İsrail ile Hizbullah Arasındaki Gerginlik Daha Geniş Bir Çatışmaya Dönüşür Mü?
Lübnan-İsrail sınırı, birkaç gündür Hizbullah ile İsrail ordusunun karşılıklı saldırılarıyla tehlikeli bir tırmanışa tanık oldu.
Hizbullah, İsrail’in stratejik bölgelerini gelişmiş silahlarla hedef alıp yeni taktikler uygularken, bölgede gerilimin artmasıyla birlikte bu durumun açık bir çatışmaya dönüşeceğine dair korkular artıyor.
İsrail kaynakları, Hizbullah’ın 16 Mayıs’tan bu yana İsrail’in kuzeyi ve işgal altındaki Golan’a yönelik füze atışlarının neredeyse iki katına çıktığını bildirdi.
İsrail ordusu ise Lübnan’ın sınır kasabalarına yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırdı.
Hizbullah, İsrail’in casus balonunu hedef aldı
Hizbullah, İsrail Savunma Bakanlığı’nın geçen hafta Tiberya yakınlarındaki bir hava üssünde çekilmiş fotoğrafları yayımlamasından kısa bir süre sonra, insansız hava araçlarını (İHA) izlemek ve takip etmek için tasarlanmış "Tel Shamayim" casus balonunu hedef aldığını gösteren bir video yayımladı.
İsrail merkezli Yedioth Ahronoth gazetesi, Hizbullah’ın Tiberya yakınlarındaki devasa casus balonu sahasını kamikaze İHA’larla vurduğunu duyurdu.
Söz konusu haberde, balonun ağır hasar gördüğü ve kamikaze İHA’nın, Hava Kuvvetleri’nin "hassas güvenlik bölgesi" olan Golani Kavşağı yakınındaki büyük casus balonu sahasını vurduğu ifade edildi.
İsrail medyasına göre Hizbullah, İsrail ordusunun gelişmiş yeteneklerini kaybedeceği elektronik hedefleri vurmaya çalışıyor.
Haberlerde kamikaze, İHA’ların İsrail’in derinliklerine sızmasının ciddi bir başarısızlık olduğunu, buna ek olarak İsrail ordusunun askeri tesisini vurabilme yeteneğinin de bir başka başarısızlık olduğu vurgulandı.
Casus mekanizmalara ağır darbe
Hizbullah, geçen hafta İsrail’in savunma tesislerine hava saldırısı düzenlendiğini duyurdu.
"S5" füzeleriyle donanmış bir İHA ile düzenlenen, El-Matula'daki İsrail mevzisinin hedef alındığı saldırının ölüm ve yaralanmalara neden olduğunu da bildirdi.
İlginç olan, Tiberya şehrinin batısındaki Ilaniya Askeri Üssü’ne saldırmanın ve hava kuvvetlerinin gözetleme sistemini hedef almanın yanı sıra, Hizbullah’ın işgal altındaki Filistin topraklarında 50 kilometreye kadar derinliklere saldırılar düzenleyerek, Meron üssündeki hava kontrol karargahını vurup teçhizatına zarar vermesidir.
İsrail ordusu, Ilaniya Askeri Üssü’nde büyük hasar meydana geldiğini doğrularken, İsrail medyası da üssün ülkenin kuzeyindeki en gelişmiş ve en pahalı üslerden biri olduğunu bildirdi.
Açık savaş ihtimali yok
Fokus+’a konuşan Lübnanlı askeri uzman ve emekli Tuğgeneral Emin Hoteit, “Hizbullah işgal altındaki Filistin’le Lübnan’ın güney cephesini açtığında ona ikili bir misyon yükledi. Bunlardan ilki Gazze Şeridi’ni desteklemek ve düşmanın direnişini önlemek, ikincisi ise Lübnan’ı koruyacak ve ona yönelik saldırıları engelleyecek tedbirleri almaktır” şeklinde konuştu.
Tuğgeneral Hoteit konuya ilişkin açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:
“Bu nedenle Hizbullah, Gazze Şeridi ile sürekli ve koordineli bir baskı stratejisi izliyor. Bu strateji, düşmanın yararlanacağı sükunetin önünü kesen ve aynı zamanda açık savaşa doğru kaymayı da önleyen kontrollerle yönetiliyor. İsrail, bu cepheyi kapatmaya çalıştı ama başaramadı. Aynı zamanda Hizbullah’ı da açık savaşa çekmeye çalıştı ama bunu da başaramadı. Hizbullah, İsrail’e bir mazeret sunmadı ve ABD de onunla askeri harekata girişme taahhüdünde bulunmadı.”
İsrail’in duygusal ve plansız hareket ettiğini dile getiren Tuğgeneral Hoteit, “Bu da Hizbullah’ı, düşman angajman kurallarından her saptığında dişe diş, göze göz ve karşılıklı etki kuralına uygun olarak benzer şekilde karşılık vermeye sevk ediyor” ifadelerine yer verdi.
Tuğgeneral Hoteit açıklamasında ayrıca şunları söyledi:
“Hizbullah’ın gerilimi tırmandırdığını söyleyemeyiz, aksine savaşa kaymayı önleyen ve düşmanın sükunetten faydalanmasını engelleyen sağlam caydırıcılık formülüne bağlı kalıyor. Hizbullah bu denklemi doğru ve etkili bir şekilde kurmayı başardı. Lübnan’ın güney cephesinde açık bir savaş olasılığı yok, çünkü işler kontrol altında.”
Caydırıcılık denklemi
Tuğgeneral Hoteit, Hizbullah'ın kullandığı yeni silahlar ve benimsediği taktiklere değinip bunun "sürekli baskı politikası" kapsamında gerçekleştiğini söyleyerek, şunları ekledi:
“Çünkü Hizbullah yeni bir şeyden yoksun kaldığında caydırıcılık denkleminde kaybediyor ve her zaman yeni bir şeye sahip olduğunu, bunu gücünün bir parçası olarak gördüğünü düşmana hissettirmesi gerekiyor. Hizbullah’ın elinde iki tür silah ve manevra bulunuyor. Bu, sahayı ateşleyen ve baskı stratejisine hizmet etmek için kademeli tırmanışı istikrara kavuşturan bir tür, onu geciktiren ve zamanı henüz gelmemiş olan ana savaş için bekleyen bir tür.”
Öte yandan, Hizbullah ve Lübnan’daki Filistinli gruplar, 8 Ekim’den bu yana İsrail ordusuyla aralıklı da olsa karşılıklı saldırılar gerçekleştiriyor.
Bu çatışmalar, Hizbullah ve Filistinli gruplardan düzinelerce kişinin yanı sıra 75 Lübnanlı sivilin, bir askerin ve bir İç Güvenlik Kuvvetleri mensubunun öldürülmesine yol açtı.
İsrailli yetkililer ise Hizbullah’ın saldırılarında 24 İsrailli sivil ve askerin öldüğünü söylüyor.
Hizbullah ve Lübnan’daki Filistinli grupların bu saldırıları, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in saldırılarına maruz kalan, çoğu çocuk ve kadın on binlerce Filistinlinin öldüğü ve yaralandığı Gazze Şeridi ile dayanışma çerçevesinde gerçekleşiyor.