İran Afrika’da Usulca Yayılıyor

İran Afrika’daki siyasi ve askeri hamleleriyle yeni bir güç mü oluşturuyor, yoksa bölgesel istikrarı tehdit mi ediyor? Afrika ülkelerinin tepkisi ve gelecekteki jeopolitik dengelerinin nasıl şekillendiğini gazeteci Mete Sohtaoğlu Fokus+ için kaleme aldı.
Mete Sohtaoğlu
İran-Afrika’da-Usulca-Yayılıyor-.jpg
15 Mart 2024

Afrika'da yaşananlar, Batı'nın küresel düzene dayattığı mali, askeri, savunma, sosyal yapının, kurallarının çöküşüne verilecek en güzel örnek. 

Afrika'daki memnuniyetsizlikten faydalanmaya çalışan ülkelerden biri de İran. 

İran’ın gölge milis güçleri  

Afrika Boynuzu'nun Orta Doğu'ya ve Husi milislerin İran Devrim Muhafızları tarafından eğitildiği Yemen yakınlarındaki Babü'l-Mendeb Boğazı'na yakınlığı İran için önemli. 

İran'a herhangi bir abluka dayatma girişimini kırmak için olanak sağlıyor ve deniz kuvvetlerinin etkinliğini Basra Körfezi ile Arap (Umman) Denizi'nin ötesine yayıyor. 

İran Afrika'nın batısında, özellikle de farklı zamanlarda hükümete karşı savaşan bir Şii ordusunun olduğu Nijerya'da kendisi için kuluçka merkezleri inşa etmeyi de başardı. 

Fas, İran'ın Lübnan merkezli vekil grubu Hizbullah aracılığıyla Cezayir merkezli Batı Sahra ayrılıkçı grubu Polisario Cephesi'ne askeri eğitim ve lojistik destek sağladığına dair "inkâr edilemez kanıtları" öne sürerek 2018'de İran'la bağlarını kesti 

Hizbullah'ın silah ve uyuşturucu kaçakçılığı Gine, Togo, Gine-Bissau ve Sierra Leone gibi diğer Batı Afrika ülkelerine kadar uzanıyor ve militan gruba her yıl 1 milyar dolar kazandıran küresel bir operasyonun parçası. İran aynı zamanda Afrika Boynuzu'nda kıtanın dört bir yanındaki ülkelere uzanan yasadışı silah kaçakçılığı ağı da kurdu. İran, Tigray bölgesi ile yaşadığı iç savaş sırasında Muhacir-6 askeri insansız hava araçlarını da Etiyopya ordusuna satmıştı. 

Afrika’da İran şüphesi  

İran'ın devlet dışı aktörlere yaptığı silah sevkiyatı, Afrika'daki pek çok kişi tarafından şüpheyle karşılanıyor. İran, Afrika topraklarında saldırı planlamak ve en az bir suikast düzenlemekle de suçlanıyor. Etiyopya, 2021'de silah ve patlayıcılara el koyarak Addis Ababa'daki BAE büyükelçiliğine saldırı planlayan 15 kişiyi tutukladı. Yetkililer, ikinci bir grubun Sudan'daki BAE büyükelçiliğine saldırmayı planladığını söylemişti. 

Kasım 2022'de Gana, Senegal ve Tanzanya'daki yetkililer, İslam Devrim Muhafızları Birliği'nin bir kolu olan İran Kudüs Gücü'nün beş şüpheli ajanını, turistlere ve iş adamlarına yönelik saldırılar düzenlemeyi planladıkları iddiasıyla tutukladı. Batılı istihbarat yetkilileri Haziran 2019'da eski Kudüs Gücü Tümgenerali Kasım Süleymani'nin Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Gambiya, Gana, Nijer ve Sudan'da saldırı hücreleri organize ettiğini kayıtlara geçirmişti. 

