Namludan Damlayan Mürekkep: Filistin Edebiyatı
Zulme karşı her direnişin muhakkak bir edebi cephesi de vardır. Direniş kendisini en iyi bu şekilde ifade eder, prensiplerini koyar, rotasını çizer ve hedeflerini duyurur.
Filistin şiir ve romanı, direnişin belki de en belirgin dışavurumudur. Özellikle 1948 Nekbesinden sonra Filistin Edebiyatı halkın çığlığı, seslerini en gür şekilde dünyaya duyurma vasıtası olmuştur.
Sadece topraklarını çalmakla kalmayıp aynı zamanda milli kimliklerini de silmeye çalışan işgal hareketine karşı, yazı yazmayı güçlü bir silah olarak kullanan Filistinli edebiyatçılar, kimliklerini düşmanın kalemiyle değil kendi kalemleriyle çizerek direnişe belki de en kalıcı desteği sağlamış oldular.
"Silahlı direniş, olayın dış kabuğu değil bilakis kökü toprağın derinliklerine uzanmış bir fidanın meyvesidir. Eğer özgürlük tüfeğin namlusundan gelecekse, o tüfek de bizzat özgürlüğe olan susamışlıktan gelecektir."
Bu cümlelerle başlar Gassan Kenefani 1948-1966 Arası Filistin Direniş Edebiyatı kitabına. Direniş Edebiyatı terimi burada literatüre girer. O yıllarda işgale karşı yazılan çizilen ne varsa hepsi bu isimle anılır hale gelir.
Her ne kadar Direniş Edebiyatı denince ilk akla gelen “Kenefani” olsa da bu alanda tek başına olmadığı aşikâr. Gelin en önemli Direniş Edebiyatçıları ile tanışalım.
“Vatan İstikbaldir”: Gassan Kenefani
Ben, sevgi sevgi yanan,
Papatyadan kolye takan,
Kalbine ve cümlelere çiçek asan
bir halkın çocuğuyum.
Kimsenin hakkımı gasp etmesine müsaade etmeyeceğim!
Gassan Kenefani, 1936 Nisan’ında Akka şehrinde dünyaya geldi. Daha sonra ailesiyle Yafa’ya taşındı ve ilk öğrenimini oradaki Frères Okulları’nda okudu. 1948 Nekbesi hayatının büyük bir dönüm noktasıydı. Önce Lübnan’a sonra da Halep’e göç etmek zorunda kaldılar. Son olarak Şam’a giderek oraya yerleştiler. Şam Üniversitesinde Arap Dili ve Edebiyatı bölümüne devam etti.
Mezun olduktan sonra 1955’te öğretmenlik yapmak için Kuveyt’e gitmesiyle edebi yolculuğu başlamış oldu. İlk öykü kitabı olan Çalıntı Gömlek’i yayınladı ve bu eserle ilk edebiyat ödülünü aldı. 1960 yılında Beyrut’a geçti ve Hürriyet dergisinde çalışmaya başladı. Aynı zamanda Muharrir gazetesinde haftalık yazıyordu. Edebiyat ve düşünce alanında en aktif olduğu dönem bu yıllardı.
1967 yılında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin kuruluşunda görev aldı ve 1969’da partinin sözcüsü oldu. Aynı zamanda silahlı Filistin direnişinin esas tabanlarından biri olan Hedef dergisini kurdu ve editörlüğünü üstlendi.
Kenefani, İsrail işgalini eleştirirken hep sert ve açık bir dil kullandı. 1970 yılında Avustralyalı gazeteci Richard Carlton’a verdiği röportajda İsrail ile Filistinliler arasındaki barış konuşmalarını tam bir “teslim olma” olarak nitelendirdi ve o konuşmaları kılıç ile boyun arasındaki ilişkiye benzetti. Edebi çalışmalarının yanı sıra çizimler ve çeşitli afişler de yayınladı. Bunlardan bazıları Hedef dergisinin kapağında çıkarken bazıları da içine konuldu.
