Amerikan Seçimlerine “Filistin Oyu” Damga Vurabilir Mi?

Amerikan Yeşillerinin başkan adayı Jill Stein, seçim kampanyasında Filistinli-Amerikalıları potansiyel başkan yardımcısı adayları arasında değerlendirerek dikkat çekici bir strateji izliyor. Stein, bu yenilikçi yaklaşımıyla kritik Arap oylarını kazanmayı hedefliyor.
Enes Kılıç
Amerikan Seçimlerine “Filistin Oyu” Damga Vurabilir Mi
15 Ağustos 2024

Geçtiğimiz ilkbahar aylarındaki üniversite gösterileri sırasında gözaltına alınan, Filistin hususunda aktivizmiyle Amerikan siyasetinin dış çemberinde kalan bir duruş sergileyen Amerikan Yeşillerinin başkan adayı Jill Stein dikkat çekici bir strateji izliyor: Filistinli-Amerikalıları potansiyel başkan yardımcısı adayları arasında değerlendiriyor.  

Bu hamle, özellikle İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına sert eleştiriler yönelten Stein’in seçim kampanyasında önemli bir yer tutuyor. 

Adaylar 

Rutgers Üniversitesi'nde profesörlük yapan ve insan hakları alanında tanınmış bir avukat olan Noura Erakat, Stein’in başkan yardımcısı adaylığı için teklif götürdüğü isimler arasında yer alıyor. Erakat ise bu teklifi sosyal medya hesabı üzerinden duyurdu ve ciddi şekilde değerlendirdiğini ifade etti.  

Ayrıca Erakat, Filistinlilerin yalnızca sözler ve sempatiyle yetinemeyeceğini, gerçek bir değişim için somut taahhütlere ihtiyaç olduğunu da belirtiyor. Michigan ve Georgia gibi kritik eyaletlerde seçmenlere hitap edecek adımların atılması gerektiğini vurgulayan Erakat, ABD’nin silahlarının en azından “kendi yasalarına uygun şekilde kullanılmasını talep ediyor.” 

Kamala Harris’in ekibinin, "demokrasiyi kurtarmak" için oy talep ettiğini, ancak bir soykırımı desteklemenin bu demokrasiye en büyük tehdidi oluşturduğunu fark etmediğini söyleyen Erakat, Stein’a gidecek bir oyun buna karşı durma fırsatı yaratabileceği görüşünde. 

Öte yandan Stein’in ekibi, Amerikan-Arap Ayrımcılıkla Mücadele Komitesi’nin ulusal direktörü olan Abed Ayoub’a da adaylık teklifi götürdü. Ayoub, bu teklifin kendisi için büyük bir onur olduğunu ifade ederek, Gazze’deki soykırımın başlangıcından bu yana ilkelerine bağlı kalma konusunda kararlılık göstermesi sebebiyle bazı toplantılardan dışlanma, önüne engeller koyulması gibi durumlarla karşılaştığını dile getiren Ayoub, buna rağmen inandığı değerlere sadık kalmaktan vazgeçmediğini vurguluyor. 

Stein’in bu yenilikçi yaklaşımı, bir iyi niyet göstergesinin ötesinde Ayoub gibi bir isimle güçlendirildiği takdirde en azından kritik Arap oylarını birleştirme şansını artırıyor.

 

Ayrıca Dearborn, Michigan’ın Demokrat belediye başkanı Abdullah Hammoud da Stein’in başkan yardımcısı adayları arasında düşünülse de, 34 yaşında olması nedeniyle ABD anayasasında yer alan başkan yardımcılığı için 35 yaş sınırına takıldı ve listede elenen ilk isim oldu. 

Hukuk profesörü ve komedyen Amer Zahr da Stein ile başkan yardımcılığı pozisyonu hakkında görüştüğünü açıklayanlar arasındaydı. Müthiş bir üne sahip olmayan Zahr, Michigan’daki seçmenlere hitap etmenin Stein’in kampanyasında öncelikli bir yer tuttuğunu belirten Zahr, bu yaklaşımın, Stein’in diğer adaylardan farklı olarak ciddi bir politika değişikliği arayışında olduğunun bir göstergesi olduğunu vurguladığını paylaştı. 

Geçtiğimiz hafta Kamala Harris’in Detroit, Michigan’daki mitinginde Harris’in, savaş karşıtı göstericilerin “Kamala, Kamala, saklanamazsın, biz soykırıma oy vermeyeceğiz” şeklindeki sloganlarına karşı, “Eğer Trump’ın kazanmasını istiyorsanız, o zaman bunu söyleyin. Aksi takdirde ben konuşuyorum” yanıtını vermesi büyük tepki çekmişti. Zahr da, Stein’in bu tür durumlarda daha kapsayıcı ve duyarlı bir tavır sergilediğini, bu nedenle Filistinli Amerikalıların Stein’e yönelmesi gerektiğini düşünüyor.  

Üçüncü parti adaylarının seçimlere etkisi 

Robert Kennedy Jr. ya da Stein gibi “üçüncü parti adayların” gerçek birer tehdit haline gelebilmeleri için öncelikle oy pusulasında yer almaları gerekmekte. Jill Stein halihazırda 7 kararsız eyaletin 7’sinde de oy pusulasındaki yerini garantiledi. 

Stein’in bu hamleleri, ABD seçimlerinde iki büyük parti dışında yüz yıldır herhangi büyük bir etki yaratamayan üçüncü parti adaylarına oy vermenin nasıl bir değişim yaratabileceği tartışmalarını da gündeme getiriyor.   

Ayrıca Stein’in destekçileri, bu adaylığın Gazze ile ilgili daha geniş bir tartışma başlatabileceğini ve ABD politikasına dair seçmen endişelerini artırabileceğini umuyorlar. Özellikle Michigan ve Georgia gibi kritik eyaletlerde Stein’in adaylığı, Demokrat Parti’ye yönelik eleştirilerin artmasına yol açabilir. Bu eleştiriler ise Demokratları söylemlerini eyleme dökmeye zorlayabilir. 

 

2016 seçimlerinin etkisi ve Stein’in stratejisi 

2016 seçimleri, ABD tarihinde başkanlık seçimlerinde popüler oyu kazanan adayın başkanlık koltuğuna oturamadığı beş seçimden biri olarak kaydedilmişti. Hillary Clinton, oyların %48’ini alarak oy çoğunluğunu kazanmış, ancak Donald Trump, %46 ile daha fazla seçim kurul delegesinin oyunu kazanarak başkanlık koltuğuna oturmuştu. O seçimlerde Liberteryen Gary Johnson %3.3’lük bir oy oranı elde etmiş, 4 milyona yakın oy almış ancak değişen hiçbir şey olmamıştı.  

Seçim sonuçlarında çoğunlukla medya tarafından da göz ardı edildiler ve adları sonuç tablosu grafiklerine dahi yazılmadı. Ancak stratejik bir darbenin seçimden önce gözükmesi Demokratların en azından söylem düzeyinde köklü bir değişime gitmesini gerektirebilir.  

Daha önce yine aynı seçimlerde oyların yüzde 1’inden fazlasını alan Jill Stein’in 2024 seçimlerinde izlediği strateji, bu durumu tersine çevirmeyi amaçlıyor. Stein, üçüncü parti adaylarının düşük oy oranlarına rağmen, seçim sonuçları üzerinde nasıl etkili olabileceğini gösterme peşinde. Adayını ise 16 Ağustos Cuma günü açıklayacak.