Suriye Rejimi Uluslararası Yaptırımlardan Kendi Halkını Sorumlu Tutuyor
Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri, siyasi hedeflere ulaşmak için savaşlar sırasında baskı araçlarından biri olan ekonomik yaptırımları genellikle bireylere ve şirketlere uygulayarak onların eylemlerini etkilemeye ve belirli tavizler vermeye zorlar. Amerika Birleşik Devletleri 1979’dan bu yana Suriye’ye de çok sayıda yaptırım uyguladı.
2011’de Suriye devriminin patlak vermesiyle birlikte ABD, Avrupa ülkeleriyle birlikte Beşşar Esed rejimine ve destekçilerine yönelik daha fazla ekonomik yaptırım uygulamaya başladı. Bunların en etkili ve en sert olanı 2019 yılındaki Sezar Yasası olarak kabul edildi. Ardından sonuncusu bu yılın başlarında da dahil olmak üzere, rejimi destekleyen ve finanse eden kişi ve şirketlere bir dizi yaptırım getirildi.
Yaptırımların etkisi halka uzanıyor
Yaptırımlar, aslında Suriye rejimini destekleyen kişileri ve şirketleri hedef alsa da, yaşam standartlarını ve hayat tarzlarını belirleyen konular da bu yaptırımlardan etkileniyor. Bu durum, Suriye'deki vatandaşları da olumsuz etkiliyor çünkü yaptırımların etkisi insanların yaşamlarına doğrudan gölge düşürüyor. Zaten nüfusun yarısından fazlası yoksulluk içinde yaşıyor.
Haziran 2020 ortasında yürürlüğe giren Suriye’de Sivil Korumak için Sezar Yasası, Suriye rejimine veya hükümet içindeki herhangi bir üst düzey isme mali veya teknik destek sağlayan herkese yaptırım uygulanmasını öngörüyor.
Yasa ayrıca, doğalgaz, petrol ve petrol türevleri alanında yerel üretimi genişletecek mal, hizmet, teknoloji, bilgi veya herhangi bir desteği kasıtlı olarak sağlayan herkes için yaptırımlar içeriyor.
Suriye’ye uygulanan yaptırımların uygulanabilirliği konusunda Fokus Plus’a konuşan ekonomist Khaled Al-Terkawi, 2012’den bu yana yaptırım listelerinin rejimle bağlantılı güvenlik ya da askeri figürleri, rejime fon sağlayanları ve Suriye Merkez Bankası ve diğer bankalar gibi kuruluşları hedef aldığını söylüyor.
Al-Terkawi, “Bu kişi ve kuruluşların rejime verdikleri asıl destek kendi çıkarları, yani para kazanmaya dayalı. Yaptırımların daha çok bireyleri hedef alıyor olması, bu kişilerin kaynaklarını azaltıyor” şeklinde ifade ediyor.
Yaptırımların, rejimle ilişkisi olan şirketler ve kurumlar gibi büyük kuruluşları önemli ölçüde etkilemediğini sözlerine ekleyerek, “kuruluşları hedef alan yaptırımların, Suriye rejimine yardım edemez hale gelmelerini sağlayacak şekilde arttırılması gerektiği” görüşünü dile getiriyor.
“Suriye rejimi bugün halkın parasını tersine kullanıyor, alıp savaşa aktarıyor.” diyen Al-Terkawi, “Bu yaptırımlar devlet kurumlarının görevlerinden vazgeçmesine yol açtı ve savaşa hizmet edecek ve kaynaklarını güvence altına alacak bir hale dönüştürdü. Suriye eski Başbakanı Vail Halki; ‘Görevimiz, savaşın kaynaklarını takip etmek ve kaynaklarını güvence altına almaktır’ diyordu” şeklinde aktardı.
Ayrıca, “Rejim, bu yaptırımların devleti etkilediğini göstermeye çalışıyor, ancak etkileri neredeyse yok denecek kadar az” diyen Al-Terkawi, “kriz, rejime ve hükümetine acil destek olabilecek fon yetersizliği ve üretim kapasitesinin yokluğunun sonucu” diye ekledi.
Rejimi finanse etmeye yönelik vergi paketleri
Son derece kötüleşen ekonomik duruma rağmen Suriye hükümeti, ülkedeki ekonomik krizin başlangıcından bu yana, ülkedeki vatandaşlara yük olan, yaşamlarını etkileyen ve üzerlerindeki mali yüklerin artmasına neden olan mali önlemler ve kararlar almak için çalışıyor. Bu kararların en önemlileri şunlar:
- Yakıt ve ekmek gibi temel ürünlere uygulanan sübvansiyonların kaldırılması, bu ürünlerin fiyatlarında önemli bir artışa yol açtı.
- Pasaport harçlarının artırılması. Randevu sisteminde pasaport çıkarma ücreti 300$ + konsolosluk tescili 25$. Acil pasaport hizmeti ise 825$.
- Bedelli askerlik ücreti ise 4 yıldan fazla yurtdışında yaşayan Suriye vatandaşları için 8 bin dolar, Suriye havayolları çalışanları için 10 bin dolar.
Doğrudan ve dolaylı vergiler kapsamında yer alan çok sayıda ek vergi de cabası.
Vatandaşlar vergilerini ödemelerine rağmen, rejimin kontrolündeki bölgelerde halk her yönden trajik ekonomik koşullar içinde yaşıyor. Devletin vatandaşlara sağlaması gereken temel hizmetler sağlanamıyor. Bu bölgelerde yaşayan insanlar, zaman zaman alınan sürpriz kararlardan endişeli.
Yaptırımları bypass eden paravan şirketler
İngiliz Guardian gazetesinin Mart 2022’de ele geçirdiği belgelere göre, Suriye rejiminin kendisine uygulanan yaptırımlardan kaçınmak için sistematik bir girişimle paravan şirketler kurduğu ortaya çıkmıştı. Belgelerde hisse satın almak ve başka şirketleri yönetmek amacıyla aynı gün kurulan üç şirketin bilgilerine yer verilmiş, paravan şirket sahiplerinin Devlet Başkanı Beşşar Esed ve yaptırımlara tabi Suriye ekonomisinin temel direkleriyle bağlantıları gösterilmişti.
Bu bağlamda, Mayıs 2023’te ABD Terörizm ve Mali İstihbarattan sorumlu Hazine Bakan Yardımcısı Brian Nelson tarafından “Esed rejiminin Suriye halkının ihtiyaçlarını görmezden gelerek ABD, İngiltere ve AB yaptırımlarını ihlal etmek için hileye başvurmaya devam ettiğini” belirten bir açıklama yayımlanmıştı.