En önemli romanları içerisinde Hüzünlü Portakallar Yurdu (1963) ve Güneşteki Adamlar (1963) bulunuyor. Filistin Edebiyatı’nın öncüsü olan kitapları 16 dile çevrildi.
8 Temmuz 1972’de İsrail’in, arabasının altına bomba yerleştirmesi sonucu kızı ve kız kardeşi ile birlikte şehit oldu. 30 yıl sonra İsrail eski Başbakanı İzak Rabin’in sözcüsü Eitan Haber tarafından Yediot Aharonot gazetesine verilen bir köşe yazısında, suikastın İsrail tarafından yapıldığı kesinlik kazandı. İsrail başbakanı Golda Meir, Kenefani’nin suikaste uğraması hakkında “Bugün silahlı fikir bayrağını taşıyandan kurtulduk.” demişti.
Filistin Şiirinin Annesi: Fedva Tukan
Yeter bana vatanımda ölmek
Ve oraya gömülmek
Toprağı altında eriyip gitmek
Bir ot olup yeniden bitmek
Memleketimin büyüttüğü bir çocuğun eliyle
Dokunulan bir çiçek olup açmak
Yeter bana vatanımın bağrında durmak
Toprak, ot ve de bir çiçek olarak...
1917 yılında Nablus’ta doğan Fedva Tukan, kızların okula devam etmesine sıcak bakmayan bir aileden geldiği için yalnızca ilkokul okudu. Ancak hiç bitmeyen okuma yazma serüvenine şair abisi İbrahim Tukan sayesinde devam etti. Onun etkisiyle şiir yazmaya yöneldi ve yine onun desteğiyle bu yazdıklarını gazetelerde yayınladı.
Zorluk ve sıkıntı ile dolu bir hayat geçirdi. Önce çok sevdiği abisi İbrahim’i kaybetti, ardından da 1948’de Nekbe’yi yaşadı. Nekbe onu siyaset meydanına girmeye mecbur etti. Yaşadığı tüm bu hüzünlerin izlerini “Zamanla Başbaşa” isimli şiir kitabında görmek mümkün.
Filistin’in kadın milli şairlerinden görülen Tukan, memleketinin dertlerini sırtlanmış; esaret, katliam, göç gibi halkının maruz kaldığı ne kadar felaket varsa hepsini şiirlerinde dile getiren Fedva Tukan’ı Mahmud Derviş “Filistin şiirinin annesi” olarak nitelendirmiştir. Şiir kitaplarının sayısı birden fazladır: Son Beste (2000), Kapalı Kapının Önünde (1967). En meşhur düzyazılarından biri, abisi İbrahim Tukan’ın şiir kitabının giriş kısmına 1946’da yazdığı Abim İbrahim yazısıdır. İtalya’da aldığı Akdeniz Gümüş Zeytin Kültür Ödülü (1978), Kahire’de aldığı Kavafis Uluslararası Şiir Ödülü (1996) ve Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından verilen Kudüs Nişanı başta olmak üzere birçok ödül ve madalya kazanmıştır.
12 Aralık 2003 senesinde Nablus’ta kalp krizinden vefat etmiştir.
“Silahın İki Dostu Vardır: Şiir ve Roman”: İbrahim Nasrallah
Soyu Kudüs’e dayanan Filistinli şair ve romancı İbrahim Nasrallah, 1954 yılında Ürdün’ün başkendi Amman’da dünyaya geldi. Çocukluğunu Ürdün’deki El-Vihdat mülteci kampında geçirdi. 1981’de Yermuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Büyüdüğü mülteci kampını şu satırlarla anlatmaktadır:
Mülteci kampı, insanın içindeki direnişin yansıması, vatanın hatıra ile mezcolmasıdır. Onu anlatmak imkân dahilinde değil. Hani demişti ya Mahmud Derviş bir yazısında “Kamp gülümsediğinde büyük şehirler yüzünü asıyor.”
