İsrail, Hizbullah’ın Çağrı Cihazlarını Nasıl Patlattı?
İsrail ile Hizbullah arasındaki savaş kızışırken, benzeri görülmemiş bir saldırı gerçekleşti. Hizbullah üyelerinin kullandığı çağrı cihazları eş zamanlı şekilde patladı. Lübnan genelinde yüzlerce kişi hastanelere başvurdu. Saldırının faili olarak İsrail gösterilirken, sadece mesaj almaya yarayan ve internet bağlantısı bile olmayan cihazların aynı anda nasıl patlatıldığı merak ediliyor.
Bununla birlikte, Hizbullah, saldırıdan İsrail'i sorumlu tuttu. İsrail ise sessizliğini korumakla yetiniyor.
Saldırının nasıl gerçekleştiğine yönelik çeşitli argümanlar sosyal medyada büyük ilgi çekti. Peki, çağrı cihazları, yazılımsal mı yoksa donanımsal bir sızıntının sonucunda patladı?
Siyaset bilimcilerden, siber güvenlik ve teknoloji uzmanlarından ve askeri analistlerden farklı yorumlar gelmeye devam ediyor.
Saldırı sırasında ne oldu?
BBC’nin aktardığı bilgilere göre, Beyrut ve birçok kentte meydana gelen saldırılara tanıklık edenler, önce insanların ceplerinden duman çıktığını ardından ise cihazların havai fişek ve silah sesine benzeyen bir sesle patladığını söylüyor.
Reuters haber ajansı, ilk patlamalardan yaklaşık bir saat sonra bile patlamaların devam ettiğini aktardı.
Kısa bir süre sonra yüzlerce yaralı hastanelere koştu.
Çağrı cihazları nasıl patladı?
Saldırının nasıl gerçekleştiğine ilişkin uzmanlar farklı yorumlarda bulundu. Bazı isimler, saldırıyı gerçekleştirenlerin, çağrı cihazlarındaki pillerin aşırı ısınmasına yol açarak cihazları patlattığını düşünüyor. Bu, daha önce görülmemiş bir eylem olarak nitelendiriliyor. Ancak birçok uzman, patlama görüntülerini inceleyerek pillerin aşırı ısınmasıyla alakalı olmadığı fikrinde. Uzmanlar, çağrı cihazlarının üretim veya nakliye sırasında saldırganların eline geçerek patlamaya yol açabilecek şekilde değiştirildiğini öne sürdü.
Uzmanlar, siber saldırıdan ziyade bir istihbarat operasyonu üzerinde duruyor. Sky News Arabia’nın özel kaynaklara dayandırdığı haberine göre, çağrı cihazları Hizbullah üyelerinden önce İsrailli casusların eline geçti. İsrailli casuslar, Tayvan'daki bir fabrikada monte aşamasında çağrı cihazlarına 2 ons (56,7 gram) PETN (pentaeritritol tetranitrat) adlı patlayıcı yerleştirdi.
İsrail, çağrı cihazlarına nasıl erişti?
Kaynaklar, İsrail istihbaratı Mossad’ın "cihazların pillerine, pillerin sıcaklığını artırarak patlatılan yüksek patlayıcı madde pentaeritritol tetranitrat (PETN) yerleştirdiğini" ileri sürdü.
Hizbullah'a yakın bir kaynak, Agence France-Presse'e patlamalarda kullanılan çağrı cihazlarının, Hizbullah’ın yakın zamanda ithal ettiği ve ihracatçıda ele geçirilmiş gibi görünen 1.000 cihazlık bir sevkiyatın parçası olduğunu söyledi.
“Tedarik zinciri saldırıları” olarak da tanımlanabilen bu saldırılar, siber güvenlik dünyasında giderek artan bir endişe kaynağı haline geldi. Son zamanlarda hackerların (bilgisayar korsanları) ürünler geliştirilirken erişim sağlamasıyla birçok önemli olay yaşandı. Ancak şimdiye kadarki saldırılar genellikle yazılımla sınırlıydı. ‘Donanımsal’ tedarik zinciri saldırıları, cihaza el atmayı gerektirdiği için çok daha nadirdir.
Saldırıyı Mossad mı yaptı?
Şimdiye kadar kimse sorumluluğu üstlenmedi ancak Lübnan başbakanı ve Hizbullah İsrail'i suçladı. Lübnan Başbakanı Necip Mikati, patlamaların "Lübnan egemenliğinin ciddi bir ihlali ve her bakımdan bir suç" olduğunu söyledi.
Reuters, ülkedeki bir güvenlik kaynağının saldırının arkasında İsrail istihbarat teşkilatı Mossad olduğunu iddia ettiğini bildirdi.
ABD ve İsrailli bazı yetkililer ise Axios'a verdikleri demeçte, patlamaların başlangıçta Hizbullah'a karşı "topyekün" bir saldırının açılış hamlesi olarak planlandığını söyledi. Ancak son günlerde İsrail, Hizbullah'ın plandan haberdar olduğunu düşünerek planlanandan daha erken patlattı.
Hizbullah neden çağrı cihazı kullanıyor?
Hizbullah, İsrail'in konum takibine takılmamak için düşük teknolojili bir iletişim aracı olan çağrı cihazlarını tercih ediyordu. Çağrı cihazı, alfanümerik veya sesli mesajları alıp görüntüleyen kablosuz bir telekomünikasyon cihazıdır.
