İsrail'in Batı Şeria'daki Yaz Kampları Operasyonu Devam Ediyor

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyinde Cenin, Tulkarem ve Tubas'ta büyük ölçekli bir askeri operasyon başlattı. "Yaz Kampları Operasyonu" olarak adlandırılan bu operasyon, 2002'den bu yana en kapsamlısı olarak değerlendiriliyor.
İsrail'in Batı Şeria'daki Yaz Kampları Operasyonu Devam Ediyor
5 Eylül 2024

İsrail işgal ordusu çarşamba günü şafak vakti, Cenin, Tulkarem ve Tubas’ın da aralarında bulunduğu Batı Şeria’nın kuzeyindeki şehirler ve mülteci kamplarında büyük ölçekli bir askeri operasyon olan Yaz Kampları Operasyonu’nu başlattığını duyurdu.  

Hala devam eden bu kapsamlı operasyon, İsrail işgal ordusunun 2002’de düzenlediği Savunma Kalkanı Operasyonu'ndan bu yana en büyüğü olarak kabul ediliyor.  

İsrail merkezli Kanal 14’te yer alan habere göre; ordu operasyonun süresini açıklamasa da, Batı Şeria’daki askeri operasyonun planlanandan daha uzun bir süre için uzatıldığını duyurdu.  

Ayrıca İsrail işgal ordusu ve İç İstihbarat Servisi Şin Bet tarafından yapılan ortak açıklamada, geniş çaplı operasyonun “aranan kişileri tutuklamayı ve Batı Şeria’nın kuzeyinde, Tulkarm yakınlarındaki Cenin ve Nur Şems Mülteci Kamplarındaki altyapıyı yok etmeyi amaçladığı” belirtildi.  

Açıklamada ayrıca, “Aynı zamanda Tubas’ın güneyindeki El Fara Mülteci Kampı’nda da büyük bir operasyon gerçekleştiriliyor” denildi.  

Yaz Kampları Operasyonu  

İsrail merkezli Yedioth Ahronoth gazetesine ait Ynet haber sitesine göre; kapsamlı askeri operasyonda ordu, militanların kamplara ulaşmasını engellemek için kampların yanındaki birçok hastaneyi kuşattı ve ziyaretçilerin buralara girişini kontrol etmeye başladı.  

Haberde, Şin Bet ve Musta’rab (Arapça konuşan veya kültürel anlamda Araplaşan Yahudiler) birliklerinin ordunun yanında yer aldığı bu operasyonda helikopterler ve savaş uçaklarının yoğun olarak kullanıldığı bilgisi de verildi.  

Filistin resmi haber ajansı WAFA’da yer alan bir haberde ise, İsrail’in Batı Şeria’nın kuzeyinde yedinci gününde de devam eden askeri operasyonu sonucu Cenin’de 18, Tulkarm’da 5 ve Tubas’ta 4 olmak üzere 30 Filistinlinin şehit olduğu, ayrıca bu bölgelerdeki altyapı ve özel mülklerin tahrip olduğu bilgisi verildi.  

Böylece Gazze Şeridi’nde savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana İsrail’in saldırıları sonucu Batı Şeria’da hayatını kaybedenlerin sayısı 682’ye yükseldi.  

Resmi Filistin kurumlarına göre, İsrail işgal ordusunun operasyonları genişletmesi ve Batı Şeria’daki yerleşimcilerin düzenlediği saldırıların tırmanması da 5 bin 600’den fazla Filistinlinin yaralanmasına ve 10 bin 400’den fazlasının da tutuklanmasına yol açtı.  

Filistin ulusal birliğinin sona erdirilmesi  

Filistinli araştırmacı ve İsrail meseleleri konusunda uzman olan Salah el-Awawda, konuya ilişkin Fokus Plus’a yaptığı açıklamada, “Mevcut askeri operasyon önceki operasyonlara göre daha büyük. Bu da İsrail’in daha önceki operasyonlarının başarısızlıkla sonuçlanmasından kaynaklanıyor” dedi.  

Ayrıca Awawda, İsrail’in son yıllarda Batı Şeria’ya yönelik operasyonlarının boyutunun, Batı Şeria’nın kuzeyinden başlayarak Batı Şeria’nın tamamına doğru giderek arttığını söyledi.  

İsrail’in, “zorla elde edilemeyenin daha büyük güçle elde edilebileceği” ilkesinden hareketle, daha büyük hedeflere ulaşmak için saldırılarını her zaman artırmaya çalıştığına vurgu yapan Awawda, şu ifadelerle açıklamasını sürdürdü;  

“Ancak buna rağmen elde edilen sonuç, İsrail’in tüm eylemlerine ve işlediği tüm suçlara rağmen direnişin tırmanması ve Filistinlilerin direnme kararlılığının artması oldu.”  

