Biden Gitmeden: Amerika’nın Yüksek Mahkeme Krizi

Başkan Joe Biden, Yüksek Mahkeme'de meşruiyet krizine son vermek için görev süresi sınırlaması, etik kurallar ve tartışmalı kararların gözden geçirilmesini içeren reformlar önerdi. Bu değişiklikler ise yaklaşan seçimlerde kilit rol oynayabilir.
Enes Kılıç
Biden Gitmeden Amerika’nın Yüksek Mahkeme Krizi
6 Ağustos 2024

2016'dan beri ABD Yüksek Mahkemesi, bir meşruiyet krizi içinde. Tartışmalı atamalar, kararlar ve davranışlar nedeniyle mahkeme hem güvenilmez hem de giderek daha partizan algılanıyor. Bu bağlamda, gidici Başkan Joe Biden, Yüksek Mahkeme'de on yıllardır en köklü değişiklikleri getirecek bir dizi reform önerisi sundu.  

Ayrıca, "Kimse Yasaların Üstünde Değildir" adı verilen bu değişiklik, son Yüksek Mahkeme kararlarını gözden geçirmeyi, yargıçlar için görev sürelerini sınırlamayı ve yeni bir etik kodu yaratmayı hedefliyor. 

Meşruiyet krizinin doğuşu 

Yüksek Mahkeme'nin son meşruiyet krizi, 2016'da Yargıç Antonin Scalia'nın ölümüyle başladı. Scalia'nın ölümü üzerine, dönemin Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell, Obama'nın aday gösterdiği Merrick Garland için duruşma yapmayı reddetti. Trump ise 2016'da kazandığında, Scalia'nın yerine Neil Gorsuch'u aday gösterdi. Bu durum, toplam 9 koltuklu konsilde, Cumhuriyetçilerin bir Yüksek Mahkeme koltuğunu çalarak yargıyı kendi lehlerine manipüle ettikleri suçlamalarına yol açtı. 

Gerginlikler, Trump yönetiminin son aylarında liberal Yargıç Ruth Bader Ginsburg'ün ölümüyle daha da tırmandı. Trump, Ginsburg'ün yerine muhafazakar Yargıç Amy Coney Barrett'i atayarak muhafazakarlara Yüksek Mahkeme’de 6-3'lük bir çoğunluk sağladı. İki yıl sonra da Yüksek Mahkeme, Roe v. Wade davasını bozarak kürtaj haklarını belirleyecek mercinin eyaletler olması gerektiğine hükmederek eyaletlerin eski haklarını geri verdi ve birçok Cumhuriyetçi eyalet bu yolla kürtaj konusunda kısıtlamalar getirdi. 

Demokratların tepkisi 

Kürtaj haklarının ötesinde birçok kişi, doğum kontrol yöntemleri kullanma özgürlüğü gibi hakları içeren bir öznel hukuki süreç olarak bilinen hukuk alt kümesinden türetilen diğer hakların da iptal edilebileceğinden endişe etmeye başladı. Temmuz 2022 itibarıyla, Demokratların sadece %33'ü Mahkeme hakkında olumlu bir görüşe sahipken, Cumhuriyetçilerin %74'ü olumlu görüş bildirdi. Yüksek Mahkeme’nin tartışmalı kararları, Demokratların 2022 ara seçimlerinde büyük ölçüde beklenenden daha iyi performans göstermesinin ana nedenlerinden biri oldu.  

Öte yandan ara seçimler, Cumhuriyetçilerin büyük bir zafer kazanacağı öngörülürken, Temsilciler Meclisi'ndeki çoğunluklarının birkaç üye ile sınırlı kalmasıyla sonuçlandı. ABD'de federal mahkemelerin, idari kurumların kendi yetki alanlarındaki yasaları yorumlama konusundaki takdirine saygı göstermesi gerekliliğini şart koşan 40 yıllık Chevron Doktrini’nin de bu dönemde iptal edilmesi, bir “ırkın” üniversite kabul süreçlerinde belirleyici bir faktör olarak kullanılmasına izin veren on yıllık “olumlu ayrımcılık” emsalini bozulması, Biden döneminde gerçekleşen hamleler oldu. 