Cep telefonları uzun zamandır çok savunmasız oldukları için tercih edilmiyordu. İsrail'in 1996 yılında Hamas’ın baş bombacısı ve Filistinli komutan Yahya Abdullatif Ayyaş'ı telefonu elindeyken öldürmesi, cep telefonlarının güvenilir olmadığını gösterdi.
Öte yandan, bir Hizbullah üyesi AP haber ajansına verdiği demeçte, çağrı cihazlarının daha önce kullanmadıkları yeni bir marka olduğunu söyledi. Lübnanlı bir güvenlik görevlisi Reuters haber ajansına yaklaşık beş ay önce ülkeye yaklaşık 5 bin çağrı cihazı getirildiğini ekledi.
Patlayan çağrı cihazlarının parçalarında görülen etiketler, Rugged Pager AR-924 adlı bir çağrı cihazı modeline işaret ediyor. Ancak Tayvanlı üretici Gold Apollo patlamalarla herhangi bir ilgisi olduğunu reddetti. Kurucusu Hsu Ching-Kuang, şirketin cihazları üretmek ve şirket adını kullanmak için Avrupa merkezli bir şirketle bir anlaşma imzaladığını söyledi.
Siber güvenlik uzmanı Qaddoura: En olası senaryo cihazların ithal edilmeden önce manipüle edilmesi
Teknoloji ve siber güvenlik uzmanı Ayman Qaddoura, Fokus+’a yaptığı açıklamada çağrı cihazlarıyla ilgili şu bilgiyi verdi:
“Olayın detaylarını anlamak için, öncelikle çağrı cihazlarının (pager) çalışma mekanizmasını ve bu teknolojiyi basit bir şekilde açıklamak gerekir. Kısaca, pager teknolojisi eski bir teknolojidir ve temel olarak tek yönlü kısa mesajlar göndermek için radyo frekansları üzerinden çalışır.”
Daha sonra saldırının nasıl gerçekleştiğine yönelik iddialara değinen Qaddoura, “Patlamanın nasıl gerçekleştiğiyle ilgili senaryolar oldukça sınırlıdır çünkü teknoloji oldukça eski” dedi.
Qaddoura, olası senaryoları açıklayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“En olası ve tamamlanmış senaryolar, bu cihazların Hizbullah tarafından Lübnan’da ithal edilmeden önce manipüle edildiği yönündedir. Bu, cihazlara patlayıcı maddeler ve patlayıcı devrelerin yerleştirilmesiyle gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla, bu durum cihazlarda bir güvenlik açığına yol açtı. Cihazlara bu bölgede kullanılan radyo frekansları aracılığıyla büyük miktarda mesaj gönderilmesi sağlandı ve bu da cihazlardaki bataryaların ısınmasına neden oldu. Bu bataryalardan birinin aşırı ısınması, cihazlara yerleştirilen patlayıcı maddelerin infilak etmesi için yeterliydi.
Teknolojinin eski olması, durumu hem teknik olarak zorlaştırıyor hem de olayın stratejik olarak planlanmış olduğunu açıkça gösteriyor. Bu durum, cihazların manipüle edilmesi ve içlerine patlayıcı maddeler yerleştirilmesi olmadan gerçekleşmezdi. Ayrıca, patlamanın olduğu bölgedeki radyo frekanslarının ihlal edilmesi de bu cihazların patlamasına neden olan bir güvenlik açığını ortaya çıkardı.
Bu eski teknolojinin bu şekilde izlenmesi, gelecekte benzer olayların yaşanabileceğini ve olayın büyük bir planlama seviyesine dayandığını gösteriyor.”
“İnternet olan cihazlarda benzer saldırıların olma olasılığı çok daha yüksek”
Çağrı cihazlarının güvenliği artırmak amacıyla tercih edilmesine karşılık bu şekilde bir saldırının gerçekleşmesi hakkında Ayman Qaddoura, “Başlangıçta belirttiğim gibi, pager cihazları internet bağlantısı olmayan, geleneksel teknolojilere dayanan cihazlardır ve bu durum aslında onları saldırılardan veya ihlallerden koruması gereken bir unsur olarak görülürdü. Ancak internet bağlantısı olmayan bu cihazlarda böyle bir olay meydana geldiğine göre, internet bağlantısı olan cihazlarda benzer saldırıların olma olasılığı çok daha yüksektir.” dedi.
“Ayrıca, cihazlara patlayıcı maddeler veya elektronik devrelerin yerleştirilmesi gibi lojistik operasyonlar bu olasılığı daha da artırır.” diyen Ayman Qaddoura, sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Günümüzde güvenli bir cihaz veya güvenli bir teknoloji olmadığını söyleyebilirim. Bugün kullanılan tüm teknolojiler, Hizbullah’ın Lübnan’da kullandığı pager cihazlarında olduğu gibi, ihlale açık olabilir.
Burada ayrıca belirtmek gerekir ki patlama, belirli kişiler tarafından kullanılan yüzlerce cihaz üzerinde gerçekleşti. Bu, tüm cihazların patladığı anlamına gelmiyor. Şu an başka cihazlar da bu duruma maruz kalabilir veya benzer bir olay için hazırlanıyor olabilir.”