Edebi mücadelesine seksenlerde başlayan Nasrallah, 1982 yılında ilk şiir kitabı Beyaz Hüzünler’i yayınladı. Ardından da 1986’da ilk romanı Amine’nin Düğünleri’ni piyasaya sürdü. Roman büyük bir ilgi gördü ve birden fazla dile tercüme edildi.
Çağımızın en önemli Arap romancılarından biri olan İbrahim Nasrallah, kendine özgü edebî eserleriyle roman sanatının gelişmesine ve zenginleşmesine katkıda bulunmuş, edebiyatta realizm ve sembolizm akımlarını takip etmiştir. Eserlerinde açıkça görülebileceği üzere Filistin'in sosyal ve siyasi meseleleriyle yoğun bir şekilde ilgilenmiştir. Eleştirmenler tarafından "eşsiz bir edebi fenomen" olarak tanımlanmıştır.
İbrahim Nasrallah’ın 22 romanı ve 15 şiir kitabı vardır. Filistin Komedisi serisi modern Filistin tarihinin yaklaşık 200 yılını kapsamaktadır. Eş-Şerefât külliyatı ise Arap dünyasını siyasi, sosyal ve toplumsal açılardan inceleyen 10 romandan oluşur. En meşhur şiiri ise çok sevdiği vatanı Filistin’e yazdığı “Öldürülmesinden Dakikalar Önce Serçeyle Konuşma” başlıklı şiiridir. Filistinli esirleri serbest bıraktırmak için bir otobüsteki İsrailli yolcuları kaçırma ile başlayıp şehadetleriyle sonuçlanan bir grup gencin hikayesini anlatır.
Sultan el-Üveys Ödülü (1997), Melik Celil’in Lambaları romanı üzerine Uluslararası Arapça Roman Ödülü (2013) ve Said Akl Edebiyat Ödülü (2014) elde ettiği ödül ve nişanlardan sadece bazılarıdır.
Şehitlerimizin cenazelerinde çektiğimiz zılgıtlar, bizi öldürenleredir. Zılgıt çekeriz ki düşman bir an bile bizi yendiğimi düşünmesin. Biz ağlamalarımızı özgür olduktan sonraya sakladık.
Filistin’in Gitarı: Semih el-Kasım
Yürüyorum, başım dimdik
Omuzum dik, duruşum dik
Elimde bir zeytin dalı
Omuzumda da tabutum
Yürüyorum, yürüyorum...
1939 yılında Ürdün’ün Zerka şehrinde Dürzî bir Filistinli ailenin evladı olarak dünyaya gelen Semih el-Kasım çocukluğunu Filistin’de geçirdi. Babasının memleketi olan Rama’da bir Latin okulunda eğitim gördü. Daha sonra Nasıra’daki Terra Santa Koleji’nde öğrenimine devam etti. 1957’de mezun olduktan sonra Rus Felsefe ve Ekonomisi okumak üzere bir seneliğine Sovyetler Birliğine gitti. Eğitim sektöründen siyaset meydanına girdi. Gazeteciliğe atılıp kendini edebiyata adamadan önce Sosyalist Parti’nin üyesiydi.
Şiir, öykü ve tiyatro başta olmak üzere birçok türde 60’tan fazla eser veren Semih el-Kasım’ın çalışmaları Türkçe de dahil olmak üzere pek çok dile çevrildi. Adı direniş edebiyatı ile özdeşleşmiş modern dönem yazarlarının en ünlülerinden biri olan el-Kasım, şiirlerinde Filistin halkının yaşadığı sıkıntılara ve verdiği mücadeleye değindi. Bu şiirleri ile Filistin Direniş Edebiyatı’nın belki de en bilinen ismi Mahmud Derviş’i etkiledi.
Bir müddet el-Ğad (Yarın) dergisinde yazdıktan sonra Uri Avnery tarafından 1966’da kurulan Bu Dünya gazetesinde baş editör olarak çalıştı. Sonra İttihad gazetesiyle yazı hayatına geri döndü. Vefatına kadar Küllü’l-Arab gazetesinin fahri baş editörlüğünü üstlendi.