Yüksek Mahkeme'nin davranışları ve etik ihlalleri 

Mahkeme'ye yönelik artan hoşnutsuzluğa alınan kararların yanı sıra atanan isimlere yönelik itirazlar da büyük yer tuttu. 2018'de Trump tarafından aday gösterilen Brett Kavanaugh'a lise yıllarından eski bir tanıdığının cinsel taciz suçlamaları sebebiyle yüksek sesli muhalefet vardı. Daha yakın tarihte ise, Yargıç Clarence Thomas'a yönelik tepkiler yoğunlaştı. Thomas'ın siyasilerden aldığı pahalı hediyeler, geziler ve gelir akışı elde ettiğini ortaya koyan raporlar, Hükümet Etiği Yasası'nın ihlal ettiği gerekçesiyle halen eleştirilmeye devam ediyor. 

Biden'ın reform önerileri 

Başkan Biden, bu artan meşruiyet krizi bağlamında, Yüksek Mahkeme için giderayak üç maddelik bir reform önerisi sundu. İlk olarak, Biden, başkanların suç teşkil edebilecek resmi eylemler için bağışıklıklarının bulunmadığını tesis eden "Kimse Yasaların Üstünde Değildir" olarak adlandırılan yeni bir Anayasa Değişikliği istiyor. Bu değişiklik ise başkanların resmi eylemlerinin ceza gerektirebileceği durumlar için bağışıklıklarının olmadığını ilan edecek. 

Reform önerisinin ikinci maddesi, Yüksek Mahkeme Yargıçları için görev sürelerini sınırlayan bir anayasa değişikliği öngörüyor. Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi'ne atanan yargıçlar, bir kez atandıktan sonra ömür boyu görevde kalırlar. Bu yargıçlar, yalnızca istifa ettiklerinde, emekli olduklarında veya Kongre tarafından görevden alındıklarında görevden ayrılırlar. Biden, süreyi 18 sene ile sınırlamak istiyor. Ancak bu düzenlemenin yargıçların gelecekteki iş veya gelir beklentilerinin kararlarını etkileyeceği yönünde endişeler dile getiriliyor. Ayrıca öneri, 18 senelik süresi biten yargıcın yerine atanacak kişinin Başkan tarafından belirlenebilmesi için her iki senede bir güncelleme yapılacak koltuk olup olmadığının kontrol edilmesini istiyor.  

Reform önerisi hayata geçse dahi halihazırdaki konsey yargıçlarını nasıl etkileyeceği belirsiz. Ancak son olarak, Biden, yargıçların katılabileceği siyasi faaliyet türlerine sınırlamalar getiren ve kişisel hediyeler için raporlama gerekliliklerini artıran bağlayıcı bir etik kodunu da uygulamak hedefinde. 

Biden'ın önerilerinin seçimlere etkisi 

Biden’ın bu düzenlemeyi yürürlüğe koyma ihtimalinden bağımsız olarak birçok ankete göre, Amerikalıların çoğunluğunun Mahkeme'yi mevcut haliyle beğenmediği açık. Ayrıca Biden, Demokrat Parti'yi bu kararlardan memnun olmayanların yeri olarak konumlandırmaya çalışıyor. 2022 ara seçimleri de bu stratejinin başarılı olabileceğini gösteriyor. Öte yandan, kürtaj hakları konusunu seçim kampanyasının baş konularından biri yapan Biden için öneri, aynı konuya farklı bir noktadan dikkat çekmeye yardımcı oluyor. Başkan Yardımcısı Kamala Harris de kürtaj haklarını destekleme hususunda Biden’ın takipçisi bir politikayı her zaman yüksek sesle dile getirdi. 

Kimileri için yargıda Cumhuriyetçilerin elini zayıflatma hamlesi olarak görülen reform paketi, kimileri için ise adalete erişmenin, durumları eşitlemenin bir yolu olarak görülüyor. Biden'ın reform önerileri, gerçekleşmese bile, bu konunun seçimlerde büyük bir rol oynaması bekleniyor. Mahkeme'nin mevcut durumuna yönelik eleştiriler, Demokrat Parti'nin seçim kampanyasında merkezi bir tema olarak yer alabilir. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde bu konuyu yakından takip etmek konunun ilgilileri için bir zaruret olacak.