ABD istihbaratı, Süleymani suikastına misilleme olarak 2020'de ABD'nin Güney Afrika büyükelçisine suikast düzenlemeye yönelik potansiyel bir İran planını açığa çıkardı. Güvenlik güçleri ayrıca 2021'de İsrailli turistlere ve Etiyopya, Gana, Kenya, Senegal ve Tanzanya'daki Yahudi merkezlerine yönelik Kudüs Gücü destekli komplolarını ortaya çıkardı ve 2022'de Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki ABD hedeflerine yönelik saldırıları da engelledi. 

İran, Afrika'daki pek çok hükümet tarafından, siyasal Şii Siyasal İslam'ı ihraç etme çabaları nedeniyle kötü niyetli bir aktör olarak algılanıyor, bu da onları İran'ın güvenilir bir ortak olarak benimseme konusunda isteksiz kılıyor.  

Afrika’da “Şii Kardeşliği” 

İran'da iki farklı Şii akımı mevcut. Rejimin resmi inanışı ve kendisini daha çok Sünni karşıtlığıyla tanımlayan aşırı bir akım. Rejim genellikle dış politika ve diğer meselelerde Pan İslamist bir yaklaşımı savunurken, gulat veya velais olarak da isimlendirilen aşırıcı Şiiler Hz. Ali'nin hakkını gasp ettiklerine inandıkları ilk üç Sünni halifeye yönelik düşmanca tavırlarını gizlemiyorlar. Bu aşırıcı kesim "Molla" otoriteleri tarafından da destekleniyor. 

İran'ın Afrika'da uzun bir süredir dillendirdiği ‘Batı'nın Afrika kaynaklarını sömürmesine karşı koymak için güney ülkelerinin iş birliği kurması' gerektiği yönündeki söylemi Afrika'da özellikle genç kesimler arasında büyük bir yankı uyandırıyor. Bu, Sudan'ın Eylül 2014'te bilhassa halktan gelen talepler doğrultusunda Sudan'daki tüm İran hüseyniyelerini (Şii toplanma yerlerini) kapatma kararını anlaşılır kılıyor. Tahran yönetimi yıllar boyunca Iraklıların, Suriyelilerin, Lübnanlıların, Yemenlilerin başta olmak üzere nüfuz ettiği coğrafyalarda insanların hayatını hüzün ve mateme çevirmeye çalışıyordu şimdi bunu Afrika'ya taşımaya çalışıyor. 

Hz. Hüseyin’in ölüm matemi biter bitmez Hz. Hüseyin’in kırkı başlıyor. Hz. Hüseyin’in kırkı biter bitmez Zehra, ardından Abbas, Zeynep, Kazım, Şabaniye, Seccad ve el-Musevi’nin matemi başlıyor. Bu matem, her yıl Muharrem ayında Aşura matemi adı altında bir seneye yayılıyor. İnsanlar kabirden kabre ve matemden mateme koştururken İran beşinci sınıf bir ekonomi ve sadece kendinin kurnaz bulduğu politikaları ile Afrika'da güçlü bir milis gücü inşa etmeye çalışıyor. 

Uranyum Peşindeki İran’ın Sudan Üssü 

İran, savaşçılarını ve malzemelerini bir savaş alanından diğerine taşıma kapasitesini geliştirmek amacıyla kara, deniz koridorları inşa etmeye çalışıyor. Tahran, Arap (Basra) Körfezi suları ile Hint Okyanusu sularının ötesindeki deniz etkinliği için yeni bir harita çizmeye çalışıyor. Bu stratejinin iki belirleyici ayağı var. Bunlardan ilki, nükleer projesine yönelik uluslararası kuşatmaya/yaptırımlara karşı koymak, diğeri ise yine aynı program için ihtiyaç duyduğu uranyuma ulaşmak. İran, uranyum için Batı Afrika ülkeleriyle ilişkilerde oldukça hevesli. Gine bu ülkelerden biri. 2007'de ülkede uranyum çıkarılmaya başlandı ve Tahran'la arasındaki "ticaret" sadece üç yıl içinde %147 arttı. 

