Siyonizm Karşıtı Yahudiler
Siyonizm, Yahudiler için Filistin topraklarında Kudüs merkezli bir devlet kurmayı amaçlayan bir ideoloji ve harekettir. Yahudi kutsal metinlerinde Siyon kelimesi Kudüs’ün isimlerinden biri olarak kullanılması dolayısıyla, “Kudüsçülük” anlamına gelir. Köklerini ve ideallerini Yahudiliğin dini doktrinleri ve tarihi tecrübelerinden alsa da bir sosyal akım olarak 19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da ortaya çıkmıştır.
Kendi çıkarlarını Hıristiyan Batı devletlerinin Orta Doğu’ya yönelik emperyal çıkarlarıyla eşleştirmesi veya onların bölgedeki çıkarlarında elverişli enstrüman olarak kullanma umudu vadetmesi sebebiyle gördüğü destek sayesinde kısa bir zamanda yaygınlaşmıştır. 1880’lerden itibaren aliya/yükseliş adı verilen Filistin’e yapılan göç dalgaları sonucunda bölgede belli demografik varlık oluşturabilen Yahudiler, I. Dünya Savaşı’nın hemen ardından Britanya Filistin Mandası çatısı altında ve II. Dünya Savaşı’nın hemen ardından ise İsrail devletinin kurulmasıyla bağımsız bir devlet çatısı altında politik gerçekliğe dönüşmüşlerdir.
Süresi yüz seneden daha az olan bu zaman dilimi içerisinde Siyonizm’i benimseyen Yahudiler olduğu gibi ona karşı çıkanlar da olmuştur. Siyonizm’i benimsemeyen Yahudiler arasında Siyonizm’e sert muhalefet edenler olduğu gibi herhangi bir tepki göstermeyen, sadece mesafe koymakla yetinenler de olmuştur. Bu karşı duruş İsrail devletinin kurulmasıyla daha görünür hale gelmiştir ve günümüzde de devam etmektedir.
Günümüzde İsrail’de ve İsrail dışında yaşayanlar arasında Siyonizm’e ve İsrail devletine dolaylı veya dolaysız karşı çıkan Yahudilerin sayısı azımsanmayacak boyuttadır. Ancak onlar tek topluluk halinde olmayıp farklı argümanlara dayanan ve farklı amaçları hedefleyen gruplara parçalanmış, eleştirilerini bireysel şekilde dile getirdikleri gibi aynı görüşü paylaşanlarla örgütlenmişlerdir. İşaret edilmelidir ki, Siyonizm ideolojisi Yahudileri kendi çatısı altında toplayan bir değere dönüşmediği gibi anti-Siyonizm de onları birleştiren bir değer olarak görülmemelidir.
Siyonizm karşıtı Yahudiler esasen dindar ve seküler şeklinde iki kampa ayrılmaktadır. Her iki kamp, Siyonizm’in Yahudi değerlerle bağdaşmadığını, emperyalist ve kolonyalist mahiyette olduğu yaklaşımını paylaşmakla birlikte, dindarlar kendi tutumlarını desteklemek için Siyonizm ve İsrail aleyhinde teolojik argümanlar ileri sürerken, sekülerler ise İsrail’in bölgedeki insanlık dışı uygulamalarını gerekçe göstermişlerdir.
Bu iki kamp arasındaki yaşam ve dünya görüş farklılığı, onları birlikte hareket etmeye fırsat vermediği gibi aynı kampa ait olanlar da farklı motivasyonlardan beslendikleri için bir araya gelerek ortak hareket etme örneği sergilemiş değillerdir. Binaenaleyh, yaşamın olağan seyri içerisinde bu kamplar arasında karşılıklı geçişin olmayacağı gibi aynı kampa ait olanların da dağınık yapılarını sürdürecekleri tahmin edilebilir.
