Türk Yayıncılığının Arapça ile Teması Bölgesel Bir Güçtür

Türkiye ve Arap dünyası arasındaki yayıncılık iş birliği, İstanbul Publishing Fellowship Programı ve TEDA Projesi ile artıyor. Türk ve Arap yayıncılar arasındaki kültürel alışveriş, Uluslararası İstanbul Arapça Kitap Fuarı, Arapça Kitap ve Kültür Günleri gibi etkinliklerle güçleniyor. Yazar Ayşenur Bulut, bu birlikteliğin önemini Fokus+ için inceledi.
Ayşenur Bulut
Türk Yayıncılığının Arapça ile Teması Bölgesel Bir Güçtür Ayşenur Bulut.jpeg
19 Mart 2024

Arap Yayıncılığı tüm dünyada büyük bir ilgiyle büyümeye devam ediyor.  Mültecilik, Körfez ülkelerinin dışa açılım politikaları, küresel edebiyatın ilgisinin doğuya kayması gibi etkenlerle bugün Arap yayıncılığının bir genişleme içinde olduğunu söylememiz mümkün.  

Türkiye Arap dünyasını yakından takip eden bir ülke. Sadece ekonomik ve siyasal sebeplerden değil coğrafi ve kültürel nedenlerden dolayı da bu ilginin korunduğunu ifade edebiliriz. Son yıllarda bu ilgiyi karşılıklı bir alışverişe çeviren yayıncılık alanında somut adımlar atılıyor. Bu yazımızda hem Türk kültürünü Arap dünyası ile buluşturan hem de Arap kültürünün Türkiye’de tanınmasını hızlandıran yayıncılık faaliyetlerine genel bir bakış sunacağız.  

İstanbul yayıncılık sektöründe bir dünya markası oluyor  

Uluslararası İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları (Istanbul Publishing Fellowship Program)’nın her yıl İstanbul’da düzenlediği organizasyonlarda onlarca yabancı yayıncı kültür ortaklıklarına imza atıyor ve yeni iş birlikleri sağlıyor. Geçtiğimiz günlerde dokuzuncusu düzenlenen Fellowship sayesinde Türk yayıncılığı uluslararası arenada büyük bir tanınırlık sağlıyor. Onlarca ülkenin katıldığı böylesi büyük bir organizasyona ev sahipliği yapmak bile tek başına Türk yayıncılığının sektörel gücünü gösterir. İlki 2016 yılında gerçekleşen Fellowship’in bu yılki odak ülkesi Meksika idi. Her yıl belirlediği odak ülke projesi ile Fellowship sadece Türk yayıncılığını diğer ülkelerle buluşturmakla kalmayıp ülkelerin Türkiye öncülüğünde birbirleriyle buluşmalarını da sağlıyor.  

Her yayınevinin katılımına açık olan Fellowship buluşmaları sayesinde yurt dışında tanınır olmak için büyük bütçeler ve imtiyazlar gerektiği iddiası da böylece zayıflamış oluyor. Öte yandan Avrupa’da düzenlenen büyük yayıncılık fuarlarının karşılıklı bir alışverişten ziyade daha çok Avrupa kültürünün dışa açılımı olarak iş yaptığı düşünülürse Fellowship’in yayıncılık dünyasındaki bu küresel algıları yıkmayı başardığını da söyleyebiliriz. Sadece Batı’nın radarına giren ya da sadece İngilizce’nin makbul sayıldığı yayıncılık algısı artık kırılmış durumda. Gelinen bu sonuçta Fellowship’in katkılarını da görmek gerekiyor.  

Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Fellowship programına kurulduğu günden bu yana toplamda 90 ülkeden 1570 yayımcı katıldı ve 10 binin üzerinde telif anlaşmalarına imza atıldı. Başta Arap yayımcılar olmak üzere Orta Asya, Güney Asya ve Afrika ülkelerinden de katılımın yoğun olması yayımcılık sektörünün Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaya başladığının da göstergesidir.  