İran yakın zamanda Sudan'ın Kızıldeniz'e bakan kıyı bölgelerinde birkaç kamp ve küçük askeri üs kurdu. İran, geçmişte Hamas'a malzeme tedariki için Eritre ve Sudan üzerinden deniz yolunu kullanıyordu. Kamplar/üsler, Sudan'da yaşayan Hamaslı Filistinliler ile Yemenli Husiler, Lübnanlı Hizbullah ajanları, Iraklı Şii ajanlar ve tabii ki Devrim Muhafızları ajanları ve eğitmenleri tarafından işletiliyor. 

Şu ana kadar bu üslerde uzun menzilli insansız hava araçları bulunuyor gibi görünüyor. Gazze dosyasının uzaması halinde İran, deniz taşımacılığına ve hatta Suudi kıyılarına uzanacak saldırılar için Kızıldeniz'e erişim sağladığını akılda tutmak gerek. İran iç dünyasındaki son gelişmeler, Afrika'ya yapılan vurgunun uzun vadeli bir stratejik yaklaşımın parçası olarak görülebileceğini gösteriyor.  

İran liderliği, eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin sekiz yıllık "Batı yanlısı" yönetimini, ülke üzerinde yıkıcı bir etki yaratan kesin bir başarısızlık olarak görüyor. 2021'de uygulanan bu sebeple uygulanan 'artırılmış' seçim mühendisliği modeli, İslam Cumhuriyeti'nin "Batılı yanlısı" bakış açılarına sahip adayları seçmekten kaçınma konusundaki benzersiz kararlılığını ortaya çıkardı. Bu değişimin amacı, dini lider, İslam Devrim Muhafızları Ordusu ve cumhurbaşkanlığı da dahil olmak üzere rejimin güç merkezi içinde tam bir uyum ve koordinasyon yaratmaktı. Bu tutumun öngörülebilir gelecekte değişeceğine dair hiçbir belirti yok. Bu nedenle Reisi'nin yeni Afrika girişiminin Ahmedinejad'ın karşılaştığı gibi ülke içinde bir zorlukla karşılaşması pek olası değil. Daha da önemlisi jeopolitik gelişmeler Afrika söz konusu olduğunda İran için daha elverişli bir ortam oluşmasını da sağlıyor.  

2005-2013 ile karşılaştırıldığında Amerikan hegemonyası daha büyük zorluklarla karşılaştı ve Tahran'ın uluslararası özgüvenini güçlendirirken ABD baskısından giderek daha fazla kaçma fırsatı verdi. İran Devrim Muhafızları'na bağlı Fars Haber ajansı, Afrika'nın değerli bir altın kaynağı olduğunu vurgulayarak, İran'ın Afrika ülkelerine çeşitli mallar ihraç edip karşılığında altın alarak yaptırımları atlatabileceğini öne sürdü. Makaleye göre bu stratejinin Venezuela ile başarısı kanıtlandı. 

İran aynı zamanda Batı'nın İran'ı ve diğer "revizyonist" devletleri Birleşmiş Milletler gibi kurumlarda siyasi olarak izole etme çabalarını baltalamak için Afrika ülkeleriyle diplomatik bağları güçlendirmeye çalışıyor. Nijerya kıtada lider konumda ve büyüklüğü, ekonomisi ve barışı koruma misyonlarına katılımı nedeniyle İran, uzun bir süredir Afrika'nın BM Güvenlik Konseyi'nde kalıcı bir sandalyesi olması için kampanya yürütüyor. 

İran’ın Hataları Hatalarla Telafi Etme Stratejisi  

Afrika'da diplomatik altyapıdan yoksun Tahran başarısızlığı daha önce Orta Doğu'da kanıtlanan ülkelere mezhepsel sızma hamlelerini bırakıp ve Devrim Muhafızları yoluyla milis güçler kurma bağımlılığını terk etmesi gerekiyor. İran'ın Afrika ile Mart 2022'den Şubat 2023'e kadarki ticaret hacmi, 1,2 milyar doları geçmedi. 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.