Rusya’nın Akdeniz’deki Tek Üssü Olan Tartus Deniz Üssü Neden Önemli? 

Rus medyasında yer alan haberlere göre, 8 Haziran’da Rusya Deniz Kuvvetleri’ne ait Tartus Deniz Üssü’nde (Gul Cemal) Suriye rejim ordusuyla iş birliği içinde ortak tatbikatlar gerçekleştirildi.  

Limana yönelik bir saldırıyı püskürtmeyi amaçlayan simülasyonu içeren tatbikatta, Pantsir-S1 karadan havaya füze ve uçaksavar topçu sistemi ve Rus Karadeniz Filosu’na bağlı Cadet anti-sabotaj müfrezesinden bot mürettebatının yanı sıra taşınabilir uçaksavar füze sistemleri Verba ve Strela-10 kullanıldı.  

Kırım’ın korunması  

Ortak tatbikata, Rusya’ya bağlılığıyla bilinen, Suriye ordusundan Tuğgeneral Salih Abdullah komutasındaki 25. Tümen katıldı.  

Bu tümen, Suriye ordusunda, Rusya’ya bağlı güvenlik şirketlerinde gönüllüler için eğitim düzenleyen tek tümen olarak biliniyor.  

Tüm bu faaliyetler ise Suriye Genelkurmay Başkanlığı veya hatta Suriye Savunma Bakanlığı’nın resmi direktiflerinden bağımsız olarak yürütülüyor.  

Analistlere göre söz konusu tatbikatın ana hedefi, askerleri Odessa kıyılarına yakın bir savaşa hazırlamak veya Ukrayna’ya ait silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve seyir füzeleri tarafından birkaç kez hedef alınan Kırım Köprüsü’nü korumak için bir askeri ekip hazırlamak olabilir.  

Rusya’nın Akdeniz’deki ayağı  

Tartus kıyısındaki Rus deniz askeri üssü, Moskova’nın Akdeniz’deki tek varlığı. Yani üs, Rusya’nın Orta Doğu ve Akdeniz’e açılan kapısı konumunda.  

S-300 hava savunma sisteminin konuşlandırıldığı üs ise Akdeniz Görev Gücü tarafından yönetiliyor.  

Bu stratejik konum, Rusya’nın NATO kuvvetlerinin bölgedeki faaliyetlerini izleme yeteneğini artırıyor ve Orta Doğu’daki güç dengesini etkiliyor.  

Askeri uzman Ahmed Rahhal’a göre, Tartus’taki Gul Cemal Askeri Üssü, Moskova’nın uzun süredir aradığı “sıcak sularda Rus varlığını” garanti etmesi nedeniyle büyük bir stratejik öneme sahip.  

Avrupa’ya yönelik tehdit  

Konuya ilişkin Fokus Plus’a açıklama yapan Rahhal, Rusya’nın Doğu Akdeniz’de bulunan, Suriye kıyısındaki bu askeri varlığının iki ana hedefe ulaştığını belirtti.  

Rahhal’a göre bunlardan ilki, Rusya’nın kıtaya yaptığı tüm yolculukların bu limandan geçmesi nedeniyle Tartus Limanı’nın Afrika’ya doğru önemli bir geçiş noktası olarak kabul edilmesi. Önemli olan ikinci hedef ise, Rusya’nın NATO’nun uyguladığı “füze kuşatmasından” çıkışı.  

Öte yandan Rusya, arkasında stratejik bir konum bularak, bu kuşatmayı atlatmayı başardı. Bu da, Moskova’nın üsse donanma gemileri ve nükleer denizaltılar yerleştirmesine olanak sağladı.  

Böylece Rusya, ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundan gelecek geleneksel tehdit yerine, Avrupa ülkelerini güneyden de tehdit edebiliyor.  

Yani Moskova, Avrupa ülkelerini Rusya’nın kuzey ve kuzeydoğu yönlerinden değil, güneyden tehdit edebilecek bir dayanak noktası buldu.  

Onlarca yıl sürecek Rus varlığı  

Tartus’taki Rus varlığının büyük bir ekonomik öneme sahip olmadığını söyleyen Rahhal, aynı zamanda Ukrayna’nın söz konusu üsse yönelik saldırı tehdidine pek ihtimal vermedi.  

Ayrıca Rahhal, Beşşar Esed rejiminin Ruslarla Tartus Limanı’nı 49 yıllık bir süre için kullanma hakkı veren bir sözleşme imzaladığını bildirdi.  

Rusya’nın bu sözleşmeyi Esed’in onayına gerek kalmadan 25 yıl daha otomatik olarak yenileme olanağı olduğunu vurgulayan Rahhal, “Böylece Moskova, Tartus’taki varlığını 74 yıla kadar güvence altına aldı” dedi.