadelerde bulunmuştur:

“Kültürel mirasa karşı işlenen veya onu etkileyen suçlar, çoğu zaman insan olmanın ne anlama geldiği kavramına değinir ve bazen insanlık tarihinin, yaratıcılığın ve sanatsal yaratımın tüm parçalarını aşındırır.”

Birçok bağımsız rapor ve makale, Gazze'deki tahribatın boyutundan bahsetmeye başladı. Sadece soykırım değil, aynı zamanda kültürel soykırımdan, kent katliamından, ekolojik soykırımdan ve eğitim katliamından da söz ediyorlar.

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te İsrail'i Gazze'deki Filistinlilere ilişkin 1948 Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal etmekle suçlayarak Uluslararası Adalet Divanı'na dava açtı. Güney Afrika'nın iddiasını destekleyen kanıtlar arasında, İsrail'in Filistin halkı üzerinde fiziksel yıkıma yol açmak amacıyla altyapıya saldırması ve bu nedenle, yaklaşık 318 Müslüman ve Hristiyan ibadethanesinin yanı sıra çok sayıda arşiv, kütüphane, müze, üniversite ve arkeolojik alanın harabeye dönmesi de yer alıyor.

Tüm bunlar, Filistin'in mirasını yaratan insanların yok edilmesinin yanı sıra yapılıyor. 

Gazze: Büyük bir askeri hedef

BM'nin Filistin topraklarındaki insan hakları durumuyla ilgili Özel Raportörü Francesca Albanese, 1 Temmuz 2024'te yayınlanan raporunda, İsrail'in Gazze'yi nasıl bütünüyle bir "askeri hedef" haline getirdiğini vurguluyor.

6 Kasım 2023 tarihli uydu görüntüleri, kraterlerin (kırmızı) ve kazılan arkeolojik alanların (sarı) yerini gösteriyor. Forensic Architecture, 2023; Uydu görüntüsü: Planet Labs PBC, 2023

 

İsrail ordusu camileri, okulları, BM tesislerini, üniversiteleri ve hastaneleri keyfi bir şekilde Hamas ile ilişkilendirerek, ayrım gözetmeksizin yok etmesini meşrulaştırıyor. Bu binaları meşru hedefler ilan ederek, sivil ve askeri hedefler arasındaki her türlü ayrımı ortadan kaldırıyor.

İsrail'in Filistin'in kültürel mirasına yönelik saldırıları yeni bir olgu olmasa da, Gazze şehir merkezlerindeki mevcut yıkım benzeri görülmemiş bir durum.

Albanese'ye göre, İsrail uluslararası insancıl hukuk terminolojisini kullanarak niyetini gizlemeye çalışıyor. Bunu yaparken, tüm Filistinli sivillere karşı sistematik olarak ölümcül şiddet kullanılmasını haklı çıkarırken, aynı zamanda Filistin kültürel mirasının ve kimliğinin yaygın bir şekilde yok edilmesini amaçlayan politikalar izliyor.

Raporunda, İsrail rejiminin eylemlerinin soykırım mantığıyla yönlendirildiği, sömürgeleştirme projesinin ayrılmaz bir parçası olan bir mantık olduğu sonucuna varıyor. Nihai amacı, Filistin halkını topraklarından kovmak ve kültür ve tarihlerinin her türlü izini silmek.

  • Kaynak: The Conversation