Güney Amerika'nın Güncel Darbeleri: Kolombiya'da Neler Oluyor?

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, kampanya finansmanı soruşturması nedeniyle darbe tehdidi olduğunu öne sürdü. Sendikalar ve destekçileri ise bu iddialara karşı yürüyüşler düzenlerken, suçlamaların arka planında başkanın oğlu Nicolás Petro’nun yolsuzluk itirafları bulunuyor.
Enes Kılıç
Amerikalıların Güncel Darbeleri Kolombiya'da Neler Oluyor
10 Ekim 2024

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro geçtiğimiz günlerde, kampanya finansmanına yönelik soruşturma nedeniyle Kolombiya'da bir darbe girişimi olduğunu iddia etti. Geçtiğimiz ay boyunca da benzer çağrılarda bulunan Başkan Petro’nun çağrısı üzere sendikalar ve destekçileri Kolombiya’da darbe tehdidine karşı yürüyüş ve protestolar düzenledi.  

Öte yandan suçlama, Başkan ve ekibinin yaklaşık 1 milyon dolara eşdeğer "harcama sınırını ihlal ettiği” yönünde. Suçlayan taraf ise seçimleri sağlıklı bir şekilde yönetmekten mesul olan Ulusal Seçim Konseyi, yani Türkiye’de YSK’nın o taraftaki ismi. 

Kolombiya liderinin soruşturması sadece mali cezalarla karşı karşıya kalmasına yol açabilir, ancak görevinin kaybı gibi bir durum söz konusu değil. Fakat Petro’nun danışman ve sözcüleri, bu komplonun başkanın azledilmesi için soruşturmanın bir kopyasının Meclis’e gönderebilmesiyle sonuçlanabileceğini ve bunu kullanarak darbe yapma hedefinde oldukları görüşünde. 

İhlal edildiği söylenen sınırlara ilişkin şüpheler, geçen yılın temmuz ayında, başkanın en büyük oğlu Nicolás Petro'nun bir uyuşturucu baronundan para aldığını ve bunu Karayip kıyısındaki kampanya etkinlikleri için kullandığını savcılara itiraf etmesiyle daha da artmıştı. 

Güçlü çıkışlarıyla tanınan Petro’nun son darbe iddiası, Amerika’daki birçoklarına eşlik ediyor. Kuzey, Orta ve Güney Amerika’da halihazırda birçok ülkede “darbe” konsepti, birçok taraf tarafından kullanılıyor. 

En bilindik örnekten başlamak gerekirse, Amerika’da Trump taraftarlarının bazıları hala Biden’ın bir “seçim darbesi” ile başa geldiğine inanıyor. Elon Musk, sahibi olduğu platformda seçimlerin oynandığı görüşüne algoritmik pompa veriyor. Amerikalardaki darbe serüveni sağ-sol ve kuzey-güney tanımıyor. 

Meksika'da yargı reformu ve mahkemelerin grevi 

Meksika’da ise devam etmekte olan fakat herkesin darbe olarak tanımlamadığı bir girişim var. Girişimi yapan taraf ise hükümetin kendisi. Gördükleri popüler desteği kullanarak yargıyı ele geçirmeyi hedefliyorlar. Yakın zamanda ise Meksika’da yargıçlar, “demokrasi yoluyla” seçilebilir.  

Manuel Lopez Obrador’un süresi bitmeden kısa bir süre önce tanıttığı yargı reformu, hakimlerin halk oylamasıyla seçilmesini, adayların da Kongre ve yargı tarafından sunulmasını kapsıyordu. Öneriye tepki olarak süresiz grev başlatan hakimlere cevap olarak ülke genelindeki mahkemelerin "acil" davalar dışında 21 Ağustos itibarıyla süresiz olarak askıya alındığı açıklanmıştı. Selefi yeni Başkan Sheinbaum, kanunun önümüzdeki yıl hayata geçmesi için ilk iş konuya ilişkin ikincil yasaları Senato'ya gönderdi. 

Venezuela herkesin malumu, hükümet kendisine darbe yapıldığını iddia ediyor, ancak kendileri gücü teslim etmeden evvel hızlı bir darbe çektiler. 

Öte yandan Haiti’de darbe yapılacak bir “hükümet” bile yok, ama çeteler yine de güç kullanarak isimleri değiştirmeyi bildiler. 

Son zamanların bir diğer ilginç örneği, Peru’da Pedro Castillo’nun kendi kendine darbesi oldu. Görev süresi boyunca hem yolsuzluk iddiaları hem de siyasi muhalefet tarafından sürekli baskı altında kalan dönemin Başkanı, Kongre'yi feshettiğini, ülke çapında olağanüstü hal ilan ettiğini ve kısa süre içinde yeni bir Anayasa için çalışacaklarını açıkladı. Polis ve asker dahil kimse arka çıkmayınca görevini kötüye kullanmaktan tutuklandı. İspanyolcada kendi kendine darbe konseptini açıklayan bir kelime var: “autogolpe”. 

(General Juan José Zúñiga, darbe girişiminden hemen sonra hükümet lideri Luis Arce ile karşı karşıya.)


Bolivya’da bu sene Luis Arce, askeriyenin bir bölümünün La Paz'daki başkanlık sarayını kuşatmasından sağ çıktıysa da darbeyi aşmasından bu yana gücünü pekiştiremedi. Eski müttefiki ve şu anki rakibi olan Evo Morales’ten görevi devralan Arce, Morales tarafından kendine tiyatro darbe planlamakla suçlandı. Kimin haklı olduğunu zaman gösterir. 

Ayrıca, Ekvador’da da darbe iddiası savuşturuluyor ama seçimler yakında, önümüzdeki yılın şubat ayında. 

(Bukele ve ailesi.)


El Salvador’un yeni hanedanlığını 

Bukele, her ne kadar bugünlerde ülkemizde güvenliği sağlamak için vurduğu “demir yumruk” sebebiyle övülse de, kendini “dünyanın en havalı diktatörü” olarak tanımlayan Bukele’nin yoldan çıkan hareketleri azalmak yerine artıyor. Bu hafta medyaya düşen raporlarda Bukele’nin, ailesi ve yakınları üzerine aldığı taşınmaz, arazi ve mülklerin sayısında normal olmayan bir artış görülüyor. 

Brezilya’da bu hafta yapılan belediye seçimlerinde hem Başkan Lula’nın, hem de ikiye bölünmüş ülkenin öbür tarafını temsil eden sağcı Bolsanaro’nun partisinin aynı anda desteklediği aday başkentte kaybetti. Demokrasi açısından kulağa ne kadar iyi gelirse gelsin, Brezilya tehditleri atlatmış değil. Kaybeden tarafın darbe suçlamalarıyla karşılaştığı ve hatta yargılandığı ülkede hala bir kaos veya iç karışıklık yaşanmaması artı yönlerden. 

Yüz akı 

Seçildiği yıl içerisinde kendisine ciddi güçler tanıyan yasalar geçiren Arjantin Başkanı Milei ise hala demokratik yolla gidebilecek bir sistem içerisinde ve çıkmaya da niyeti yok gözüküyor. 

Tüm demokrasi ve özgürlük göstergelerinde iyi bir performans gösteren Şili’nin yanı sıra bu ay seçimlere gidecek olan Uruguay da, kıtanın demokratik yüz akı. Seçim yarışı çekişmeli gitse de tansiyon tatlı-şeker seviyede. 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.