Ürdün’de İran Destekli Silah Sevkiyatı Engellendi: Şimdi Ne Olacak?
İran’dan Batı Şeria’ya yapılan silah sevkiyatı girişimini engellediğini duyuran Ürdün, olay sonrası gelebilecek tepkileri kontrol altına almaya çalışıyor. Öte yandan Ürdünlü yetkililer, ülkede resmi olarak tanınan Ürdün Müslüman Kardeşleri Teşkilatı’nın liderlerini çağırarak soruşturma süreci hakkında bilgi verdi.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı’ndan bazı kimselerin girişimiyle İran’dan Batı Şeria’ya kaçak yollardan yapılması planlanan silah sevkiyatını engelleyen Ürdün hükümeti, teşkilat ile gerilimin yükselmesini istemiyor. Ürdünlü yetkililer ise soruşturma hakkında Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nı bilgilendirirken, teşkilata yakın kaynaklar, söz konusu sevkiyat girişiminin teşkilatın “Ürdün güvenliği hakkındaki hassas tutumunu” yansıtmayan yanlış ve ferdi bir girişim olduğunu ifade etti.
Reuters haber ajansının Ürdünlü yetkilerden edindiği bilgiye göre; Ürdün, İran’dan kendi topraklarına yapılan silah kaçırma girişimini engelledi. İddiaya göre ise İran silahları, Ürdün hükümeti muhaliflerinin ülkedeki “sabotaj faaliyetlerine” yardımcı olmak için gönderilmişti.
Hamas, “sabotaj” iddialarını yalanladı
Hamas, Ürdün’deki “sabotaj” faaliyetleri ile ilişkisine dair medyaya sızdırılan haberleri yalanladı. Yaptığı resmi açıklamada ise, söz konusu haberleri esefle kınadığını belirtti.
Öte yandan, hiçbir ülkenin içişlerine karışmadığını belirten Hamas, politikasının “acımasız Siyonist işgale karşı mücadele” ile sınırlı olduğunu vurguladı.
Ürdün Makamları, Müslüman Kardeşler’e hangi bilgileri verdi?
Reuters haber ajansına konuşan kaynaklara göre, Suriye'deki İran destekli milisler tarafından Ürdün'deki Müslüman Kardeşler hareketine gönderilen silahlar, Filistinli direniş grubu Hamas'ın askeri kanadıyla bağlantılı bir hücre aracılığıyla ulaştırıldı. Silahların bulunduğu depo, mart ayı sonunda Ürdünlü bazı şahısların tutuklanması ile açığa çıktı. Hamas ise konuya ilişkin tüm iddiaları reddetti.
Söz konusu ‘komplo girişimleri’ ve ‘tutuklamalar’, Amerika’nın desteklediği İsrail’in Gazze’ye yönelik sürdürdüğü savaş nedeniyle Orta Doğu’da gerilimin arttığı bir dönemde gerçekleşti.
Ayrıca Ürdünlü kaynaklar, güvenlik konularına ilişkin meseleler hakkında detay vermeyi ve planlandığı iddia edilen eylemlerin ne olduğunu açıklamayı reddetti.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı’ndan edinilen bilgiye göre, mart ayında teşkilatın bazı üyeleri silahlar ile birlikte yakalandı. Tutuklanan şahısların giriştiği bu faaliyetin teşkilat tarafından onaylanmadığını belirten kaynak, silahların Ürdün’de planlanan bir komplo için değil, Batı Şeria’ya geçirilmesi için kaçırıldığını tahmin ettiğini belirtti.
Söz konusu kaynak, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Müslüman Kardeşler ile Ürdün makamları bir diyalog içinde. Eğer bazı hatalar olmuş ise Ürdünlü yetkililer bunun Müslüman Kardeşler Teşkilatı’ndan değil, sınırlı bazı şahıslardan kaynaklandığını bilir.”
Teşkilattan başka bir kaynak ise yaptığı açıklamada; tutuklanan şahısların, Hamas lideri Salih Aruri tarafından eğitildiğini belirtti. Ayrıca, Salih Aruri’nin, Batı Şeria’daki direniş grupları tarafından düzenlenen operasyonların beyni olarak nitelendiğini ifade etti.