Fellowship’in yanısıra Türkçe yayıncılığın diğer ülkelerce tanınmasında TEDA’nın varlığı da büyük rol oynuyor. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürütülen ve kısa adı “TEDA” olan “Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Dışa Açılımını Destekleme Projesi”; Türk kültür, sanat ve edebiyatıyla ilgili Türkçede veya başka bir dilde yayımlanmış eserlerin, çeviri ve yayım marifetiyle yurt dışında tanıtılmasını sağlamak için yurt dışında veya yurt içinde faaliyet gösteren yayıncılara teşvik veren bir çeviri, yayım ve tanıtım destek programıdır. 2005 yılında başlatılan TEDA Projesi, Türkiye’nin kültürel ve edebi birikimini yabancı okurlara kendi dillerinde okuma olanağı sunan önemli bir zemin. Yayıncı ve yazarların eserlerini diğer ülke dilleriyle buluşturan TEDA büyük bir teşvik unsuru olarak Türkçeyi dünya sıralamasında üst seviyelere taşımak için çalışmalarına devam ediyor.  

Dünyaya açılan kapılar: kitap fuarları 

2023 Aralık ayında sekizincisi düzenlenen ve “Arapça Bizi Birleştirir” temasıyla öne çıkan Uluslararası İstanbul Arapça Kitap Fuarı Türk-Arap yayıncılığı için önemli buluşmalardan bir diğeri. 30 ülkeden 250’yi aşkın yayınevini ağırlayan fuarın düzenleyicilerinden Introtema Başkanı Muhammed Ağırakça sosyal medyadan yaptığı açıklamada TÜYAP kitap fuarında bile bu kadar çok ülkeden katılımcıyla bir araya gelinemediğini belirtti. Türkiye’nin Arap kültür coğrafyasında tanıtımı için bu fuarın büyük bir fırsat olduğunu söyleyen Ağırakça Türk yayıncıların bu fırsatı daha iyi değerlendirmesi gerektiğini ifade etti. 

Bir diğer organizasyon Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen Uluslararası Türkiye Arapça Kitap ve Kültür Günleri de 2024 yılı itibariyle sekizincisini gerçekleştirecek. Yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda yayıncıyı bir araya getiren etkinliği benzerlerinden ayıran özelliği ise aynı zamanda Arapça ve İslami eserler üreten ilim adamlarının buluştuğu bir akademik platform olması. 

Uluslararası Dini Yayıncılar Birliği 2020’de ülkemizde kurulan bir diğer organizasyon. Ankara’da ikinci toplantısını yapan birliğin Hindistan, Malezya, Özbekistan olmak üzere otuzu aşkın üyesi bulunuyor. İslam Dünyası’ndaki dini yayıncılık faaliyetlerini merkeze alan bu organizasyon dünya genelindeki İslami birikimi ilgililerin dikkatine sunacak çalışmalar yapmayı planlıyor. İlk olarak 2021 Eylül ayında Uluslararası Dini Yayıncılar Çalıştayının ilkini düzenleyen kurum Uluslararası Çocuk Yayıncılığı Derneği olarak ayrı bir birim altında da çocuk yayıncılığını takip edecek.  

Ülkemizde Arapça hazırlık eğitimi veren imam hatip liseleri ve Arapça lisans eğitimi veren üniversitelerin varlığı Arapçanın Türkiye’deki gelişimi ve yaygınlaşması için oldukça önemli ve bu sayede iki kültür arasındaki dinamizm sağlanmaya çalışılıyor. Akademide düzenlenen sempozyumlar, yurt dışı öğrenci programları ve yayımcılık dünyasındaki atılımlar Türkiye’nin sadece Ortadoğu’daki değil aslında tüm dünyadaki dil ve kültür merkezli gelişmeleri yakından takip ettiğini gösteriyor.  

Türkiye’nin dışa açılımında ve bölgedeki etkin isimlerden biri olmasında yayıncılık ve dil alanındaki çalışmalarının büyük etkisi bulunuyor. Ancak bu etkiyi sadece bir avuç vizyon sahibi kişi ve kurumun çabalarına borçlu olduğumuz, Türk yayıncı ve yazarların gittikçe büyüyen bu organizasyonlara destek vererek Türkçe’nin uluslararası arenada görünürlüğünü artırmak konusunda daha gayretli olmasının gerektiği de malumdur.