Filistinli araştırmacı, İsrail’in Batı Şeria’ya yönelik işgalinin, Aksa Tufanı Operasyonu’ndan önce de, İsrail’in Yahudileştirme operasyonları, topraklara el koyma, evlerin yıkımı, çiftçilere ve ağaçlarına yönelik saldırıların yanı sıra Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı Yahudileştirilme yoluyla uzun süredir devam ettiğine vurgu yaptı.  

Şu anda Oslo Anlaşmalarının imzalandığı dönemden farklı bir faşist düşmanla karşı karşıya olduklarını söyleyen Awawda, açıklamasına şu ifadelerle devam etti;  

“Ben Gurion’un gördüğü gibi Tel Aviv, Hayfa ve Yafa’yı değil, Ramallah, El Halil, Nablus ve Kudüs’ü İsrail toprağı olarak gören aşırılıkçı ve faşist bir dini eğilimli sağ partiler var.”  

Awawda, mevcut çatışmanın biçimini belirleyen şeyin İsrail’in faşizmi olduğunu da vurguladı.  

Müzakereler başarısız oldu  

Awawda, Batı Şeria’nın kuzeyindeki askeri operasyonun, Aksa Tufanı ile Lübnan ve Yemen ile yaşanan gerginlikler gibi bölgedeki olayların tırmanması ışığında gerçekleştiğini belirtti.  

İsrail’in Batı Şeria’da geniş bir cephe açmaktan kaçınmaya çalıştığını söyleyen Awawda, “Ancak İsrail’in saldırılarının artması Filistinli direnişçilerin de kararlılığını artırıyor ve bu nedenle İsrail’in girişimleri başarısızlıkla sonuçlanacak” diye konuştu.  

Filistin Yönetimi’nden bazı liderlerin Batı Şeria’da sakin kalmanın saldırıları önleyeceğine inandığını söyleyen Awawda, “Fakat bu düşünce yanlıştır” dedi.  

İsrail’in Filistinlileri yerinden etmeyi amaçlayan bir ideolojiye dayalı olarak gerilimi tırmandırmaya devam ettiğini belirten Awawde, “Direniş, Filistin meselesini küresel olarak ön plana çıkarmanın tek yoludur” diye konuştu.  

Arapların İsraille işbirliği yapması ışığında barış müzakerelerinin başarısızlığının kanıtlandığını, bu nedenle Filistinlilerin direnişten başka seçeneği olmadığını vurgulayan Awawde, “Direniş, özgürlük ve bağımsızlığa ulaşma ve Filistinlilerin haklarını güvence altına almanın tek yolu olmaya devam ediyor” dedi.  

Kamplar direnişin merkezi  

Yazar ve siyasi analist Abdurrahman Malalha da, İsrail’in terörü ortadan kaldırma bahanesiyle Batı Şeria’da büyük bir askeri operasyon başlattığını söyledi.  

Fokus Plus’a açıklama yapan Malalha, “İsrail, Batı Şeria’nın İran ya da Hizbullah ile bir çatışma durumunda savaşı etkileyebilecek bir cephe oluşturduğunu iddia ediyor. Bu nedenle kapsamlı bir bölgesel savaşa girmeden önce Batı Şeria’daki ulusal birliğe son vermeyi amaçlıyor” diye konuştu.  

Ayrıca Malalha, askeri operasyonun, silahlı direniş hücrelerinin yer aldığı Batı Şeria’daki kampları hedef aldığını söyleyerek, “Bu nedenle İsrail, 2002’de Cenin’de yaptığı gibi, onları yok etmeye ve bu ulusal birliği ortadan kaldırmaya çalışıyor” dedi.  

Ulusal birliğin İsrail’in hesaplarına karşı tehdit oluşturduğunu vurgulayan Malalha, Tel Aviv’in stratejilerini karıştırarak onları durdurmaya ve bu birliği sonlandırmaya çalışacağını dile getirdi.  

Siyasi araştırmacı, Batı Şeria’daki Filistin direnişinin gösterdiği performansın, özellikle de gizli bireysel çalışmaların bir miktar ileri düzeyde olduğunu vurguladı.  

Malalha, “Son günlerdeki geniş çaplı operasyonların da gösterdiği gibi, bu karmaşık güvenlik bölgesindeki gizlilik, başarının sırrıdır” dedi.  

Siyasi analist, İsrail işgal ordusunun gerçekleştirdiği operasyonların devam edeceğini ve özellikle iki devletli çözüm müzakerelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yakın zamanda daha fazlasını göreceğimizi ve Batı Şeria’da ölümcül bir tırmanışın yaşanacağını da sözlerine ekledi.  

Öte yandan, Hamas’ın askeri kanadı El Kassam Tugayları tarafından 2 Eylül’de yapılan açıklamada, Batı Şeria’nın güneyindeki El Halil kenti yakınlarında bulunan Gush Etzion ve Carmei Tzur yerleşim birimlerine düzenlenen operasyonların tüm sorumluluğu üstlenildi.