Hizbullah ve İsrail Arasında Tırmanan Gerilim: Topyekün Savaş Önlenebilir Mi?  

İsrail'in Lübnan'a yönelik geniş çaplı saldırı planlarını onaylamasının ardından, ABD diplomasisi gerilimi düşürmeye çalışıyor. Hizbullah'ın direnişi sürerken, bölgede yeni bir savaşın patlak vermesi endişeleri yükseliyor.
Hizbullah ve İsrail Arasında Tırmanan Gerilim
28 Haziran 2024

Son haftalarda, Tel Aviv ile Hizbullah arasındaki gerilimin yoğunluğunda büyük bir artışa tanık olundu. Bu ise özellikle İsrail ordusunun bir haftadan uzun bir süre önce Lübnan'a yönelik "geniş çaplı bir saldırı" için operasyonel planları "onayladığını" açıklamasının ardından kapsamlı bir savaşın patlak vermesine ilişkin korkuları artırdı.  

Öte yandan bu durum, birçok ülkenin savaş olasılığı karşı vatandaşlarını Lübnan'da kalmanın tehlikeleri konusunda uyarmasına yol açarken, ABD'nin Hizbullah ve İsrail arasında durumun daha da kötüleşmesini önlemeye yönelik çalışmaları devam ediyor.     

ABD diplomasisi     

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, savaşı önlemek ve İsrail özel kuvvetlerini Hizbullah güçlerinden ayırmak için elçisi Amos Hockstein aracılığıyla diplomasi yürütüyor.   

ABD elçisinin önerdiği çözüm, 2006 yılında İsrail'in Lübnan'a yönelik savaşını sona erdiren 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının değiştirilmiş bir versiyonunu canlandırmak ve uygulamak.    

Ayrıca, ABD ateşkes anlaşmasına varmaya çalışıyor. Bu ateşkes anlaşması göre; İsrail'in Lübnan hava sahasındaki uçuşlarını durdurması karşılığında Lübnan-İsrail sınırında bir tampon bölge kurulacak ve Hizbullah güçlerinin Lübnan ordusuyla değiştirilecek.   

Daha sonra, İsrail ve Lübnan “Mavi Hat” olarak adlandırılan tartışmalı sınır noktaları üzerinde görüşmelere başlayacak. Bu da tartışmalı Ghajar kasabasının Lübnan lehine yeniden birleşmesine sebep olabilir.    

Diplomasi işe yarayacak mı?     

Bu bağlamda, Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu eski Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker, Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü için yazdığı makalede, Hochstein’in girişiminin her iki tarafta da ilgi görmüyor gibi göründüğünü ve yanlış zamanlamanın da problemin bir parçasını oluşturduğunu söylüyor.    

Ayrıca, Schenker, Hizbullah'ın geniş çaplı bir savaş istemediğini, ancak "Gazze'de bir ateşkes anlaşmasına varılana kadar İsrail'e karşı direniş kampanyasını sürdürmek zorunda olduğunu" da ekleyerek, Amerikan diplomasisinin eninde sonunda bir anlaşmaya varması mümkün olduğunu, bu tür bir düzenlemenin de muhtemelen kısa ömürlü olacağını ifade etti.   

Bununla birlikte, anlaşmanın İsrail ordusuna yeni bir savaşa başlamadan önce ihtiyaç duyduğu soluğu aldıracağını ve karşılığında daha fazla Lübnan toprağının kurtarılmasını sağlayarak Hizbullah'a görünürde bir zafer sağlayacağını da belirtti.   

Gazze'deki savaşın sona ermesi Hizbullah'ın yarattığı tehdidin azaldığı anlamına gelmiyor. İsrail ile Hizbullah arasında büyük çaplı bir savaş şimdilik ertelenmiş olsa da bu savaşın patlak vermesi sonunda kaçınılmaz olabilir.    

Lübnan tarafı hedefine ulaştı   

Eski Tuğgeneral ve Askeri Uzman Emin Hatit, "Güney Lübnan'daki cephe, Gazze cephesini desteklemek ve üzerindeki baskıyı hafifletmek için açıldı. Bu cephe Gazze Şeridi’ndeki birçok İsrail noktasını vurarak hedefini gerçekleştirdi” dedi.    

Ayrıca Hatit konuya ilişkin açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;   

"İsrail defalarca Lübnan cephesini kapatmaya çalıştı. Ancak bunu başaramayınca Hizbullah'ın çatışmayı sürdürmesini ve İsrail'in baskılara boyun eğmesini engellemek için geniş çaplı bir savaş tehdidinde bulundu ama bunu gerçekleştiremedi. Hizbullah'ın tutumu iki temel üzerine kurulu: Biri, İsrail'in tehditlerini reddedip çatışmayı sürdürmek, diğeri sonuçları ne olursa olsun geniş çaplı bir savaşa hazırlanmak.” 

Hatit, son haftalarda yaşanan gerginlik ve açıklamalarla psikolojik savaş yürütüldüğünü belirterek, “gerginliğin giderildiğini dolayısıyla da Lübnan'da başka bir savaşın olmayacağını" öngörüyor.   

Ateşkese giden yol    

Hatit’e göre bir savaşı kesin bir zaferle sonuçlandırmak için üç koşul yerine getirilmeli. Bu koşullar ise; savaş meydanında bir başarı elde etmek için askeri güce sahip olmak, iç cepheyi savunacak ve rakibin tepkisini kontrol altına alacak kuvvete sahip olmak ve son olarak en uygun zamanda saldırıda bulunarak savaşı bitirmek.   

Yine Hatit’e göre, İsrail tüm bu koşullara sahip değil. Bu nedenle İsrail böyle bir savaşa girişemez. Giriştiği taktirde ise bu toplu intihar demek olur.   

Öte yandan, Ürdünlü askeri strateji uzmanı emekli Tümgeneral Fayez ed-Duveyri, X platformunda tweetinde “askeri operasyon gerçekleştirme ihtiyacıyla ilgili kuzey cephesindeki komutanlıktan gelen tüm siyasi ve askeri açıklamalar tehdidin ötesine geçmiyor. Liderler bu operasyonu gerçekleştirmek istese de siyasi, ekonomik ve askeri koşullar buna izin vermiyor. Ordu, daha önceki savaşlarda alışık olmadığı kadar büyük insani ve maddi kayıplar verdiği Gazze'de dokuz ay süren çatışmanın ardından bitkin durumda ve hiçbir askeri sonuç alamadı” açıklamasında bulundu.    

Ayrıca, Hizbullah'a karşı genişletilmiş bir savaşın çocuk oyuncağı olmayacağını ve İsrail ordusunun Hizbullah'ın askeri yeteneklerinin Filistin birliklerinin gücünü aştığı" bilgisine sahip olduğunu belirtti. Aynı zamanda, Hizbullah'ın kuşatma altında olmadığını, etkin bir stratejik derinliğe sahip olduğunu ve yüksek nitelikli savaş verimliliği ile öne çıktığını da sözlerine ekledi.    

"Bütün bunlar genişletilmiş bir savaşın gerçekleşmesini ortadan kaldırmıyor, ancak gerçekleşme ihtimalinin zayıf olduğu anlamına geliyor" cümleleriyle de mesajını bitirdi.    

8 Ekim'den bu yana, başta Hizbullah olmak üzere Lübnan'daki Lübnanlı ve Filistinli gruplar, Gazze Şeridi'yle dayanışma içinde İsrail ordusuna saldırılar düzenliyor.  Bu saldırılar, çoğu Lübnan tarafından olmak üzere giderek artan karşılıklı kayıplara neden oluyor ve yükselen siyasi gerilimi besliyor.