Siyonizm karşıtı dindar Yahudiler
Siyonizm’in kurucu babalarının dindar olmadığı, hatta aralarından bazılarının ateist oldukları bilinmektedir. Ne var ki bu ideolojinin gelişimi sırasında onlar geniş kitleleri ikna etmek için dini doktrinleri kullanmış, nitekim İsrail devleti kurulması aşamasında ve sonraki süreçte Yahudiliğin temel dini değerleriyle uyumlu görünmeye özen göstermiştir. Ancak bazı dindar cemaatler Siyonizm ideolojisinin Yahudi geleneğine muhalefet ettiğini ve sapkınlık olduğunu ileri sürerek ona karşı gelmiş, İsrail’i meşru bir devlet olarak görmemişlerdir. Dindarların Siyonizm’e karşı olmasının iki temel sebebi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi olarak bahis konusu ideolojinin Talmud’daki “Şaloş ha-Şevuot/Üç Yemin” ilkesiyle çeliştiği, ikincisinin ise Siyonist ideolojinin bidat olduğu ve Yahudi akide esaslarından işine geleni alıp gelmeyeni attığı gösterilmiştir.
“Üç Yemin” düsturuna göre kutsal topraklarda Yahudi devletinin yeniden kurulması bizzat Tanrı’nın müdahalesi ile gerçekleşecektir. O zaman gelinceye kadar Yahudilerin aralarında yaşadıkları milletlere karşı isyan etmemeleri, onlar üzerinde otorite kurmamaları ve kutsal topraklara dönmek için zor kullanmamaları gerekmektedir. Devlet kurmanın zamanı gelince Tanrı, Davut soyundan seçtiği ilahi kurtarıcı Mesih’i gönderecektir ve o zamana kadar Yahudilerin beklemeleri gerekmektedir. Buna muhalefet edip devlet kurmaya girişmek başarısızlığa mahkûm olacağı gibi günah ve isyan addedilmektedir.
Yaklaşık 2 bin senedir geleneksel inanış bu şekildeyken Siyonizm’in ortaya çıkması ilahi iradeyi hiçe saymak, Tanrı’dan rol çalmaktır ve şeytani bir plan olarak Yahudileri kirletmektedir. Binaenaleyh, İsrail devleti pratikte her ne kadar dini değerlerle uyumlu çizgide olsa da Siyonizm’in ürünü olması dolayısıyla temelden gayrimeşrudur. Dindarlara önemli ayrıcalıklar tanınmasına, dini yaşamın devlet eliyle temin edilmesine, ilahi hukukun/Halaka’nın uygulanması için resmi ve gayriresmi kurumlar oluşturulmasına rağmen İsrail “günah ve sapkınlık yuvası” olup Tanrı’ya karşı isyandır ve bu şeytani devletin yıkılması gerekmektedir.
Dindar Yahudiler’e göre Siyonizm
Dindar Yahudiler Siyonizm’in bidat olduğunu, akide esasları üzerinde oynadığını ileri sürmüşlerdir. Bu yaklaşıma göre Siyonist kuramının kurucuları Aydınlanma ve Sanayi Devrimi sonrasındaki Avrupa ortamında Yahudiliğin geleneksel yapısının varlığını sürdürmeyeceğine inanmış ve çağa hitap etmesi amacıyla onu Avrupai değerler doğrultusunda revize etmiş, güncellemişlerdir. Bu sırada Avrupa’da revaçta olan profan düzen esas alındığı için ona uygun olmayan temel dini değerler ihmal edilmiştir. Örneğin, Avrupa’daki milliyetçilik ve ulus devlet düşüncelerinin Yahudilikte karşılığı olarak seçilmişlik ve vaat edilmiş topraklar doktrinlerini eşleştiren Siyonist kuramcılar, akidenin omurgasını teşkil eden Mesih inancını ise karşılığı bulunmadığı için gözden çıkarmışlardır.