Öte yandan, Salih Aruri, bu yılın ocak ayı başında Lübnan'ın güneyinde bulunan ofisinde işgalci İsrail tarafından insansız hava aracıyla suikasta uğramıştı.
Aruri ve Batı Şeria’nın silahlandırılması
Salih el-Aruri'nin, El Halil kenti başta olmak üzere Batı Şeria'nın güneyinde Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları’na bağlı birçok hücrenin oluşumuna katkıda bulunduğu biliniyor. Bu katkısı sebebiyle işgalci devleti İsrail tarafından 15 yıl hapis cezasına çarptırılan Aruri, 2010 yılında serbest kalmasının ardından Filistin dışına sürülmüştü.
Aruri’nin ismi, Haziran 2014'te El-Halil'de üç yerleşimcinin kaçırılması olayında da ön plana çıkmıştı. Salih Aruri, aynı senenin Ağustos ayında yaptığı açıklama ile operasyonu Kassam Tugayları adına düzenlediklerini ve yerleşimcileri, İsrail hapishanelerindeki Filistinli esirlerle takas etmek için kaçırdıklarını belirtmişti.
Ayrıca, İsrail, Salih Aruri’yi Batı Şeria’daki grupları silahlandırmakla suçlayarak yerleşimcilere yönelik operasyonlardan sorumlu tutuyor. Söz konusu operasyonların çoğu Hamas üyeleri tarafından planlanıp uygulansa da Hamas, operasyon failleri için finansman sağladığını doğrudan duyurmuyor. Batı Şeria’da Arinü’l-Usud ismiyle tanınan direniş örgütünün de Hamas tarafından doğrudan desteklendiğine dair bir açıklama yapılmış değil.
İsrail elindeki esirlerin hakları ve hukuki süreçleri ile ilgili uzmanlık yapan ve kendisi de eski bir mahkum olan Fuad Hafiş, konuya ilişkin şu ifadelere yer verdi:
“Aruri'nin serbest bırakılmasından sonra Batı Şeria'da tutuklananların çoğu Aruri ile bağlantısı olmakla suçlanıyordu.”
Hafiş ayrıca, işgalci İsrail’in operasyonları ve Filistin Yönetimi’nin emniyet koordinasyonu nedeniyle “harabe” olarak nitelenen Batı Şeria’da, Aruri’nin birkaç yıl içinde direniş hareketlerini canlandırdığını ifade etti.
İsrail, İran’dan silah kaçırılmasını engelledi
Mart ayının sonlarında, İsrail ordusu, Batı Şeria’daki eylemcilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırılarda kullanmak üzere İran tarafından gönderildiği iddia edilen silahların, İç İstihbarat Servisi Şin-Bet tarafından engellendiğini duyurdu.
Aynı zamanda Şin-Bet, Lübnan’daki bir mülteci kampında yaşayan, üst düzey Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi El-Fetih yetkilisi Münir Makdah’ı, Batı Şeria’daki eylemcileri İsrail’e saldırmak için eğitmekle ve İran silahlarının kaçırılması planına ortaklık etmekle suçladı.
Ürdün’ün tutumunun önemi
Gazze’de süren savaşın Ürdün sakinlerinin %70’inden fazlasını oluşturan Filistin halkı üzerindeki insani ve ekonomik etkileri, Ürdün hükümetinin İsrail’e karşı alacağı tutumun önemini artırıyor. Ürdün’deki Filistinliler, hükümetin İsrail ile ticari ilişkileri kesmesini ve İsrail’in Gazze savaşındaki tutumu sebebiyle Vadi Arabe Barış Anlaşması’nın askıya alınmasını talep ediyor.
Ürdün hükümeti, siyasi arenada ses getiren ve üyelerinin Amman’daki İsrail Büyükelçiliği önünde düzenli olarak protesto organize ettiği Müslüman Kardeşler Cemaati ile gerilimi yükseltmemek için, ele geçirilen kaçak silahlara ilişkin dosyayı kapatmayı tercih etti.
Ayrıca, gözlemciler, 2011’de patlak veren Arap Baharı sonrasında bölgedeki Arap rejimlerinin, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’na yönelik baskılarına kıyasla Ürdün’ün, silah sevkiyatı krizini gayet yumuşak bir tavır ile ele aldığını belirtiyor.