Sert ve sarsılmaz milli duruşunun verdiği rahatsızlık nedeniyle işgalci İsrail yönetimi tarafından birden fazla tutuklanma ve mecburi ikamete maruz kaldı. Dürzilere zorla dayatılan askerliğe karşı geldi. 50’lerin sonlarına doğru İsrail’in Araplara olan politikalarına karşı çıkmak için Özgür Dürzi Gençler Hareketi’ni kurdu.
Fransızca’ya tercüme edilen seçmelerine Fransa tarafından iki ödül verildi. Abülaziz Suud Derneği’nden al-Babtein ödülü ve Yasir Arafat’tan iki defa verilen Kudüs Kültür Nişanı, aldığı ödüllerden yalnızca birkaçı.
Yazarlar, edebiyatçılar ve eleştirmenler tarafından birçok isimle anıldı. Dr. Rukayye Zeydan kendisini “Filistin’in Gitarı” diye anarken Muhammed Ali Taha ise hakkında “Tartışmasız, şeksiz şüphesiz Araplığın şairi” ifadelerini kullandı.
Semih el-Kasım 2014 yılında yaklaşık 75 yaşında kanserden dolayı hayata gözlerini yumdu.
Aşk ve Direnişin Sesi: Mahmud Derviş
Özgürlük gökten zembille inmez. Kan ve ter ile kazanmamız lazım!
1941 yılında Filistin’in Celil bölgesine bağlı Birve isimli küçük bir köyünde dünyaya geldi. 1948 yılında Lübnan’a göç etmek zorunda kaldılar. Ama o gizli bir şekilde geri dönmeyi başardı. Köyü İsrail tarafından yerle bir edildiği için başka bir şehre yerleşmek zorunda kaldı. İlk öğrenimini Celil’de alan Derviş, ilk şiirlerini de burada yazdı.
Düzenlediği faaliyetler ve karıştığı siyasi olaylar nedeniyle İsrail kendisini birkaç kere tutukladı. 1972’de Moskova’ya gitti. Oradan sonra Kahireye geçti ve sonra da Lübnan’a gidip Filistin Araştırmaları Merkezi başkanlığını yürüttü. Eş-Şu’ûnü’l-Filistîniyye dergisinin baş editörlüğünü yaptı. Beyrut’ta el-Kermel dergisini yayımladı.
1988 yılında Cezayir’de Filistin Bağımsızlık Bildirgesi’ni yayınladı. Aynı yıl Filistin Kurtuluş Örgütü’nün yürütme komisyonu üyeliğine getirildi. Bir müddet Yasir Arafat’ın danışmanlığını yaptı ancak Oslo Anlaşması imzalandıktan sonra FKÖ’den istifa etti.
Filistin direniş edebiyatçılarının en önemlilerinden biri olarak biliniyordu. Bazıları onu “Filistin yarasının şairi” olarak adlandırdı. 30'dan fazla şiir ve düzyazı kitabı çıkardı. Son şiirini 2007 yılında yayınladı. "Sen Artık Başka Birisin" başlığını taşıyan bu şiirde Filistinlilerin o anki savaş durumunu eleştirdi. Eserleri arasında "Dostlarım, Ölmeyin", "Celil’de Kuşlar Ölüyor" ve “Muhasara” da vardır.
Şiirlerinin birçoğu başka dillere çevrilmiş ve "Geçerken Konuşanlar" adlı şiiri nedeniyle İsrail Knesset'inde tartışmalara yol açmıştır. 1969'da Lotus Ödülü, 1981'de Filistin Devrim Kalkanı ve 2004'te Prince Claus Ödülü de dahil olmak üzere birçok onur ve ödül kazandı.
Amerika Birleşik Devletleri'nde geçirdiği kalp ameliyatının ardından 9 Ağustos 2008'de vefat etti ve Ramallah'ta toprağa verildi.