Siyonizm yeni oraya çıktığında dindarların tepkisi daha şiddetli ve sayıları kalabalık iken zamanla bu durum Siyonizm’in lehine değişmiştir. Bu cemaatlerden bazısı Siyonizm’e meyletmiş, bazıları ise daha yumuşak tutum benimsemiştir. Bunda İsrail devletinin kurulması ve büyümesinin dini kehanetlerle ilişkilendirilmesi kadar ülkede dindarların pek çok hususta imtiyazlar elde etmesinin de etkisi bulunmaktadır.
Günümüzde anti-Siyonist cemaatler hem İsrail’de hem Avrupa ve Amerika’da yaşamaktadır. Onlar arasında sayıca en kalabalık olanı ve muhalefet eylemlerinin sertliğiyle öne çıkanı Neturey Karta adlı aşırı dinci gruptur ve sayısının 30 bin küsur olduğu ifade edilir. Güçlü ekonomik imkânlara sahip olan Satmar cemaatinin başı çektiği Eda Haredit adlı çatı kuruluşu irili ufaklı birkaç cemaatin bir araya gelmesinden oluşmuştur. Bunlar dışında da Siyonizm’e karşı olan ufak cemaatler ve bireysel muhalifler mevcuttur.
Siyonizm karşıtı seküler Yahudiler
Siyonizm’e karşı çıkan, İsrail devletini eleştiren seküler Yahudiler azımsanmayacak sayıdadır. Dindar cemaatlerden farklı olarak bu kampa ait olanların mobilizasyonu daha yüksektir. Onlar zaman içerisinde parçalandıkları veya kendiliğinden fesholdukları gibi birleşerek yeni isimle faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bunun yanı sıra, eleştirilerinin çeşitliliği ve gelişmelere bağlı olarak sürekli güncellenmesi, grup faaliyetinin yanı sıra bireyselliğin ileri boyutta olması, İsrail’in Filistinlilere şiddet uyguladığı sırada artan eleştiri dalgasının çatışmalar bitince azalması dolayısıyla bu kampta kemikleşmiş yapıların sayısı görece azdır.
Seküler kamptaki Siyonizm karşıtlarının motivasyonu temelde milliyetçi ve hümanist yaklaşım olarak görülebilir. Onlardan bazıları Siyonizm’in oluşum aşamasında söylemlerinin Hıristiyan Siyonistlerle pek çok noktada paralellik arz ettiği dolayısıyla bu harekete mesafeli tutum benimsemişlerdir.
Yine bazıları Filistin topraklarında siyasal varlık oluşturmadan önce bölgede Yahudiliğin dini ve kültürel değerlerinin hâkim kılınması için çalışılması gerektiğini savunduğu dolayısıyla muhalefet motivasyonlarının yöntem farklılığı olduğu anlaşılmaktadır. Bunun ötesinde, onlar İsrail’in uyguladığı baskı ve pervasızca eziyetler dolayısıyla seslerini yükseltmekte, yapılanların uzun vadede riskler oluşturacağını vurgulamakta, İsrail’in yaptıklarının kısa vadede kazanımlar elde etse de bunların kalıcı olmayacağına dikkat çekmektedirler.
Ülkede ve bölgede İsrail’in girdiği çatışmalarda orantısız şiddete başvurması, rakip gördüğünü temel insani gereksinimlerden yoksun bırakma, yaralama ve katletme dahil hiçbir sınır ve hukuk tanımayacak şekilde davranmasına karşı çıkan bu insanlar yüksek hassasiyetle İsrail’i eleştirmekte, sosyal medya üzerinden hızlıca organize olup yaşananlara karşı küresel tepki oluşturmaktadır.
Bu kampa ait öne çıkan gruplar arasında International Jewish Anti Zionist Network, American Council for Judaism, Not in Our Name, Jews Against Racist Zionism, Jewish Voice for Peace, European Jews for a Just Peace, Jews for Justice for Palestinians, Jews Against the Occupation, If Not Now, Guş Şalom vs. pek çok dernek ve çatı kuruluş zikredilebilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.